''Karaca? Artık gidelim mi?''
''Karaca nereye?''
''Güle güle Fadik teyze. Sakın üzme kendini. Bizimkiler buraya gelirlerse onları çok sevdiğimi söyle olu mu? ''
Çağatay'ın önüne geçerek başı dik bir şekilde evden çıktı Karaca. Arkasında ağlayan bir Fadik bıraktığının farkındaydı ama onu korumak için bu adamla gitmeye mecburdu. Arabaya yaklaştığında Çağatay binmesi için arabanın kapısını açtı ve genç kız arkasında bıraktığı, ömrünün son günlerini geçirdiği eve son kez bakarak arabaya bindi. Sonunun ölüm olduğunu bildiği bir yola çıktı.
O sırada Azer ve Yılmaz peşlerinde 2 arabayla Çukur'a girmişlerdi. Azer'in arabasını kahvenin önünde gören Akın ''Bir sen eksiktin'' diye düşünerek dışarı çıktı. Azer ve adamları arabadan indiğinde Çukur'dakiler etraflarını çoktan sarmıştı.
''Azer?''
''Akın? Hayırlı olsun dönmüşsün mahallene...''
''Buyur içeride konuşalım, bi çayımızı iç''
Akın'ın kahveye girmesiyle Azer adamlarını kimseye zarar vermemeleri konusunda tekrar tembihleyerek yanında Yılmaz'la kahveye girdi. Cumali'yi ya da diğer Koçovalıları göremeyince anlık kaşları çatıldı.
''Amcan nerde? ''
''Amcam? Hangisi?''
''Dalga mı geçiyonuz olum siz benle? Cumali amcanı diyorum işte. Haber gönderdi bugün sizden biriyle gel konuşalım diye. Nerde amcan?''
''Amcam gördüğü yerde sana sıkmanın peşinde Azer. Buraya gelmek için başka bir bahane bulsaydın keşke. Karaca'yı bana geri getirebilirdin mesela?''
''Ulan ne bahanesi, oyun mu oynuyonuz siz benimle''
Azer sinirle cebindeki notu çıkararak karşısında rahat rahat oturan Akın'ın önüne attı. Notu okuyan Akın bir süre ne olduğunu algılayamadı.
''Bugün bi adamınız geldi bizim depolardan birine, bu notu verdi Cumali Koçovalı çağırıyor, geç kalmasın diyo dedi. Hatta kolunda da şu sizin dövmelerden vardı. Ne oluyo Akın?''
Amcasının Azer'e mesaj görmeyeceğini bilen Akın hızla yerinden kalkarak dışarı çıktı Celasun'u kolundan tutup içeri soktu ve aynı sinirle kapıyı geri kapattı.
''Noluyo Akın?''
''Celasun, amcam ya da babam bugün yanına bizden birini çağırdı mı?''
''Ne?''
''Şaşırmanın sırası değil Celasun! Çağırdı mı çağırmadı mı?''
''Yok, yok kimseyi çağırmadı.''
''Emin misin? Senden gizli çağırmış olamaz mı?''
''Olamaz çünkü kaldıkları yeri bi ben biliyorum, Meke bile bilmiyo''
'AKIN! Ne olduğunu söyle artık?!''
''Bu Çağatay denen herif amcamı, babamı tek tek tehdit ederek gönderdi Çukur'dan''
''Nasıl?''
''Damla yengem, Cumali amcamın karısı, amcam gitsin diye onu tutuklattı. Babam gitsin diye de-''
''Karaca...''
''Aynen öyle. Dün gece de buraya geldi üstü kapalı tehdit etti beni, şimdi de bu not olayı ama anlamıyorum, seni buraya göndererek ne yapmaya-''
''KARACA!!''
İki adam kalplerinde hissettikleri aynı korkuyla kahveden çıkarak arabalara yöneldiler. Azer'in adamlarıyla birlikte Çukur'dan da 2 araba adam geliyordu. Hepsinin içinde bir korku vardı. Koçovalıların tek kızıydı Karaca. Göz bebeğiydi mahallelinin ve her şeyden önemlisi İdris Koçovalı'nın emanetiydi.
![](https://img.wattpad.com/cover/208271887-288-k435773.jpg)