Hikâyemi yorumlamayı unutmayın. Çünkü yorumlarınız benim için bir yol olacaktır. Hikayemi okuyan herkese teşekkürler.. ^^
Medya fotoğrafı: Asya ve Görkem.
------------------------------------------------------------------------------------------------------
“’İnsan insana benzer’ lafını duymadın mı? Paradan yoksul olduğunu tahmin etmiştim de bilgiden de yoksul olduğunu tahmin etmemiştim…” Defne’ye biraz yaklaşıp konuşmamı sürdürdüm. “…Ayrıca senin gibi çirkin ve fakir bir kızın nasıl sevgilisi olur ki? Olsa olsa o yaşadığınız yurtta herhangi bir çocuk olurdu. Yani o da senin gibi işe yaramaz birisidir…” Bir an Defne’nin suratı değişti. “…Bakıyorum da yine suratını çirkinleştirdin. Bu manzaraya daha maruz kalmak istemiyorum ve ben okula gidiyorum.” Ne zaman kaybı ama!
-DEFNE’DEN-
Bu Bay Egoist’in sözlerine çok sinir olmuştum. Gerçi “Bay” diye unvanı da hak etmiyordu ama patronum olduğuna dua etsin. Puf! Sen insanları ezmeye ve aşağılamaya devam et bakalım öyle bir meslek sahibi olacağım ki bu sefer sen bana yardım için yalvaracaksın!
Nefes alıp vererek saatte baktım. Bir an gözlerim zeytin büyüklüğü kadar açıldı. “Olamaz! Okula geç kalacağım.”
#ParMir Üniversitesi#
Bu da ne böyle! Herkesin altında ya bir lüks araba vardı ya da özel bir şoför. “Bu bileklik 1060 lira tatlım. Çok değerli taşları var.” “Ayakkabım babamın özel tasarımıdır. Hiçbir yerde bulamazsın oğlum.” Ahh. Gözlerimi kısıp etrafıma baktım. Sanırım zenginlerin mekânına düşmüştüm. Diye düşünürken bir an bir kız bana çarptı. Arkama dönüp bana çarpan kıza baktım. Çok sevimli bir yüzü vardı. Diğer kızlara nazaran suratına boya kutusunu dökmek yerine hafif makyaj yapmıştı. Bana tebessüm ediyordu. “Kusura bakma. Taşa takıldım bu yüzden de sana çarptım yanlışlıkla.” Tebessüm ettim. “Sorun değil.” Konuşmaya devam etti. “Kaçıncı sınıfsın?” “Bir. Ya sen?” “Ben de bir. Buraya hangi tanıdıkla geldin?” “Anlamadım.” Dedim. Ne tanıdığından bahsediyordu ki? “Yani mesela buranın müdürüyle benim annem çok iyi arkadaşlar. Ben öyle geldim. Sen parayla mı yazıldın?” “Ah. Torpilden bahsediyorsun. Ben torpille gelmedim. Sınavı kazanarak geldim.” “Sınav mı?” diyerek şaşırdı. “Evet.” Dedim. “İnanılmaz! Buraya sınavla gelmek zordur. Eğer, sınavla geldiysen demek ki zeki bir kızsın ve ben bu zeki kızla arkadaş olmak istiyorum...” Diyerek elini bana doğru uzattı. “…Ben Asya.” Dedi. “Ben de Defne.” Dedim. “Tanıştığımıza memnun oldum.” Elini elimden çekip bu sefer iki elini de omzuma koyarak, “Hadi sınıfımıza gidelim.” Dedi tatlı bir şekilde. Sanırım iyi bir kızdı. Hiç olmazsa diğer kızlar gibi hava atmıyordu.
Sınıfa girmiştik. Tabii ki de sınıf zengin kaynıyordu. Yine aksesuar sohbeti yapan kızlar ve araba modeliyle hava atan erkekler.. En ön sıraya Asya ile oturduk. Bir an “Erkek arkadaşın var mı?” diye sordu Asya. Nefes alıp verdim ve tebessüm ederek, “İlgilenmiyorum…” dedikten sonra, “…senin var mı?” diye sordum. Pencereden karşı sınıfa bakarak “Sayılır.” Dedi. Asya’nın baktığı bölgeye bakarken Doruk’un evine gelen kibar çocuğu gördüm. Ve şaşkınlığımdan ağzımdan “Oh. Kibar çocuk!” cümlesi çıktı. Asya’da bana bakarak, “Kim? Ne kibar çocuğu?” diye sordu. Ben de durumu düzeltmek adına “Birisi tanıdığım birine benziyordu da neyse o değilmiş.” Dedim. “Anladım.” Dedi gülerek. Yerimde oturarak sınıfı incelerken Asya’da pencereden karşı sınıfa bakmaya devam ediyordu. Bir an beni dürtükledi. “Defne. Bak. Bak.” Dediği bölgeye bakmaya başladım. Ve kibar çocuk buraya bakarak ona gülümsüyordu. Fark etmesin diye aniden kafamı elimle sakladım. Asya pencereden karşı sınıfa bakarak konuşmasına devam ediyordu. “Bana gülümseyerek el sallayan bu çocuk işte. İlerde benim sevgilim olacak. Çünkü ondan çok hoşlanıyorum. Sanırım benden hoşlanıyor. Hoşlanmasa neden böyle hareketler yapsın?...” Bir an durdu ve devam etti. “…Defne ne yapıyorsun?” Sanırım bana bakıyordu. Elimi kafamdan çekip sesimi tazeledim. “Demin yüzüme güneş vuruyordu da vurmasın diye elimi yüzüme koydum…” Tebessüm ederek, “Hoşlandığın çocuğu tam göremedim ama eminim tatlıdır senin gibi..” dedim. “Ov gerçekten mi?” dedi koluma girerek. Ben de gülerek kafamla onayladım. Sonra sınıfa öğretmen geldi ve günün ilk dersi başladı.
-DORUK’TAN-
Artık bugünden itibaren Rana’dan vazgeçmiştim. Zaten benim değildi ki. Sadece benim olduğunu sanıyordum. Hep beni kardeşi olarak gören ve kuzenimle nişanlanacak bir kızı nasıl sevebiliridm ki? Belki hayat bana Rana’dan daha ateşli ve zeki bir kız çıkarır. O şekilde bütün hırsımı almış olurdum. Derken pencereden baktım. Tesadüfe de bak sen! Karşı sınıfta Defne varmış. Pencereden bakarken öğretmenin “Doruk. Etrafa baktığın kadar bana baksan derslerine çok iyi yansır.” Demesiyle önüme döndüm. Zil çalmıştı. “Ben bahçeye iniyorum gelirsin sen de” deyip yanımdan ayrıldı Görkem. O ayrılınca yanıma hemen Rana oturdu. Soracağı soruyu biliyordum. “Bugün gördüğümüz kız kimdi Doruk?” “Arkadaşım dedim ya!” Rana tebessüm etti. “Sen hiç öyle kızlarla vakit geçirmezsin ki. Ah! Sen kızlarla vakit geçirmezsin ki bir kere.” Ayağı kalkıp Rana’ya dik bir şekilde baktım. “Hayatımda tek kız sen misin zannediyorsun?” Deyip bahçeye doğru yol aldım.
-DEFNE’DEN-
Asya ile teneffüste bahçede dolanıyorduk. Bahçe çok güzeldi. Her yerde meyve ağaçları ve rengârenk çeşit çeşit çiçekler vardı. Bahçenin ilersinde de açık havuz vardı. “Bu havuzu yapmakta ki amaç nedir?” dedim şaşırarak. “Öğrenciler serinlesin diye.” Dedi Asya. “İyi de…” dedim ve düşündüm. “Kimse girmez ki.” “İlle da birileri çıkar merak etme.” Havuzun karşısındaki yerde de restoran vardı. Öğrenciler öğle yemeğini burada yiyorlardı sanırım. “Bu restoran mı?” “Evet.” “Ücretsiz mi ki?” “Hayır.” Diyip yanımdan koşarak ayrıldı. Zaten gözleri birini ayırıyordu. Koştuğu yöne bakarken Bay Egoisti ve kibar çocuğu gördüm. Kendimi saklamaya çalışırken Asya “Defne!” dedi ve mecburen oraya gitmek zorunda kaldım. Tebessüm ederek oraya doğru gittim. Ne de olsa ikisi de beni biliyordu. Asya kibar çocuğa beni göstererek, “Bu sıra arkadaşım Defne.” Dedi. “Az çok tanıyorum ama sen beni tanımıyorsun...” Deyip elini bana uzattı. “Benim adım da Görkem.” “Tanıştığımıza memnun oldum.” Dedim. Ve ellerimizi çektik. O sırada Asya bana şaşırarak bakıyordu. “Sen nereden tanıyorsun ki Görkem’i?” dedi. Gülerek, “Ben Doruk’un..” tam lafımı bitirecekken Doruk koca elleriyle ağzımı sıktı ve konuşamadım. Benim yerime o konuşmaya başlamıştı. “İkisi birbirini tanıyor çünkü Defne benim sevgilim.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklambacın Hedefi:AŞK ✔ (DÜZENLENİYOR)
Ficção AdolescenteKendini borç yüzünden bir erkeğe adamak zorunda kalan genç kızın hikayesi.. • 2014