22. Bölüm

401 152 6
                                    

Hikâyemi yorumlamayı unutmayın. Çünkü yorumlarınız benim için bir yol olacaktır.

Hikâyemi okuyan herkese teşekkürler... ^^

Medya gifi: Defne ve Asya.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

"Ne demek istiyorsun Defne?" dedi Bora ciddi bir şekilde kaşlarını çatarak. Bunu dedikten sonra da nefes alıp vererek kollarını bağladı.

Tebessüm etmiştim.

"Diyorum ki Bora, uzun zaman oldu..." "...Gerçek yüzünü görmeyeli."

Cümlemi bitirdikten sonra onun bir şey demesini beklemeden oradan ayrıldım.

Merdivenleri inmiş, tam kapıdan çıkıyordum ki biri aniden sert bir şekilde kolumdan tutup kendine doğru çevirdi. Bu Bora'ydı. Bana kaşlarını çatmış bir şekilde bakıyordu. Ben de şaşırmış bir şekilde ona bakmaya başladım. Kolumu elinden çekmeye çalıştım ama hala o tutmaya devam ediyordu. Ben de buna karşılık kaşlarımı çattım.

"Sen..." "...Ne zamandır beri biliyordun? Biliyordun ve söylemedin öyle mi?" Bu lafına karşılık kolumu hızlı bir şekilde çektim. Ona dikleşerek bakmaya başladım. "Ha uzun zamandır biliyordum, ha kısa zamandır biliyordum. Ne değişecekti ki? Zaten sen yıllar önceden kararını vermiştin. Şimdi ise değiştirmek mi istiyorsun?"

"Hayır. Öyle bir amacım yok. Sadece merak ettim. Sana o kadar hediyeler, mektuplar göndermişken neden beni tanımıyormuş gibi davrandın?" Bana ciddi bir şekilde bakıyordu.

"O gönderdiklerin sahibine ulaşmış mı diye takip ettin mi hiç? Ayrıca sana bir soru..." üzerine doğru yürümeye başlamıştım. "...Madem bu duruma hazır hissetmiyordun, neden beni okula kabul ettirdin? Ne de olsa sınav kâğıdımı sen okuduğunu söylemiştin partide. Bu da demek oluyor ki..."

"Defne!"

Arkadan bir erkek sesi gelmişti. Bana seslenene doğru baktığımda Doruk'un ellerini bağlı bana bakıyordu.

"Beni daha ne kadar bekleteceksin?" dedi çaresiz bir şekilde Doruk.

Bora'ya doğru döndüm ve "Ne yazık! Seninle boş vakit geçirmekten sevgilimi beklettiğimi unutmuşum."

Bana şaşkın bir şekilde bakmaya başlamıştı. Bense emin adımlarla oradan ayrıldım.

Doruk'un arabasındaydık. Nefes alıp verdim. "Neden böyle bir şey yaptın?" dedim Doruk'a bakarak. Anlamamış bir şekilde, "Nedeni mi var bunun? Biz sevgili rolü yapıyoruz. Ve sen bana yardım etmelisin, ben de sana yardım etmeliyim. Bu arada..." "...Bora'yı hala seviyor musun?" Bu soruya karşılık vermek yerine sadece camdan dışarıya bakmayı tercih ettim.

ParMir Üniversitesi

Öğle arasında Asya ile bahçede yürüyorduk. Asya meraklı bir şekilde, "Çikolata ister misin?" sorusunu yöneltmişti bana. "Teşekkür ederim. Alerjim olduğundan yiyemiyorum." Üzgün bir şekilde, "Ah... Öyle mi?" dedikten sonra yeni bir soru yöneltmişti bana. "Peki... " "...Bisküvi?" "Teşekkür ederim Asyacığım, istesem zaten ben alırım merak etme param var." Bunu dedikten sonra Asya bir an durup bana baktı. "Hayır. Gözüme bu aralar çok bitkin görünüyorsun. Sana bir şey olacağından korkuyorum." Gülmüştüm. Güldükten sonra da elimi Asya'nın omzuna koyup yürümeye başladım.

"Tasarlamalarınız bittiyse lütfen onları bana getirin." Dedi tasarımcı hocamız. Herkes yavaş bir şekilde elindeki kâğıdı öğretmene uzatır.

"Bugünlük bu kadar gençler, iki hafta sonra sınavınız var. İyi hazırlanın ve sakına hastalanayım demeyin. Görüşürüz..."

-Görüşürüz.

Sınıfta sadece Asya ile ben kalmıştık. Asya dayanamayıp konuşmaya başladı.

"Neyin var Defne? Kaç gündür bitkin ve yorgun görünüyorsun."

Asya'ya bakıp, tebessüm ettim.

"Bir sorunun varsa benimle dertleşebilirsin veya yardıma ihtiyacın varsa bana danışabilirsin. Seni üzgün görmek istemiyorum bu sefer ben de üzülüyorum." Deyip koluma girerek kafasını omzuma koydu.

"Ne olduğunu bana anlatacak mısın?" Asya, meraklı bir şekilde bana bakıyordu.

Nefes alıp vererek konuşmaya başlamıştım.

"Asya..."

"Hı?"

"...Sana bir şey soracağım." Dedim çaresiz bir şekilde.

"Dinliyorum." Dedi Asya. Kendini odaklayarak.

"Diyelim küçükken birini çok sevmeye başladın ama o senin hem ağabeyin hem sevgilin oldu. Bir durum yüzünden seni terk etmek zorunda kaldı. Ve yıllardır ondan haber alamadın. Tesadüfen aynı yerde okumaya başladınız. O seni tanımıyormuş gibi yapıyordu. Sende bir zamanlar sonra biri tarafından ondan gelen mektuplar ve hediyeler olduğunu öğreniyorsun ama o seni o zamandan beri biliyor diye düşünüyor. Sen de öğrenince bu sinirle ona bildiğini söylüyorsun. Nefret ediyorsun terk ettiği için ve tanımamazlıktan geldiği için. Ayrıca biriyle yıllardır çıktığı için. Ama çokta seviyorsun. Unutamadığın için. Sen olsan ne yaparsın? Hala sevdiğini söyler miydin? Yoksa ondan intikam almak için savaşır mıydın?" Cümlemi bitirdikten sonra yanağımda bir ıslaklık hissetmeye başlamıştım. Bu ıslaklık, gözlerimden geliyordu...

Saklambacın Hedefi:AŞK ✔ (DÜZENLENİYOR)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin