Hasret I

3.3K 154 31
                                    

Satır arası yorumları ve oy vermeyi unutmayın lütfen.
İyi okumalar...

Önünde durduğu camın perdesini sıkıntıyla çekerek yatağına oturdu Karaca. İçinde oluşan o kara bulutları bir türlü dağıtamıyordu. Durdukça daha çok büyüyordu içindeki sıkıntı. Elleriyle saçlarını havalandırarak oturduğu yerden sıkıntıyla tekrar kalktı kız. Az önce perdesini çektiği camın önüne giderek önce perdeyi sonra balkonun kapısını açarak dışarı attı kendini. Dirseklerini tırabzanlara yaslayarak öne doğru eğildi. Derin derin nefesler alarak karşısındaki İstanbul manzarasına bakmaya başladı.
Azer'den iki gündür haber yoktu. Adam kendisini öpüp deyim yerindeyse kayıplara karışmıştı. İlk gün kendisinden kaçtığı için gelmediğini düşünse de ikinci gün de ortalıkta olmaması kızın korkmasına sebep olmuştu. Ne olursa olsun eve gelen Azer'in bu kadar uzun süre evden uzak kalmasının normal olmadığını biliyordu. Azer'le birlikte Yılmaz'ın da eve gelmiyor oluşu içindeki korkuyu daha da büyütüyordu.
İçindeki korku durdukça daha çok büyürken bahçe kapısından gelen sesle o tarafa doğru döndü. İçeri giren Azer'in arabasını görmesiyle evin kapısına doğru koşmaya başladı.

Merdivenlerden indiği sırada karşısında gördüğü Yılmaz'la içindeki umut ışığı söndü.
Karaca'nın yıkılmasını gören Yılmaz bunun sebebini sorgularcasına bakıyordu karşısındaki kıza.

''Karaca? Hayırdır bir sorun mu var?''

''Abin nerde Yılmaz?''

''H-hayırdır? Noldu?''

''Abinle konuşmam lazım Yılmaz. Söylesene nerde abin?''

''Abim... Şey çok meşgul bu aralar. Söyle ne söyleyeceksen ben söylerim''

''Yok! O eve gelince konuşurum ben. Senin posta güvercini olmana gerek yok.''

''Karaca-'' dedi Yılmaz sinirle merdivenleri çıkan Karaca'nın arkasından.

Sıkıntıyla nefes vererek odasına doğru çıktı. Karaca'yı geçiştirmek için meşgul olduğunu söylemişti ama aslında abisinin nerde olduğunu o da bilmiyordu. İki günden beri durmadan abisini arıyordu ama tek bulabildiği şey Çağatay tarafından kaçırıldığıydı.

Odasına girerek sıkıntıyla ceketini çıkardı. Kısa bir duş aldığında hızla giyinerek tekrar çıktı odasından. Koşar adım merdivenleri inerken eve giren korumayla merdivenin sonunda durdu Yılmaz. Bu sırada tam mutfaktan çıkmak üzere olan Karaca Yılmaz'ı gördüğü gibi ses çıkarmadan mutfağa geri dönerek onları dinlemeye karar verdi.

''Abi o depoda da-''

''Lan sessiz ol anam duyacak şimdi''

''Pardon abi.. Şey orda da bulamadık Azer abiyi''

''Ulan yer yarıldı da içine mi girdi bu adam? Nası bulamıyosunuz ya?''

''Abi biz-''

''Tamam gidin aramaya devam edin. Ben de şu Çağatay itiyle konuşmaya gideyim bakalım derdi neymiş.''

''Tamam abi bi gelişme olursa haber veririm ben sana''

''Tamamdır aslanım hadi dikkat edin kendinize. Abimi de bulmadan gelmeyin''

Yılmaz ve yanındaki adamın çıkmasıyla birlikte Karaca da çıktı saklandığı yerden. Biliyordu, Azer'in başına bir şey geldiğini biliyordu, hissetmişti ve ilk defa hissettiği şeyin doğru çıkması onu bu kadar üzmüştü.

Elindeki bardağı mutfak tezgahına bıraktı ve koşarak odasına çıkarak çekmecesinde duran silahı aldı. Aynı hızla tekrar odasından çıkarak bu sefer Azer'in odasına girdi ve çekmeceleri/ dolapları kurcalamaya başladı. Azer'in buralarda bir yerde silahı olduğundan adı gibi emindi çünkü. Bir süre daha aradıktan sonra kazaklarının arasında bulduğu silahı da gülümseyerek beline yerleştirdiğinde montunu da alarak ön balkondan dışarı çıktı. Adamlara gözükmeden bahçeye indiğinde tek isteği kimse onu görmeden bahçe duvarlarını aşarak buradan çıkabilmekti. Ellerini yaralamak pahasına bahçeden atlarken aklında sadece Azer vardı.

BERCESTEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin