20. Bölüm

518 158 4
                                    

Sevgili okuyucularım, bugün yeni bölümü geç güncellediğim için bayağı bir uzun yazmaya çalıştım çünkü yarın tatile gidiyorum hayırlısıyla. Sanırım yaklaşık iki hafta olmayacağım. O süre zarfında tatilde yeni bölümü güncelleyebilirsem güncelleyeceğim. Eğer güncelleyemezsem tatil dönüşü işim çıkmadığı sürece kesin iki günde bir yeni bölümleri karşınıza çıkartacağım! Hikâyemi yorumlamayı unutmayın. Çünkü yorumlarınız benim için bir yol olacaktır. Hikayemi okuyan herkese teşekkürler.. ^^

Medya fotoğrafı: Defne.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

"Vay! Vay! Vay!..." "...Kimler gelmiş bakıyorum da!" dedi Atakan ağabeyim. Biraz mizahi biraz da ciddi bir şekilde.

"Kız kardeşiniz geldi." Dedim gülümseyerek.

Bunun üzerine Canberk ağabeyim ciddi bir tavırla, "İçeri gel Defneciğim, özlettin kendini." Dedi ve ben de bu lafın üzerine içeri girdim.

İçeri girdiğim de her yeri gözden geçirmeye başladım. Fark ettim ki hiçbir şey değişmemişti, her şey aynıydı.

"Gel otur."

Koltuğa oturmuştum. Yanımda ağabeylerim vardı ama ablalarım yoktu hatta birkaç ağabeyimi de görememiştim.

"Diğerleri nerede?" dedim bir merak içinde.

Nefes alıp vererek Buğra ağabeyim konuşmaya başladı.

"Kızlar bir işe girdiler ve çoğunluğu sözlendi. Mutlular bu konuda merak etme. Diğerleriyse ayrı evlere çıktılar ve biz beş kişi kaldık. Sanırım yakında biz de ayrılırız."

Üzülmüştüm.

"Peki, ilerde sizi nasıl bulacağım ben?" dedim.

Batuhan ağabeyim manalı bir şekilde gülmeye başlamıştı ardından konuştu.

"Merak etme tatlım. Ayrılanlar arasında tek ziyarete gelen sensin. "

Bunu duyduktan sonra üzülmeye başlamıştım ve kendi kendimi sorguya sokmuştum. Nasıl olur? Biz kardeş gibiydik. Yediğimiz, içtiğimiz hatta gezdiğimiz yerler bile ayrı gitmezdi ne olursa olsun. Nasıl oldu da böyle olmuştu? Demek ki insanlar değişebiliyorlardı. Seviyor gibi görünürken aslında sevmiyorlardı.

Atakan ve Canberk ağabeyim eskisi gibi yine didişiyorlardı. Ama yine de birbirlerinden ayrı duramıyorlardı.

Burnuma enfes yemek kokuları geliyordu. Mutfağa doğru ilerlediğimde Emre ağabeyimin yemek yaptığını fark ettim. Duvara yasandım ve kollarımı bağladım başladım onu izlemeye. Tabii ki de hiçbir şey ondan kaçmazdı. "Çok mu acıktın?" demesiyle bir an irkildim. "Hayır." Diyerek ona yaklaştım. "Hiçbir şey değişmemiş. Ona şaşırıyorum." Dedim elimi betona koyarak. Bana şöyle bir baktı ve elinde tavayla tavanın içindeki omleti havayı fırlatıp havada yakaladı. Ben ağzım açık onu izliyordum. "Değişenler çoktan değişti zaten merak etme." Tebessüm ederek yemeğe yapmaya devam etti. Konuyu değiştirmek amacıyla "Ne kadar da şanslıyım. Benim için ziyafet var he?" Emre Ağabeyim aniden tebessüm edip normal haline döndü. "Senin için değildi ziyafet ama hadi senin için olsun seni mi kıracağım." Emre Ağabeyim nerede giderse ben de oraya gidiyordum adeta kuyruğu gibiydim. Biraz üzgün bir şekilde, "Peki ya kimin için?" lafımı bitirir bitirmez kapının zili çaldı. Atakan ağabeyim kapıyı açmak için kapıya doğru giderken konuşuyordu. "Ve valide sultanımız geldi." Emre ağabeyim de, "İşte ona." Dedi. Bir an mutlu olmuştum. Onu o kadar çok özlemiştim ki ağabeyim kapıyı açar açmaz hemen sarılıverdim kadına. Kadın bir an şaşırmıştı. Benim olacağımı tahmin etmemişti sanırım. İlk önce kızgın bir şekilde baktı suratıma sonra "Defne!" dedi mutlu bir şekilde. O da bana sımsıkı sarılmaya başlamıştı. Her zaman ki gibi sabırsız olan Canberk ağabeyim, "Hey! İçerde sarılın biz de ayakta duruyoruz." Dedi ve bunun üzerine içeri girmeye başladık.

Saklambacın Hedefi:AŞK ✔ (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin