Bilgisayarım bozuk olduğundan yeni bölümü yazamadım. Kusura bakmayın bu yüzden yeni bölüm geç geldi. :(Hikâyemi yorumlamayı unutmayın. Çünkü yorumlarınız benim için bir yol olacaktır. Hikayemi okuyan ve destekleyen herkese teşekkürler.. ^^
Medya Fotoğrafı: Doruk ve Defne.
------------------------------------------------------------------------------------------------------
PARMİR ÜNİVERSİTESİ
-BORA’DAN-
Arabamı park ettim. Okula girmek için kapıya doğru yol alıyordum ki aniden telefonum çaldı. Durup telefonuma baktım. Arayan teyzemdi.
-Efendim teyze?
+Günaydın Boracığım. Nasılsın?
-İyiyim teyzeciğim hayırdır sabahın köründe hangi dağda kurt öldü?
Bunu söyledikten sonra hafif güldüm çünkü teyzem bu tarz laflardan hoşlanmıyordu. Hiç istifini bozmadan konuşmasına devam etti.
+Biliyorsun canım okullar açılalı iki hafta oldu ve birkaç öğrenci daha isim kartını almamış annen söyledi. Bu çok sinir bozucu. Lütfen isim kartını almayan öğrencileri uyarır mısın? Herkes sonuçta isim kartı takmak zorunda. Geçenlerde annen isim kartını takmayan bir genç kız görmüş. Ve doğal olarak bu olayı takip altına almamız gerektiğini söyledi. Annen bu aralar çok yoğunmuş bu yüzden takip etmem için benden rica etti. Mağlum ben de başka işlerle meşgulüm. Bu yüzden ben uyaramayacağım benim yerime sen uyarabilir misin? Biliyorsun Doruk bu işleri pek beceremez. Ondan da rica edemem.
-Tabii ki teyze. Okula gireceğim ben görüşürüz.
+Görüşürüz canım.
Telefonu kapattım. Ve teyzemin dediğini yapmak için rehberlik odasına doğru yol aldım. Odaya girdiğimde isim kartlarından sorumlu olan çalışan kadın, “Günaydın Bora Bey, neye bakmıştınız?” dedi. Ben de isim kartlarını inceleyerek konuşmaya başladım. “İsim kartını almayan 4 kişi mi vardı? Daha fazla diye hatırlıyordum.” Dedim. “Hah. Geçenlerde durumu uygun olmayan bir kız kartını almaya geldi. Bu yüzden isim kartını almayan kişi sayısı 4 kişiye indi.” Kartların üzerindeki isimlere baktım. “Durumu iyi olmayan genç kızın adı neydi peki?” dedim. “Adı mı neydi?” Biraz düşündükten sonra konuşmasına devam etti. “Heh. Defne Badem. Onun dışındakiler hiç uğramadı efendim.” “Anladım.” Mikrofonu açtım ve isim kartlarını almayanların isimlerini söyleyerek, “…Bu kişiler en kısa zamanda isim kartını almazlarsa okul kuralları ihlalinden dolayı okuldan uzaklaştırılacaktır. Lütfen bu duyuruyu dikkate alın!” Sesim her yerde duyuluyordu ve duyurumu son kez bir daha tekrarladım.
-DORUK’TAN-
Sesli bir şekilde, “Konuşuyor yine evlatlık çocuğu!” diye söylendim. Yanımda da Defne duruyordu. Masum bir şekilde bana baktı, “Hıh?” dedi. Ona ciddi bir şekilde bakmaya başladım. “Sana bir şey demedim.” Diyerek Defne’nin yanından ayrıldım. Keşke ayrılmasaydım. Okula girdiğimde karşımda evlatlık çocuğu gülerek bana doğru geliyordu. “Günaydın Doruk.” Dedi. Selamını verir vermez hemen lafa daldım. “Seni bu kadar mutlu eden şey nedir Bora Bey?” dedim. Bora nefes alıp vererek bana baktı. Tam bir şey diyecekken arkadan Asya’nın sesi geldi. “Görkem’i gördünüz müüü?” yine cırtlak ses tonuyla ve çocuksu bakışlarıyla Asya karşımızdaydı. Cevap vermediğimizi gören Asya, bana yaklaşarak sessiz bir şekilde, “Peki, müstakbel sevgiliniz nerede Doruk Bey?” dedi. Bunu duyduktan sonra Asya’ya sert bir şekilde bakmıştım. “Müstakbel sevgilin derken Asya, ne demek istiyorsun?” dedi Bora. Şaşırmış bir şekilde de bana bakıyordu. Ben de Bora’ya baktım. “Sevgilim var Bora. Haberin yok muydu? Oysaki Ranacığın her şeyi sana yetiştirirdi. Nasıl oldu da bunu sana yetiştirmedi?” Diyerek oradan da ayrıldım.
Asya’nın Bora’nın yanında direk öyle demesi sinirime gitmişti aslında iyi de olmuştu. Çünkü Bora’ya karşı çok güzel planlarım vardı.
-BORA’DAN-
Anlamamış bir şekilde Asya’ya baktım. “Asya ne demek istiyorsun?” dedim. “Bilmiyor muydun?” diyerek şaşkın bir şekilde bana baktı. Sonra konuşmasına devam etti. “Oysaki Rana veya Doruk söylemiştir diye düşünmüştüm sonuçta Rana senin sevgilin Doruk da kuzenin.” Biraz durdum. Demek ki sonunda Doruk’un sevgilisi vardı. Benim için güzel bir şeydi. Rana’nın peşini bıraktığı anlamına geliyordu. Sevinmiştim ve tebessüm ettim. Asya bana üzgün bir şekilde bakıyordu. Tebessüm ederek, “Anladım Asya. Annemlere söylemem merak etme.” Dedim. Çünkü teyzem Doruk’un sevgilisi olsun istemiyordu. “Merhabalar..” diyerek yanımıza Görkem geldi. Görkem’i görür görmez Asya, hemen sırıtmaya başlamıştı. Birden güldüm. “Ben gidiyorum görüşürüz.” Diyerek oradan ayrıldım. Ne de olsa Asya Hanım Görkem Beyle yalnız kalmak isterdi. Değil mi?
-DORUK’TAN-
Gözlerim Defne’yi arıyordu. Defne’nin tuvalete girdiğini görünce kenarda onu beklemeye koyuldum. Defne tuvaletten çıkıp koridorda yürümeye başladı beni fark etmiyordu çünkü kıyafetini düzelttiği için önüne bakmıyordu. Ben de aniden onun önüne geçtim. Beni görmediği için bana hafif bir şekilde çarpıp korkmuştu. “Pardon!” dedi ve bana baktı. “Sen miydin? Bende başka birisi sanmıştım.” Dedi. “Ben olduğumu bilseydin özür dilemeyecektin yani?” dedim. Gözlerini benden bıkmış bir şekilde devirdi. Hemen lafa girdim. “Seninle konuşmamamız gereken bir konu var.” Dedim ciddi bir şekilde. “Stüdyoya gitmem lazım.” Dedi umursamaca. Ona baktım ve kolundan tutup çekmeye başladım. O da zorlanarak benimle geliyordu. Neyse ki ders başlamıştı bizi gören pek kişi yoktu. Onu arka bahçeye kadar sürükledim. “Ne yapıyorsun ya!” diyerek kolunu elimden çekti. “Yine ne saçmalayacaksın acaba?” dedi kaşlarını çatarak bana doğru bakıyordu. “Sevgilim ol.” Dedim. “Ne?!” dedi şaşkın bir şekilde. “Yine saçmalamaya başladı bu.” Diyerek gitmeye çalışınca bende gitmemesi için kolundan tuttum ve duvara ittim. Ve bir kolumu da yanına yerleştirmiştim. Ciddi bir şekilde konuşmaya başladım. “Eğer benimle bir yıl sevgili numarası yaparsan seni serbest bırakacağım ve benim için bir daha çalışmak zorunda kalmayacaksın. Ayrıca sana dokunmayacağım sadece sevgilimmiş gibi davranmaya devam et. Zaten başlangıcını ben yaptım. Bitişini de ben yapacağım.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Saklambacın Hedefi:AŞK ✔ (DÜZENLENİYOR)
Novela JuvenilKendini borç yüzünden bir erkeğe adamak zorunda kalan genç kızın hikayesi.. • 2014