Bu bölüm AzKar biraz az ama umarım yine de beğenirsiniz. Satır arası yorum yapmayı ve beğenmeyi unutmayın lütfen. İyi okumalar...
Azer Karaca'yı Yücel'in elinden kurtarıp Yüceli öldürdükten sonra iki aile barıştı. Aralarındaki yanlış anlamalar giderildi. Vartolu ve Saadet Vartolu'nun eski evine taşındı.
Karaca kaçırılmadan birkaç gün önce Azer'le birbirlerine açılarak sevgili oldular ve Karaca'yı ailesine teslim ettikten sonra sadece telefonda görüşebildiler
Azer ve Karaca 20 gündür birbirlerini göremiyor,sadece telefondan konuşabiliyorlardı. Bu durum ikisinin de canını sıksa da ikisi de birbirini üzmemek adına söyleyemiyordu.
1 ayı ayrı geçirdikten sonra artık dayanamayan Azer, artık aralarındaki düşmanlığın bitmesinin rahatlığıyla Karaca'yı görmek için Çukur'a geldi ve gecenin karanlığını fırsata çevirerek Koçovalıların evinin bir sokak arkasına kadar gelip arabasını ağaçlığın içine park etti. Yolda gelirken Karaca için aldığı ''Şesmiye'' lerini de alarak arabadan indi ve gizlenerek - ya da en azından gizlendiğini düşünerek- eve doğru ilerlemeye başladı.
Bu sırada Sadiş'in İdris'i rahat uyutması için balkona çıkan Vartolu karşısındaki eve dalmış eskiden yaşadıkları zor anları gülerek düşünüyorken evinin önünden geçen karartıyla elini silahına attı ama dikkatlice baktığında bunun Azer olduğunu gördü.
''Lan Kurtuluş değil mi o? Bu saatte ne işin var oğlum senin burda?''
Vartolu Sadiş'e belli etmeden evden çıkmak için çabalarken aynı çabayı Karaca'da Koçovalıların evinden çıkmak için gösteriyordu. Azer'in geldiğini duyan Karaca üzerindekileri umursamadan bir an önce sevdiğine kavuşma arzusuyla sessiz ama hızlı adımlarla evden çıkıp Azer'in yanına doğru yürüyordu.
Azer duyduğu çatırtı sesiyle arkasına dönmüş ve Karaca'sını görmüştü. Birbirini gören ikili 1-2 saniye birbirine bakmış ve daha sonra koşarak birbirlerine sarılmışlardı. Azer kafasını Karaca'nın saçlarına gömerken Karaca kafasını Azer'in boyun girintisine koyarak kokusunu içine çekiyordu. Bir süre sonra birbirlerinin kokusuyla sakinleşen ikili sarılmayı bırakmıştı ama birbirlerini o kadar özlemişlerdi ki ayrılamamışlardı. Alınları birbirine yaslıydı Azer kızı hala belinden tutuyor Karaca ise ellerini sevdiği adamın yanaklarına koymuş ve sakallarıyla oynuyodu.
''Gülüüüüüm, kurban olurum sanaaa. Nası özlemişim''
''Hele ben, 1 aydır nefes almıyorum sanki''
Karaca'nın 'nefes almıyorum' dediğini duyan Azer birden ellerini Karaca'nın yüzüne çıkararak alnından öptü ve dudaklarını kızın alnından ayırmadan konuşmaya başladı.
''Deme, deme, deme yalvarırım deme öyle. Senin nefes alamama ihtimalinden bahsederken bile nefesim kesiliyor benim.''
Karaca Azer'i kendinden uzaklaştırdı ve ellerini Azer'in yüzüne tekrardan koydu.
''Azer'imm sakin ol. Bak ben iyiyim, senin sayende iyiyim hem de''
''Seni kurtaramasam ne olurdu bilmiyorum Karaca, Seyhan'dan Savaş'tan sonra seni de kaybetsem nası dayanırdım bilmiyorum''
(Kadir'i niye yazmadın fc gelmeden söyleyeyim Kadir ölmedi fjhkdjfh doğal olarak Kemal de ölmedi kjdhsfk)
''Deme öyle bak ben burdayım, yanındayım''