Bir Gülsen Yeter - II -

1.3K 112 36
                                    

Selamlar, bu normalde son part olacaktı ama sonunu bağlayamadığım için bir part (minimum bir part) daha gelecek. Umarım beğenirsiniz. 

Satır aralarında yorum bırakmayı unutmayın!

İyi okumalar :) 

Karaca hazırladığı son kahveyi de yerleştirdi tepsiye. Derin bir nefes aldı sakinleşebilmek için. Ancak biraz daha beklerse kahvelerin soğuyacağının farkına vararak tepsiyle birlikte çıktı mutfaktan. 

Fadik odasına çekildiği için önce amcasından başladı kahveyi dağıtmaya. Ardından yakında olduğu için önce Yılmaz'a verdi kahvesini. En son Azer'e döndüğünde adamla kısa bir an göz göze geldi. Vartolu anlık da olsa fark etti bu bakışmayı.

Kahveleri dağıtan Karaca ortamdan çıkmak için hareketlendiği sırada amcasının kendisine uzattığı eli gördü. Elindeki tepsiyi ortadaki masaya bırakarak tuttu adamın elini. Usulca yanına oturduğunda Vartolu elindeki kahveyi bırakarak kavradı kızın yüzünü. Alnına kısa bir öpücük kondurarak kızın yüzünü sevdiğinde Karaca uzun zaman sonra huzurlu hissediyordu.

''Bu saatte gelmeni neye borçluyuz Vartolu?'' diyerek ilgiyi üzerine çekti Azer.

''Duydum ki Karacam buradaymış-''

''Kız haftalardır burada, yeni mi duydun?'' dedi Yılmaz Vartolu'nun sözünü keserek. 

Azer sakinleşmesi için elini Yılmazın dizine koyduğunda adam derin bir nefes aldı.

''Almanya'daydım ben. Birkaç saat önce geldim. Gelir gelmez de-''

''Fark ettin yokluğumu'' dedi kız dolu gözleriyle amcasının tuttuğu elini biraz daha sıkı kavrayarak.

Kızın yüzünden çektiklerini anlayan adam elleri arasındaki minik ele bir öpücük kondurdu.  Ardından ifadesini sertleştirerek yeniden döndü karşısındaki adama.

''Azer, seninle biraz yalnız konuşalım mı?'' diyerek kalktı ayağa. Peşinden Karaca da kalktığında kız korkuyla baktı Azer'e. Kızın bakışlarını gören adam sakin bir şekilde ayağa kalkarak kafasını salladı. 

Vartolu'ya verandanın kapısını göstererek geçmesini beklediğinde Yılmaz'a başıyla içeride kalmasını söyledi. 

İki adam birlikte dışarı çıktığında Karaca sıkıntıyla ikisini görebileceği bir noktaya oturdu. Duyamasam da mimiklerinden belki anlarım umuduyla izlemeye başladı dışarıdaki adamları. 

''Cumali gelmiş geçenlerde?'' Dedi Vartolu önündeki demire bir kolunu yaslarken. Olanları bilmesine rağmen ses tonu soru sorar gibiydi.

''Geldi... Onu da mı yeni öğrendin?''

''Almanya'ya biraz geç geldi güncelleme diyelim...'' diyerek gülümsediğinde Azer'in yüzünde de ufak bir tebessüm oluşmuştu. 

''Ben özür dilerim onun yerine. Anan hatta belki kardeşlerin vardı evde-''

''Özür dilemesi gereken sen değilsin Vartolu. Özür dilenecek kişi de ben değilim.''

''Ne demek o?'' dedi Vartolu şüpheyle adama doğru bir adım yaklaşırken.

''Özür dilenecekse benden değil, Karaca'dan özür dilenecek. Birinden af dileneceksen Cumali yerine bu ben değilim, Karaca.'' diyerek sıkıntıyla nefes verdi Azer. Ellerini pantolonun cebine koyduğunda göz ucuyla içeride kendilerini izleyen kıza baktı.

''Açık konuş Kurtuluş! Cumali bir şey mi dedi Karaca'ya.''

''Dedi ya, dedi. Ailesinin canını korumak için düşman çatısına gelen yeğenine o kapıdan girersen benim kanımdan değilsin dedi.''

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin