Hikâyemi yorumlamayı unutmayın. Çünkü yorumlarınız benim için bir yol olacaktır. Hikayemi okuyan herkese teşekkürler.. ^^
Medya fotoğrafı: Doruk.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
"Bir sorun mu var?" dedi Rana bana bakarak. Ses tonunda ciddilik ve merak vardı. Nefes alıp verdim ve ona bakarak tebessüm ettim. "Hayır, bir sorun yok. Sadece şaşırdım..." "...Doruk... Senin gibi kızlardan hoşlanır sanırdım." Bana bu sefer boş gözlerle bakmaya başlamıştı. "Yani... Senin gibi güzel. Çekici. Ve zeki kızlardan hayatım." Sözümü bitirdikten sonra Rana'ya gülümseyerek bakmaya başladım. Rana da sevimli bir şekilde güldü ve yere baktı. O sırada Doruk ve Defne yanımıza gelmişti.
Doruk yine her zaman ki gibi serseri bakışıyla bana baktı ve bakışını Defne'ye yönlendirip elini Defne'nin omzuna attı. "Partiyi düzenleyenin Rana olduğunu söylemiş miydim... sevgilim?" Defne, çekinerekten tebessüm etti ve "Söylemiştin. Unuttun mu?" dedi. "Ah..." Doruk, bakışlarını yine bana doğru yönlendirmişti. "...Unutmuşum." Dedi.
"Merhaba. Ben Defne. " Defne, bana bakarak tebessüm ediyordu. O kadar sevimli tebessüm ediyordu ki zaten öyle bir tebessüm etme kabiliyeti olmasaydı sanırım ona âşık olmazdım. Galiba beni hatırlamıyordu. Unutmuştu. Çünkü hatırladığına dair bir ifade yoktu suratında. Zaten neden hatırlasın ki beni? Onu öylece bırakmıştım yurtta. Hem de bırakmayacağıma dair söz vermişken. İyi ki bırakmışım. Yoksa bu rahat hayatı ömrüm sonunda bulamazdım. Nefes alıp verdim ve sesimi tazeleyerek, "Defne Bademdi değil mi?" dedim. "Evet." Bana bu sefer meraklı gözlerle bakıyordu. Rana'da kafasını bana doğru yönlendirmişti. 'Sen nereden tanıyorsun?' manasında. Rana'ya bakarak, "Şahsen Defne'nin sınav kâğıdını ben okumuştum da. Ayrıca isim kartı gibi bazı konularda sorun yaşadığı için ben ilgilenmek zorunda kalmıştım. Oradan tanıyorum kendisini."
"Selammm!" Seslenen Asya idi. Partneri Görkemle bize doğru geliyorlardı. Gelir gelmez Asya'nın ağzı açık kalmıştı. "Vaaov!" Defne'ye bakıyordu. "Benden güzel olmaman gerektiğini söylememiş miydim?" Bu sefer Doruk'a bakıyordu. "Aldığın elbise gerçekten çok yakışmış Doruk." Yani, Defne'nin giydiği elbiseyi Doruk almıştı öyle mi? "Şanslıymışsın." dedi Rana. Defne'ye tebessüm ediyordu. "Anlamadım?" "Doruk normalde kızlara böyle güzel hediye almaz da." "Ah... Birlikte almıştık dün." Defne bunu söyleyince Rana bir an duraksadı. "Evet. Ben de vardım." Dedi Asya bunun üzerine. "Hatta benim elbiseyi de oradan aldık." Rana, tebessüm ediyordu. "Eğlenmenize bakın." diyerek oradan ayrıldı.
Doruk ile partide içeceklerle sohbet ede ede yürüyorduk. "Sende büyük bir gelişme var Doruk." Bunu söylerken Doruk'a bakıyordum ama Doruk konuşurken bana bakmıyordu. Yine her zaman ki gibi umursamaz bir tavırla karşılık veriyordu. "Ne manada?" "Yani... Nasıl desem. Rana gibi güzel bir kızı bırakıp, Defne gibi bakımsız ve fakir bir kızla çıkman çok tuhaf. Onu geçtim hediye" Lafımı daha bitirmeden bana bakarak sert bir çıkış yapmıştı. İlk önce nefes alıp verdi ve sonra manalı bir şekilde konuşmaya başladı. "Beni çekemediğin için mi söylüyorsun bunları yoksa... " Yine her zaman ki gibi serseri gülüşüyle konuşmasına devam etti. "...Defne'yi benden soğutmak için mi?" dedi.
Bir an güldüm. "Ne alakası var Doruk!" çok sinirlenmiştim. "Rana bunu sakın duymasın yoksa durduk yere yanlış anlayacak." "Bakalım..." bunu söyledikten sonra yanımdan ayrıldı. Ona bakıyordum. Böyle diyerek ne demek istemişti? O... Biliyor olamazdı değil mi?
"Evet... Merhaba gençler, beni tanıyorsunuz ki ben Rana Taş. Bu partiyi ben düzenledim çünkü okulda birbirimizi görüp önyargı yüzünden yaklaşamadığımız ya da iletişim kuramadığımız bazı arkadaşlar var diye kaynaşabilmek için düzenledim. Umarım bu partiden zevk alırsınız. Her şeyi kusursuz yapmaya çalıştım. Birbirinden lezzetli yemekler, kaliteli atıştırmalıklar, farklı içecekler, her türlü müzik türleri, renkli ışıklandırmalar ve sizin dans edebilmeniz için hoş bir sahne." Rana cümlesini bitirdikten sonra büyük bir alkış almıştı. Son cümlesiyle devam etti. "Evdeymişsiniz gibi rahat edin." Deyip sahneden indi ve koluma girdi. Bana bakarak tebessüm ediyordu.
Yanımıza bir genç erkek gelmişti. İkimiz de ona bakıyorduk. "Merhaba ben Berk. Üniversite üçüncü sınıf öğrencisiyim. Bu üniversiteye Amerika'da senin tavsiyen üzerine gelmiştim. Hatırladın mı beni Rana?" dedi. Rana bunu duyunca bir an gülümsedi. "Evet. Evet. Hatırladım. Annemin Amerika'daki ortaklarısınız." Çocuk tebessüm etmişti. "Biliyorsun ki okulda sizin hakkınızda bir söylenti var. Benim de aklıma takılmadı değil. Çünkü annem böyle bir olay yüzünden ortaklığını devam ettirmek istemez." Rana'nın bir an morali bozulmuştu. Elini kolumdan çekip dikkatlice çocuğu dinlemeye koyuldu. "Bu söylenti de Bora'nın ailesiyle ortak iş yapabilmek için ciddi ilişki düşünmeniz. Doğru mu?" Rana bunu duyunca çok şaşırmıştı. Nefes alıp verdi. "Hayır. Bu dediğin gibi Berk, söylentiden ibaret. Bu söylentiyi ilk defa senden duyuyorum. Böyle bir şeyi zaten hangi kız yapar ki? Ben Bora'yı gördüğüm an ona âşık oldum sonraysa ailesiyle ortak olduk." Çocuk içeceğinden bir yudum aldı. "Anladım. Yine de dikkat etseniz iyi olur..." "...Parti için teşekkürler." Deyip yanımızdan ayrıldı.
"Off! Moralim bozuldu Bora." Rana çaresiz bir şekilde bana bakıyordu. "Üzülme canım benim. Bu söylentiler ne zaman vardı ki zaten? Annemlere söylerim hallederler." "Ben dışarı çıkıp geliyorum." Dedi. "Beni bekle!" elimdeki içeceği masaya bırakıp Rana'nın peşinden gittim.
-DORUK'TAN-
Etrafa bakınıyordum. Rana partiden çıkıyordu. Bu yaşıma kadar Rana ile çok partiye gitmişimdir ki hiç partiden çıktığını görmemiştim. Rana ile konuşan çocuğa gözüm çarpmıştı. Onlara doğru bakarak kıs kıs gülüyordu. Yavaşça onun yanına gittim ve yanına oturdum.
"Ne gülüyorsun?" dedim. Çocuk 'sanane' manasında cevap verdi. "Ne?!" dedi. Nefes alıp verdim. "'Neden gülüyorsun?' Dedim. Anlamadın mı? Daha doğrusu demin Rana'ya ne söyledin de bu kadar çok hoşuna gitti?" "Seni ilgilendirir mi?" diyerek kalkmaya çalıştı. Ama kolundan tuttum. Gitmekte ve durmakta zorlanıyordu. Kulağına yaklaşarak sert bir şekilde konuşmaya başladım. "Tekvando eğitimi aldığımı söylememiş miydim? Hem de ileri düzeyde." Bunu söyledikten sonra "Kolumu bırakmazsan konuşamam ama" dedi kekeleyerek. Aniden bıraktım. Ve konuşmasına devam etti. "Rana ile Bora hakkında söylentiler var ya. Ortak olabilmek için evleneceklerine dair." "Öyle söylentiler mi varmış? İlk defa senden duyuyorum. Yoksa sen mi uydurdun? Öyle bir söylenti olsa teyzem ve annem çoktan hallederlerdi zaten." Ona ciddi ciddi bakıyordum. "'Teyzem ve annem' derken?'" "Ah.. Bilmiyor musun? Okulun müdüründen biri annem diğeri teyzem. Seni okuldan attırmak hiçte zor olmayacak." Bunu söyledikten sonra ona gülümseyerek bakıyordum. "Özür dilerim! Özür dilerim. Amacım" lafını tamamlamasına izin vermeden konuşmaya başlamıştım. "Sen amacını boş ver de gidip Rana ve Bora'dan özür dilesen iyi olur. Ayrıca bu söylentileri başka birilerinin ağzında duyarsam" lafımı bitirmeden hemen ayaklandı. "Hemen. Hemen gidiyorum."
Gülüyordum. Gülerken de gözüm Defne'ye çarpmıştı. Ne yapıyordu bu kız? Bütün yemekleri bitirmeye mi çalışıyordu? Bıraktığım gibi hala tıkınmaya devam ediyordu. Yanında da görkemle Asya vardı. Yanına gitmiştim. Bir an korktu. "Ödümü koparttın." Dedi. "Niye? Gizli bir şey mi yapıyorsun?" dedim. "Hayır. Yemek yiyen birinin yanına böyle hemen gelinir mi?" Defne'nin elindeki tabağı alıp masaya koydum ve elini tutup sahneye götürdüm. "Ne yapıyorsun?" dedi. Şaşırmıştı. "Madem buraya geliyoruz. Dans etmeden gitmemeliyiz değil mi? Hem sevgililer dans etmeli." Dedim. "Ama ben pek bilmem dans etmeyi." Müzik çalınca biz de dans etmeye başlamıştık. Sahnede sadece biz vardık ve herkes bize bakıyordu. "Gayette güzel dans ediyorsun." "Aslında bu kadar bile edemiyordum. Bu dans etmenin püf noktasını bana eski sevgilim öğretmişti." "Gerçekten mi?" dedim. "Evet. Okulda dans yarışmamız vardı ve o kazanmamızı istiyordu." Dedi. Karşı tarafa baktığımda Bora'nın bize dikkatlice bakıyordu. "Eski sevgilin hakkında sana bir sır versem inanır mısın?" "Sanmıyorum. Çünkü sen benim eski sevgilimi tanımıyorsun." "Ya belki... Tanıyorsam?" Bunu söyledikten sonra gözlerine bakarak tebessüm ediyordum. Defne'de manasız bir şekilde bana bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklambacın Hedefi:AŞK ✔ (DÜZENLENİYOR)
Novela JuvenilKendini borç yüzünden bir erkeğe adamak zorunda kalan genç kızın hikayesi.. • 2014