Selam okuyucularım, ne kadar sürede bölüm güncelleyeceğimi merak edenler için; artık bir sıkıntı olmadığı sürece en geç üç günde bir bölümleri güncelleyeceğim. Sakın takip etmeyi bırakmayın.
Hikâyemi yorumlamayı unutmayın. Çünkü yorumlarınız benim için bir yol olacaktır.
Hikâyemi okuyan herkese teşekkürler... ^^
Medya fotoğrafı: Bora ve Defne.
-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
DORUK'TAN
Bir sesle aniden uyanmıştım. Sersem gibiydim. Uykudan uyandığım için gözlerim kısıktı. Kafamı sağa sola sallayarak uykumun açılmasını sağladım. Üzerimde bir yorgan örtülüydü, onu üzerimden atıp mutfağa su içmek için yol aldım. O sırada bir ağlama sesi duymaya başladım. Nereden geliyordu ki bu? Önüme baktım ve Defne'nin kapısına doğru yaklaşmaya başladım. Her yaklaştığımda ağlama sesi daha da çok artıyordu. En uca kadar gelmiştim, bir an durup düşündüm. Kim bu kadar iğrenç ağlardı ki?
Kapıyı açıp içeri girdim. Defne, kafasını duvara yaslamış hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Yerlerde hep bir şeyler vardı. Ona doğru yaklaşıp çömeldim. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Elinde bir fotoğraf vardı, yavaşça o fotoğrafı elinden almaya çalıştım. Bu Bora'nın fotoğrafıydı. Sanırım artık biliyordu. Eski sevgilisinin benim üvey kuzenim olduğunu ve benim eski sevgilimle sözleneceğini.
Ayağa kalktım. Ona hiçbir şey demeden gidecektim ki "Söylemek istediğin bu muydu?" dedi Defne. Yüzümü ona doğru döndüm. Ağlamaktan gözleri kıpkırmızı olmuştu ve hala gözlerinden yaş akıyordu. Cevap vermeyince sorusunu tekrarladı ama bu sefer başka bir şekilde. "Senin üvey kuzenin benim eski sevgilim olduğumu mu söyleyecektin?" Nefes alıp verdim. "Evet." Dedim üzgün bir şekilde. "Peki..." "...Ne zamandan beri biliyordun?" Bu sorudan sonra bir anlık durdum. Düşünmeye başladım. "Sanırım seninle sevgili rolü yapmaya başladığımızdan beri." "Niye o zaman söylemedin?" "Söyleseydim..." "...Ne değişecekti?" Bana masum bir şekilde bakmaya başlamıştı. O sırada konuştum. "Zaten o da seni biliyor." Nefes alıp vererek zorla gülmeye çalıştı. "Haklısın bir şey değişmezdi. Zaten biliyormuş. Bu süre zarfında bana bir şey söylemedi. Demek ki hayatından memnun ki değiştirmek istemedi. " "Peki..." "...Ona bahsetmeyi düşünüyor musun?" diye soru yönelttim ona. Ama cevaplamadı. Sadece tebessüm etti. Ne kadar tebessüm etse de gözlerinden üzgün olduğu okunuyordu.
Defne, gözyaşlarını silip burnunu çekmeye başlamıştı. Bana doğru ayağa kalktı ve gülerek, "Madem bensiz mutlu bir hayat sürüyor ve beni hatırladığını söyleme gereği duymuyor, ben de onsuz nasıl mutlu olacağımı gösteririm o zaman."
ParMir Üniversitesi
Sabah ilk dersten çıkınca Defne ile karşılaştım. Bana gülerek yaklaşıyordu. Sanki yaklaşırken de saçlarını geriye iten rüzgâr, mutluluğunu arttıran bir enerji vardı. Yanıma gelmişti gerçekten de onda farklı bir şey vardı. Ahh şimdi fark ettim. Bugün saçını toplamak yerine açmıştı. "Hayırdır?" dedim. Her zaman ki gibi konuşurken gülüyordu. Ve onu daha çok tatlı ve kibar yapıyordu. "Görkem sınıfta mı?" "Ne yapacaksın Görkem'i sen?" "Konuşmam gereken bir mesela var." Diyip daha çok gülmeye başlamıştı. "İçerde!" dedim ve dememle Defne, içeri girmişti. Onun arkasından baktım. Neden kalbim küt küt atıyordu? Elimi kalbime doğru götürdüm. Sanırım okul çıkışı bir yerlere takılsam iyi olacaktı.
DEFNE'DEN
İçeri girdiğimde gözlerim görkem'i arıyordu. Her adım attığımda sınıftan benim için bir şey söyleniyordu.
-Ay şunun saçına bak. Bakımsız!
-Bu ezik niye bizim sınıfımıza geliyor ya?
Onlar ne kadar beni aşağılasalar da yürümeme ve gülmeme devam ediyordum. Çünkü bu tür kelimelere alışıktım. Sınıftakiler bana karşı konuşunca herkes bana bakmaya başlamıştı. Tabii ki sınıfın içinde Bora da vardı. "Bir şey mi oldu Defne?" dedi Görkem. "Evet. Dışarıda konuşabilir miyiz? Burada fazla boşboğaz insanlar var." Dedim. "Tabii." İkimiz de dışarı çıkmıştık. Görkem üzgün bir şekilde bana baktı. "Defne, şunların dediğine kafaya takma..." Lafını kesip konuşmaya başladım. Gülüyordum. "Takar gibi halim mi var? Neden ben takmazken sen üzülüyorsun? Ayrıca neden öyle insanları takayım ki, onlar öyle dedi diye öyle olmuyorum. Heh. Tabii evet bakımsızım belki onlara göre eziğimdir de. Ama ben onlar kadar zengin değilim. Hı tabii benim de zengin olduğum konular var ama zenginliğimi kötüye kullanmıyorum. Hangi konuda zenginsin diye sormadan hemen cevaplayayım. Çok fazla enerjim var mesela bu enerjimi insanları kırmakta kullanmaktansa gülüp etrafı neşelendirmeyi daha çok tercih ediyorum ki zaten ilk tercihi hiç yapmadım." Diyerek gülmeye başladım. Ben gülünce de Görkem de güldü. Aniden duraksadım. "Ah. Bu arada seni bir şey için çağırdım. O bir şeyi görmek için seni bahçeye davet ediyorum." "Pekâlâ, gidelim o zaman."
Bahçeye inmiştik. Görkem'i Asya için çağırmıştım. Asya'nın konuşacakları vardı. Aslında herkes tarafından görünen bir şeydi ama Asya bunu dile getirmek istemişti. "Görkeem. Şey. Ben. Ben senden hoşlanıyorum." Bunu duyduktan sonra Görkem tebessüm etmeye başladı. "O zaman devamını ben getireyim. Benimle çıkmak ister misin? Uzun zamandır hoşlandığını biliyorum. Zaten bende seninle olmaktan da mutluluk duyuyorum." Dedi Görkem ciddi bir şekilde. Asya da "Evet!" diyerek Görkem'in boynuna sarıldı. "Siz takılın Asya. Ben biraz bahçede tur atacağım. Gelirsin sonra." Dedim. Cümlemi bitirir bitirmez Asya benim de boynuma sarıldı. "Teşekkür ederim Defne. Seni çook seviyorum. İyi ki arkadaşımsın." Ona ben de sarılarak karşılık verdim. "Ben de seni seviyorum."
Asya'nın yanından ayrıldım. Bahçede oturmaya başladım. Demin ki olayı düşününce aklıma ilköğretimde yaşadığım olay gelmişti. Okulun ilk günleriydi. Herkes benimle alay ediyordu. Çünkü annem ölmüştü. Halam beni terk etmişti ve yurtta kalıyordum. Sanırım onlar için gülünç bir durumdu zaten çocuk aklı anlamazlardı. Okula yeni kayıt olduğum için yabancılık çekmeyeyim diye de Bora arada yanıma uğruyordu. Bir gün yanıma geldiğinde bütün sınıf benimle alay ediyordu. Ben yine de gülüyordum o zaman da ilk başlarda ne kadar zorlansam da. Bora bu durumu görünce bütün sınıfa kızmıştı. Zaten onlardan bir yaş büyük olduğu için de biraz tırsmışlardı. Bu yüzden her teneffüs benimle vakit geçirirdi. Ama şimdi yabancıymışız gibi sadece bana baktı. Hâlbuki o da alttan mertebeydi.
Sonunda çıkış saati olmuştu. Yine her zamanki gibi en son çıkan bendim. Çünkü bir şeyi mi unuttum mu diye sürekli kontrol ederdim. Okul neredeyse boşalmıştı. Ben de montumu giyip sınıftan çıktım. Koridorda yürürken bana doğru birisinin geldiğini fark ettim. Yaklaştıkça yüzü daha tanıdık geliyordu. Bu Bora idi. Yanımdan geçerken arkama dönüp konuşmaya başladım. "Görüşmeyeli uzun zaman oldu... " Bunu duyduktan sonra Bora bir an duraksayıp bana dönmüştü.
"...Bora Bey(!)"
![](https://img.wattpad.com/cover/21563010-288-k417733.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklambacın Hedefi:AŞK ✔ (DÜZENLENİYOR)
Roman pour AdolescentsKendini borç yüzünden bir erkeğe adamak zorunda kalan genç kızın hikayesi.. • 2014