[17] Yeni Başlangıçlar'a...

2.6K 157 165
                                    

Helloo ben geldim. Bölüm yazayım bakalım dedim ve burdayım. Uzak kalamıyorum buradan kdnsksn. Aşağıya bir şarkı bırakıyorum çok severim. Tam bizimkileri anlatıyor. Bölümde bir ceza sahnesi var yeri geldiği zaman işaret koyacağım. Biraz etkili olabilir. Istemeyenler orayı atlayabilir. Keyifli okumalar❤❤

Bir gün bir kral ama halkı tarafından çok sevilen bir kral, huzuru en güzel resmedecek sanatçıya büyük bir ödül vereceğini ilan eder. Yarışmaya çok sayıda sanatçı katılır. Günlerce çalışırlar, birbirinden güzel resimler yaparlar, eserleri saraya teslim ederler. Tablolara bakan kral sadece ikisinden hoşlanır. Ama birinciyi seçmesi için karar vermesi gereklidir. Resimlerden birisinde bir göl vardır. Göl, tıpkı bir ayna gibi etrafında yükselen dağların görüntüsünü yansıtmaktadır. Üst tarafta pamuk beyazı bulutlar gökyüzünü süslemektedir. Resim, bakanlara mükemmel bir huzur hissi verecek kadar güzeldir. Diğer resimde de dağlar vardır. Ama engebeli ve çıplak dağlar. Dağların üstündeki öfkeli gökyüzünden boşanan yağmurlar ve çakan şimşek ise resmi daha da sıkıntılı bir hale sokmaktadır. Dağın eteklerindeki şelale insana gürültüyü, yorgunluğu hatırlatacak kadar hırçın resmedilmiştir. Kısaca resim, pek de öyle huzur verecek türden değildir. Fakat kral resme bakınca, şelalenin ardında kayalıklardaki, çatlaktan çıkan mini minnacık bir çalılık görür. Çalılığın üstünde ise bir anne kuşun örttüğü bir kuş yuvası göze çarpmaktadır. Sertçe akan suyun orta yerinde anne kuşun kurduğu yuva izleyenlere harika bir huzur ve sakinlik örneği sunmaktadır. Ödülü kim kazandı dersiniz? Tabi ki ikinci resim... Kral bunun nedenini şöyle açıkladı:

"Huzur hiçbir gürültünün, sıkıntının ya da zorluğun bulunmadığı yer demek değildir. Huzur, bütün bunların içinde bile yüreğimizin sükûnet bulabilmesidir."

"Ne kadar güzel bir hikayeymiş bu."

"Ben de çok severim bu hikâyeyi. Hadi bakalım Emir işe dönmemiz lazım."

"Tamam Kaan geliyorum." Kaan içeriye girdiğimde bir süre daha baktım gökyüzüne. Pembe ve turuncu tonları hakimdi. Güneş en güzel haliyle batıyordu. Bugün tam 4 ay olmuştu. 4 aydır buradaydım. Yeni hayatımı burada, çalışarak kendi ayaklarımın üstünde durarak geçirmeye çalışıyordum. Ve yepyeni bir ben olarak. Yepyeni bir kişilik. Her şeyimle değişmiştim. Yeni bir kişilik, isim, görünüm... Her şeyim geçmişti peki ya acılar? Sıkıntılar? Üzüntüler? Hepsi yüreğimde bir kilitli sandığın içindeydi. Ne kadar uğraşsam da çalışsam da içimdeki çocuk yok oluyordu her geçen gün. Daha fazla oyalanmadan içeriye girdim. Burası çok güzel şirin bir kafeydi. Kaan ile de burada tanışmıştım. Burası İzmir'in şirin bir köyüydü. Anneannemlerin yanına gelmiştim. Her yaz gelirdik zaten. Burada olduğumu kimse bilemezdi. O da dahil.

"Emir geç oluyor sen git istersen. Sultan teyzem seni merak eder."

"Ama sen tek başına nasıl yapacaksın işleri?"

"Pek bir şey kalmadı zaten. Hadi hadi oyalanmadan git."

"Tamam o zaman kolay gelsin sana. Yarın görüşürüz. Iyi geceler."

"Görüşürüz, iyi geceler." Arka odaya geçip üzerimi değiştirdim. Kafeden ayrıldığım da hava serinlemişti. Boş sokakta yine gökyüzünü izleyerek yürüdüm. 'Ben bunu hak edecek ne yapmıştım?' Diye düşünmeden edemiyordum. Her gece kendimi alamadan düşünüyordum. Ne beklemiştim ki zaten? O bana inanmak istediğim yüzünü göstermişti. O bir katildi, canavar. Bir daha asla görmek istemediğim canavar. Umarım yaşattığını yaşamaz. Ben onun kadar kötü biri değilim. Kimse böyle bir şey yaşamamalı çünkü. Yorgun adımlarla yürürken telefonuma düşen bildirim sesiyle duraksadım. Her gece tanımadığım biri tarafından şarkılar dinliyordum. Yine atmıştı bana.

Yan Benimle [bxb]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin