Hikayemi yorumlamayı unutmayın. Çünkü yorumlarınız benim için bir yol olacaktır. Hikayemi okuyan herkese teşekkürler.. ^^
Medya Gifi: Doruk.
------------------------------------------------------------------------------------------------------
Doruk, elini ağzımdan yavaşça çekerken bir şeyler ifade edercesine de yan gözle bana bakıyordu. Bana bakarken de aniden tebessüm etti. Neden böyle bir şey dediğini de anlamamıştım. Ama soramıyordum da çünkü bakışlarından yardıma ihtiyacı varmış gibi görünüyordu. Bir an o ukala Doruk gitmiş, yerine masum Doruk gelmişti. Nefes alıp verirken yanımıza bir kız geldi. Kız bakımlı ve soğukkanlı görünüyordu. “Dorukçuğum, hayırlı olsun. ” dedi. Gözleri parlıyordu gülmekten. “Teşekkür ederim…” dedi ve biraz duraksadıktan sonra devam etti, “…Yengeciğim!” bunu derken ses tonu biraz sertleşmişti. Kız, “Bunu senden duymak çok komikmiş. Ama güzel de.” Deyip bir an durdu. Sonra 32 tane inci beyaz dişlerini göstererek yanımızdan sakin bir şekilde ayrıldı.
Asya, yanımızdan ayrılan kızın arkasından bakarak, “Rana ne kadar da güzelleşmiş.” Dedi. Ve devam etti, “Kuzeninle ne zaman sözlenecek, biliyor musun Doruk? Kesin evlendiklerinde de ikisi böyle mutlu olurlar. Hiç tartıştıklarını da görmedim. Ne güzel. Değil mi Görkem?” “Bilmem öyle mi?” dedi Görkem tebessüm ederek. Sanırım Asya’nın ondan hoşlandığını biliyordu.
Zil çalmıştı. Asya ile ben sınıfımıza doğru gidiyorduk. O sırada da sohbet ediyorduk. Asya’nın yanına bir tane olgun ve uzun boylu bir genç geldi. Doğal olarak da konuşma bölünmüştü. Bana bakmadan, “Nasılsın Asyacığım?” dedi çocuk. Buydu! Sabahki duyduğum ses tonu buydu. Eski sevgilimin ses tonuna o kadar çok benziyordu ki bir an onu yanımda hissetmiştim. “Teşekkür ederim Bora. İyiyim ya sen?” Bora ismini duyunca da bir an kötü oldum. Çünkü eski sevgilimin ismi de Boraydı. Acaba o mu diye düşünüyordum. İmkânsızdı ama olabilirdi de. Belki benim gibi sınava girmiş ve burayı kazanmıştı. Ne kadar da eski tanıdığım Bora’ya benzemese de o olabilirdi yani. Bir umut vardı üzerimde çünkü onu çok özlemiştim. Asya, Bora ile vedalaştıktan sonra Asya’ya döndüm. “Asya.” “Efendim?” “Bu genç çocuk kimdi?” dedim. Gülerek bana yaklaştı. “Sakın ona yaklaşayım deme başı bağlı he. Rana ile en kısa zamanda sözlenecek kişi o.” Dedi. Bunu derken gülüyordu. Bende biraz düşünerek, “Hayır, eski bir tanıdığıma benziyordu da o yüzden sordum.” “Yanlış anlama da sen zengin değilsin değil mi? Yani, normal bir hayat yaşıyorsun.” “Evet.” “Birbirinizi tanımanız imkânsız. Çünkü o varlıklı bir ailenin oğlu. Nasıl tanışacaksınız ki? Hatta annesi de bu okulun ikinci müdürü. Parmir üniversitesinin adı nereden geliyor biliyor musun ki?” Asya’ya durgun bir şekilde bakmaya başladım. O ise konuşmasına devam etti. “Par, Parlak soyundan geliyor yani, Doruk’un ailesinden. Mir ise Özdemir ailesinden geliyor yani Bora’nın ailesinden. Kısacası ikisinin annesi bu okulu yaptırdıkları için ikisi de müdür sayılıyor. Karıştırmışsındır. Ayrıca Doruk ile sevgiliymişsin bunları bilmen lazım senin. Ayrıca Bora, seni tanıyor olması lazım. Çünkü ikisi kuzenler teyze oğulları. Neden seni tanımamazlıktan gelsin ki?” Bir süre durdu ve gözlerini kıstı. “Ayrıca buraya sınavla geldim demiştin. Yoksa Doruk’un torpiliyle mi geldin sen?” Asya meraklı bir şekilde cevabımı bekliyordu. İlk defa onu bu kadar ciddi görmüştüm. “Şey.” Dedim. Devamını getiremiyordum. Neyse ki sınıfa öğretmen gelmişti. Beni bu durumdan 2 saat olsa bile kurtarmıştı.
Ders bitimine yakın hoparlörden anons yapıldı. “Herkes ders bitiminde bahçeye toplansın.” Zil çaldı ve herkes aşağıya inmeye başladı. Asya ile aşağıya inerken Asya, yanıma yaklaştı ve kulağıma fısıldadı. “Ne kadar Dorukla ilişkinizi çözemesem de ilerde neyin ne olduğu çıkacak. Ama ben Doruk’u kaç yıldır tanıyorum çıkmadığı birini çıkıyormuş gibi gösteriyorsa bunda bir amaç vardır. Çünkü o bir playboy ona güven olmaz.” Dedi. Ve gülmeye başladı. Ben de ona bakarak gülümsedim.
Herkes bahçede sıra olmuştu. İki tane bayan kürsüdeydi. Sanırım Asya’nın bahsettiği bayanlar bunlardı. Zaten bunu düşünürken de Asya, “Sağdaki hatun Doruk’un, soldaki hatun da Bora’nın annesi. Bahsetmiştim ya.” Dedi. Ben de ona bakarak kafamı salladım. “Gençler, biliyorsunuz ki bu üniversite özel. Açık açık kimisi parayla kimisi de zekâyla geldi. Ama burada herkes eşittir. Bu yüzden herkes kurallara uymalıdır. Mesela bize ait okul kıyafeti var herkes o kıyafeti giymelidir. Okul içinde tartışma veya kavga olmamalıdır yoksa uzaklaştırma alırsınız…” Kürsüde konuşan bayan, elini kürsüye koyup ciddileşti ve konuşmasına devam etti, “En önemlisi de sağda solda dedikodu yapamazsınız. Çünkü bu okulumuzun itibarını zedeler. Biz de buna izin vermeyiz.” Lafını bitirdi ve dikleşti. Nefes alıp verdikten sonra devam etti. “Bugünlük bu kadar herkes gidebilir. Sorunuz olursa bizi burada her zaman bulabilirsiniz.”
Herkes yavaş yavaş dağılmaya başladı okuldan. Asya da sevimli bir şekilde, “Görüşürüz sıra arkadaşım.” Deyip önde giden Görkem’e yetişmek için yanımdan ayrılmıştı. Bende yavaş yavaş okul kapısının çıkışına doğru yürümeye başladım. Herkes gitmişti. Bir an arkama döndüm ve okula baktım.
Ben etrafa bakarken yandan da bir el kolumu dürtüklüyordu. Yanıma doğru baktığımda Doruk kaş göz hareketi yapmaya başladı. Ben de ona kaş göz hareketi yapmaya başladım. Ama neden böyle bir şey yaptığımızı anlamıyordum. Sonra kolumdan çekiştirip, “Sen nasıl burayı kazandın Allah aşkına? Bir kenara gidelim mimiğini bile anlamıyorsun.” Dedi. Birkaç saniye sonra kolumu bırakıp, “Beni takip et, Bayan Hizmetçi!” dedi. Ve yürümesine devam etti. Bense yerimde durdum. Bunun aşağılayıcı konuşmaları sabrımı taşırmıştı artık. Ne! Bayan Hizmetçi mi? Birkaç saat önce sevgiliydim şimdi ise hizmetçi mi oldum? Kendi menfaati için beni kullanmasına izin veremezdim. Çok sinirlenmiştim. Hızlı bir şekilde yanına gittim ve kolunu tutup yüzünü kendime doğru çevirdim. Bana şaşkın bir şekilde bakmaya başladı. Ne de olsa zengin bir erkeğe bu yapılmazdı değil mi? Hele ki onun evinde bir hizmetçi olarak çalışırken. “Ne yapıyorsun?” dedi sinirli bir şekilde sesini yükselterek. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu. Elimi kolundan çekip nefes alıp verdim. Ve Konuşmaya başladım. “Sen playboy olabilirsin. Kendi menfaatlerin için paranla istediğin bir kızı elde etmek veya kullanmak isteyebilirsin. Ama ben senin o bildiğin kızlardan değilim. Beni istediğin gibi kullanamazsın. Demin arkadaşlarına sevgilim diye tanıtıyordun. Birini kıskandırmak veya bir çıkar ilişkide bulunmak için. Ama şimdi takip et hizmetçi diye alaycı bir şekilde benimle dalga geçiyorsun. Ben senin hizmetçin olmandan utanmam ama sen benim hizmetçim olmamdan utanabilirsin gayet normal bir kimsesiz ve fakir kız, zengin ve varlıklı bir çocuğun evinde hizmetçi olarak çalışıyor ne de olsa. Ama benle bu şekilde alay etmene müsaade etmem. Hım. Bu arada insanlara beni sevgilim diye tanıtmaktan vazgeç. İnsanların bizi özellikle de beni yanlış anlamalarını istemem. Bu yüzden bu benim sevgilim modundan kurtul. Biliyorum sen de memnun değilsin beni sevgilinmişim olarak göstermekten ne de olsa güzel değilim, zengin değilim. Dediğim gibi bir de ben o kızlardan değilim. Bu yüzden kendine başka oynayacak bir kız bul. Ayrıca içinde doğan bir kinin seni mahvetmesine de izin verme. Karlı çıkacağım derken zararlı çıkacaksın.” Dedim Doruk’un gözlerinin içine bakarak. Beni dikkatli bir şekilde dinliyordu. Hem de sonunda da terslememişti. Bir an tebessüm ettim ve “İyi akşamlar efendim.” Diyerek orayı terk ettim.
![](https://img.wattpad.com/cover/21563010-288-k417733.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklambacın Hedefi:AŞK ✔ (DÜZENLENİYOR)
Teen FictionKendini borç yüzünden bir erkeğe adamak zorunda kalan genç kızın hikayesi.. • 2014