16. Bölüm

536 161 5
                                    

Sınav haftasında olduğumdan ve LYS hazırlıklarımdan dolayı bu bölüm biraz geç geldi. Kusura bakmayın. İnşallah bu yıl üniversiteyi kazanırsam Temmuz ayından itibaren üç günde bir hikâyemi güncellemeyi planlıyorum. Takipte kalın canlar!  ^^

Medya Fotoğrafı: Defne.

—————————————————————————————————————————————

Annem aniden,    "Bora!"   diye seslendi. Onun bu ses tonuna karşılık kafamı hemen anneme doğru çevirdim.   "Daldın Boracığım, deminden beri sana sesleniyorum. Duymuyorsun. Bir şey mi oldu canım?"   Sesimi tazeleyerek konuşmaya başladım.   "Sanırım bugün uykumu alamadım da anne o yüzden dalmış olabilirim."   Annem, tebessüm etti ve önüne dönüp dikiz aynasını düzeltti. Dikiz aynasından da bana bakarak,   "Bu kızı senin takip etmeni istiyorum Bora. Bütün kuralları bu kız ihlal ediyor. Yani gözün Defne'nin üzerinde olsun. Eğer, bu okulda kalmak istiyorsa kuralları ihlal etmemeli. Hem böyle kuralları ihlal ederek de okulun itibarini bozuyor."   Dedi.

Tebessüm ederek cevap verdim.   "Memnuniyetle anne."  

Annem arabayı kullanırken bende pencereden dışarıya bakıyordum.

 Hiç değişmemişsin Defne. Küçükken de kurallara uymazdın şimdi de uymuyorsun.

Derin bir nefes aldım ve tebessüm etmeye başladım.

DEFNE'DEN

Eve doğru gidiyordum. Caddede çok trafik vardı. Yürürken aniden bir araba korna çalmaya başladı. Hiç oralı olmadım ve yürümeme devam ettim.  

 "Defne.."   "Defne..!"   Biri adımı sesleniyordu. Bu kişinin bana seslenip seslenmediğini öğrenmek için arkama döndüm ve arabanın camından sarkarak bana bakan Asya'yı  gördüm. Eliyle bana   'Gel'   işareti yapıyordu. Onun yanına gittim.  

"Arabama binsene Defne."   Dedi. Bir an duraksadım ve   "Neden bineyim ki?"   dedim. Bu konuşmayı yaparken de trafik açılmıştı ve arkada bekleyen arabadaki insanlar gitmemiz için sürekli kornaya basıyorlardı. Asya,   "Hadi..!"    dedi ve o telaşla arabaya binmiştim.

"Ne oldu da bir telaş beni çağırdın?"   dedim Asya'ya durgun bir şekilde bakıyordum. Arabayı kullanırken konuşuyordu.   "Ah! Yarın partiye gideceğim de abiye bakmam lazım. Yanımda da arkadaş istiyordum. Rana zaten partiyi düzenleyen kişi olduğu için meşguldü. Bir tek sen kalıyordun. Seni de okulda görseydim soracaktım ama göremedim. Neyse ki yolda karşılaştık..."   "...Hı. Bu arada işin yoktu değil mi? Sormayı unuttum."   Dedi gülerek.  Tebessüm ettim.   "İşim yokta abiyelerden de pek anlamam. Keşke anneni çağırsaydın."   Dedim.    "Ahh. Anla anlama sadece yakışıp yakışmadığını söyleyeceksin o kadar. Hiç mi annenle alışverişe gitmedin canım? Zaten annem İtalya'da değil de burada olsaydı onunla her gün alışverişe giderdim. Neyse ki arkadaşım bana yardımcı olacak. Tek başıma alışveriş yapmamış olurum. Değil mi?"

'Hiç mi annenle alışverişe gitmedin' mi? Evet. Gitmedim. Daha doğrusu gidemedim. Zaten benim de annem yaşasaydı onunla her gün alışverişe giderdim. Her gün alışverişe gitmekle kalmayıp her gün ona sarılıp öperdim onu.    

Asya'ya tebessüm ettim.   "Tabii ki. Ben elimden geldiğince yardım etmeye çalışırım sana merak etme..."   "...Ah! Bu arada bir kız olarak çok güzel araba kullanıyorsun."  Dedim. Bana sırıtarak baktı.   "Gerçekten mi! Teşekkür ederim..."   Bir an duraksadıktan sonra konuşmasına devam etti.   "...Aslında arabayı güzel kullandığımı biliyordum söylemene gerek yoktu."   Dedi.  İkimiz de gülmeye başladık. Asya'yı bir aydır tanıyordum ve bu arada da onun analizini de etmiştim. Kesinlikle ukala ve şımarık bir kızdı ama bu yönleri dışında sevimliliği ve güzelliği daha ağır basıyordu. Yani, onu seviyordum. Çünkü ne olursa olsun her şekilde beni güldürmeyi başarıyordu. 

Asya ile alışveriş merkezine varmıştık. Sıra sıra bütün mağazalara girmeye başladı. Fiyatlara bakıyordum da burası zengin mekânıydı.

"Bu nasıl?"   diyerek elinde bir ayakkabıyla bana doğru geldi. Ayakkabı gerçekten de çok hoştu. Ama gözüm fiyatına doğru kaçtığında anladım ki ayakkabı bu mağazadaki en pahalı şeydi. Ama tabii ki onun için sorun yoktu. Zaten zengin aileden geliyordu.  O ayakkabıyı denerken bense yorumlamaya başladım.   "Gayet hoş bir ayakkabı ve sana da yakıştı."   Dedim.   Asya aniden ayağa kalktı ve   "O zaman bunu alayım."   Dedi. Başka mağazaya geçerek bu sefer abiye bakmaya başladı. Neredeyse bütün abiyeleri denemişti sanırım çünkü kendimi koltukta uyuklarken bulmuştum.

Yine koşuşturmanın peşindeyken telefonum çaldı. Arayan Doruktu. Bunu görünce gözlerimi bir tarafa devirdim. Telefonu açmak için Asya'dan uzaklaşmıştım.   "Efendim, Doruk Bey!?"   "İşinden mi kaytarıyorsun sen! Yemeğim nerede?"   dedi kızgın bir ses tonuyla bağırarak.    "Ah.. Haber vermeyi unuttum. Asya beni alışverişe davet etti de abiye falan bakacakmış yarın Rana'nın partisi mi ne varmış. Özür dilerim haber vermediğim için."   Konuşmamı bitirir bitirmez,   "Ah.. Doğru ya. Sakın oradan ayrılma. Beni bekle."   Diyerek telefonu aniden suratıma kapattı. Asya'ya doğru baktım. Zaten ayrılmak istesem de ayrılamazdım.

Derin bir nefes aldım.

Asya için takı bakarken bir an karşımda Doruk'u gördüm. İçeri o kadar havalı bir şekilde giriyordu ki tüm ilgiyi üzerine çekiyordu. Bir an kafamı salladım. Tabii ki benim ilgimi çekmiyordu.

Doruk,   "Merhaba."   Diyerek yanımıza geldi. Asya bir an şaşkına uğramıştı.   "Ooo Doruk Bey. Sizi hangi rüzgâr attı bakayım?"   "Ne yani sevgilime abiye bakmak için gelemez miyim?"   Bunu söylerken de elini omzuma atmıştı. Bende isteksiz bir şekilde gülmeye başlamıştım.   "Öyle erkekler kaldı mı Dünya'da ya? Sevgilisi için alışverişe gelen bir erkek?"   dedi Asya. Doruk hiç Asya'yı tınlamadan kıyafetlere bakındı. Bakınırken de,   "Bedenin kaç?"   dedi. Kimse cevap vermeyince de önüme aniden geçip,   "Sana sordum."   Dedi.   "Bana mı?"   dedim. Kendimi işaret ediyordum.   "Benim senden başka sevgilim mi var acaba?"   dedi kısık bir sesle.   "Hee. 36 beden giyiyorum ayakkabı numaramsa 37"   dedim. Doruk tipik bir şekilde bana baktıktan sonra abiyelere bakınmaya başladı.  Bakınırken de bir sürü abiye ve ayakkabıları üzerime fırlattı. En sonunda da onları tutamadığımdan yere düşürdüm. Neyse ki çalışan kıyafetlerimi taşımam da yardımcı oldu.

Doruk,   "Hepsini dene bakayım."   Dedi. Bense   "Neden ki?"   dedim. Bana durgun bir şekilde bakarak,   "Çok konuşma da dene şunları."   Nedense hep artislenme havalarındaydı. Ve bu huyu hiç değişmeyecekti.

Sırayla hepsini denemeye başladım. Ve hiçbirini beğenmiyordu beyefendi. Ben denemekten bıkmıştım oysaki o el kol hareketi yapmaktan yorulmamıştı.

Asya'nın da işi bitince beni görmek için soyunma odasına gelmişti. En sona kalan abiyeyi giydim ve ona uygun ayakkabıyı ve takıları seçtikten sonra soyunma odasından çıktım.

Asya bana bakarak tebessüm ediyordu. Doruk'a baktığımdaysa şaşkın bir surat ifadesi vardı. İzlediğim dizilerden hatırladığım kadarıyla bir erkek bir kıyafet deneyen kıza böyle bakıyorsa ya beklediğinden çok güzel olmuştur ya da bu kızdan etkilenmeye başlamıştır. 

Saklambacın Hedefi:AŞK ✔ (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin