Ben geldiiimm. Nasılsınız bakalım fıstıklarım? Yavaş yavaş gerçekler ortaya çıkacak ve entrikalar baş gösterecek gibi🤭🤭
Bir de sizden küçük bir ricam var. Lütfen bölüm bittikten sonra altta duran yıldıza tıklar mısınız? İnanın bu beni çok motive ediyor. Hadi bölüme geçelim. Keyifli okumalar❤
Emin ve Kaan buluşmak için haberleşmiştiler. Artık sevgili olmuşlardı. Her gün bir şeyler yapıyor, birlikte zaman geçiriyorlardı. Kaan Mete'yi unutmuştu çoktan. Aklına bile gelmiyordu. Barlas ile de görüşmüyordu uzun zamandır. Barlas birkaç kez adamlarına sordutsa da kimse bulamamıştı onu. Bugüne kadar. Mahmut gerekli olan birkaç malzemeyi almak için girdiği alışveriş merkezinde çok uzakta, birbirlerinin elini tutan iki genci görmesiyle duraksamıştı. Bu Barlas'ın yanında gördüğü Kaandı. Ama karşısında ki çocuğu tanımıyordu. Gizli bir şekilde yan masaya oturup onları dinlemeye başlamıştı.
"Aşkım hadi yaa. Birkaç gün sadece." Emin çok güzel bir tatil yeri bulmuştu ve Kaan'ı götürmek için ikna etmeye çalışıyordu.
"Bebeğim olmaz. Hem çok uzak hem de burada ki işleri bırakıp gidemem. Biliyorsun." Kaan'ın olumsuz cevabıyla Emin'in yüzü düşerken Mahmut çatık kaşları, sinirli ve şaşkın bir şekilde onları izliyordu. Gerçek miydi bu yaşananlar diye sorguluyordu. Mete ve Kaan'ın sevgili olduğunu biliyordu. Ama Kaan burada bir başkasıyla sevgilicilik oynuyordu. Habersiz bir şekilde elinde yaptığı yumruğu daha sıkı sıktı. Kaan'ı öldüresiye dövmek istiyordu ama nedenini bilmiyordu. Aslında biliyordu ama kabul etmek istemiyordu. Bir hışımla masadan kalktı ve çıkışa yöneldi. Biraz daha kalsaydı hiç iyi şeyler olmayacaktı. Çıkar çıkmaz Barlas'ı aradı ve durumu anlatmaya başladı.
"Abi buldum o şerefsizi."
"Esat'ı mı diyorsun?"
"Hayır abi ama onu da arıyoruz. Kaan'ı buldum." Barlas'tan ses çıkmayınca Mahmut devam etti konuşmaya. "Abi bulmasına buldum ama hiç hoş bir şekilde değil. Bunun yanında bir çocuk var, aşkım diyor çocuk Kaan'a." Barlas duyduklarıyla küçük bir şok geçiriyordu. Mete'yi hiç mi düşünmüyordu yani? Onun Deniz'i düşünmeden tek bir saniyesi bile geçmiyordu. Kısa bir sessizlikten sonra boğazını temizledi Barlas ve cevap verdi.
"Mahmut Kaan'ı izliyorsun ve yalnız yakaladığın an bizim boş depolara götürüyorsun. Ben gelene kadar hiçbir şey yapmıyorsun." Son söylediği Mahmut için biraz zor olsa da onaylamıştı ve pür dikkat ikiliyi izlemeye başlamıştı. İkisi bu kadar çok samimi gözükürken Mahmut'un sinir kat sayısı daha fazla artıyordu. Nihayet çocuk gitmiş Kaan'da kafeden çıkıyordu ki yanına gelen adamla duraksadı. Tabii ki bu adamı Mahmut yollamıştı. Plan oldukça basitti. Adam Kaan'ın bildiği bir adresi soracaktı ve Kaan adama tarif edecekti. Daha sonra adam buraların yabancısı olduğunu söyleyerek Kaan'dan götürmesi için rica edecekti. Bu şekilde adam onu gizli bir yere çekecek ve orada paket edecekti. Adam hiç vakit kaybetmeden planı devreye soktu.
"Merhaba kusura bakmayın. Ben ... adresine gideceğim ama nasıl gideceğimi bilmiyorum yabancıyım buralara. Beni götürebilir misiniz rica etsem?" Kaan bir kaç dakika düşündükten sonra kafasını salladı.
"Olur tabi ki. Zaten gideceğiniz yer benim gideceğim yere yakın. Sizi bırakır öyle giderim." İkisi gitmek için yola koyuldukları sırada girdikleri ara sokakta kafasına yediği darbeyle yere yığılıp kalmıştı Kaan. Mahmut ve adamlar -Mahmut Barlastan sonra sözü geçen tek insan olduğu için diğerleri de Mahmut'a karşı emirleri yerine getiriyorlar- gelip onu arabaya bindirip Barlas'ın istediği yere götürmek üzere yola koyulmuşlardı.
Uzun zamandır gelmediği cilt bakımından çıktığı sırada telefonuna gelen mesajla direk arkadaşının yanına gelmişti Ahsen. Kesinlikle ama kesinlikle gözleri dolu bir şekilde ona bakan arkadaşını beklemiyordu. Hemen gidip sıkıca sarıldı arkadaşına.
"Neler oluyor? Acil gel yazmışsın?"
"Kaanla tartıştık biraz." Emin'in söylediği cümleyle Ahsen birazcık sinirlenmişti doğrusu. 'Acil gel' dediği olay bu muydu yani? Ama ona çaktırmadan yüzünü toparladı.
"Neden canım? Aranız gayet iyiydi."
"Bir şeyler yapmak istiyorum ama sürekli erteliyor ya da işim var diyor. Sanırım benden soğuyor." Küçük bir damla yaş Emin'in gözlerinden akıp giderken Ahsen oturduğu yerden kalktı ve arkadaşına sarıldı.
"Öyle düşünme canım. Onun da işleri yoğun biliyorsun. O da birlikte vakit geçirmek istiyordur ama çalıştığı için zamanı olmuyordur." Ahsen'in mantıklı açıklamasıyla kafasını sallayıp yaşlarını silmişti Emin. İkisi birlikte oturup güzelce sohbet etmeye başladılar.
Depoda ölümcül sessizlik çökerken Mahmut'un gözlerinin odağı sadece sandalyede bağlı duran Kaandaydı. Baygın bir şekilde duruyordu. Şu an içindeki öfkeyi, karşısında duran çocuğun suratını dağıtarak gidermek istediği tek şeydi ama Barlas hâlâ gelmemişti ve o bir şey yapmayacağına söz vermişti. Yavaştan uyanmaya başlayan Kaan'ın gözleri tedirgin bir şekilde etrafta gezmişti. Etrafa kısa bir bakış attıktan sonra önünde sabit kalmıştı. Gözleri şaşkınlıktan büyümüştü. Aynı zamanda da korkmuştu çünkü karşısındaki Mahmut ölümcül gülümsemesiyle kendisine bakıyordu. Tedirgence dudaklarını araladı Kaan ama tam konuşacağı sırada deponun kapısı hızlı ve çok sert bir şekilde açıldı. Bütün bakışlar aynı anda kapıya dönerken Barlas ağır adımlarla herkesin bulunduğu yere geldi. Gelmesiyle Kaan'ın suratına yumruğu geçirmesi bir oldu. Hemen arkasından bir yumruk daha attı. Art arda vurduğu yumruklar yüzünden sandalye ile birlikte yere düşen Kaan'ı umursamadan vurmaya devam ediyordu. Gözleri kayık bir şekilde sadece izliyordu Kaan. Bir süre sonra durdu Barlas ve adamlarına işaret vererek Kaan'ı yerden kaldırdılar. Sağ gözü morarmış, kaşı ve dudağı patlamış ve burnundan kan geliyordu. Kısaca zar zor nefes alıyordu.
"Şerefsiz. Nasıl yapıyorsun lan bunu?"
"S-sevi-seviyorum" Karnına gelen yumrukla yeniden yerle buluştu. Şimdi sıra Mahmuttaydı. Kaan'ı ilk gördüğü andan beri sevmemişti zaten. Bugün de konuştuklarını duyunca; o andan beri kendini zor tutuyordu. Ama şimdi elinin altındaydı. Ne kadar zaman geçti bilmiyordu ama artık yorulmuştu. Kaan çoktan bayılmıştı. Barlas hiçbir şey yapmamış sadece izlemişti. Mahmut'un yanına giderek kolundan tutmuş ve sıkıca sarılmıştı. Öylece kalmıştı Mahmut. Ne yapacağını, ne diyeceğini bilmeden durmuştu.
"Biliyorum çok zor Mahmut ama dayanmak zorundayız aslanım. Bulacağız onları. Çok yakında." Mahmut'ta ona sıkıca sarılarak karşılık vermişti. Barlas'ın adamları Kaan'ı kafenin önüne atarak uzaklaşmışlardı. Barlas ve Mahmut'ta eve dönmek için yola koyulmuşlardı.
Tabi onları bekleyen sürprizden habersizlerdi.
Yine elinde çiçeklerle mezarlığa gelen Ahsen içeriye girmeden telefonu çalmaya başlamıştı. Arayan kişi oydu.
"Efendim patron?"
"Zamanın daralıyor Ahsen. Elini çabuk tutsan iyi olur." Suratına kapanan telefonla kızgın bir nefes verdi Ahsen. Acele etmesi gerektiğinin o da farkındaydı ama daha Barlas'ın yanına bile yaklaşamamıştı. Tekrar adımlarını hızlandırınca iki mezarın başına geldi ama mezarlara bakınca korkuyla elindeki çiçekleri yere düşürdü.
Böyle bir şeyi kesinlikle beklemiyordu...
Olaylar olaylar...
Şimdiii, size bir şey söylemem gerek. Biliyorsunuz ki 1 seneden fazla uzaktan eğitim ile okuyoruz. Ve bu yıl üniversiteler açılacak. Bende gidip bakacağım nasıl diye. Daha hiç gitmedim şkdksksslkd. Evdi, eşyaydı, kıyafet falan filan bayağı yoğun bir dönem beni bekliyor. Ve bölüm yazma sıklığım düşebilir. Keşke uzaktan olsa da yine bir arada olsak. Neyse çok tutmak istemiyorum sizi de, kendinize iyi bakın.
Love you all❤❤
15.08.2021
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yan Benimle [bxb]
Ficção AdolescenteSakin bir hayat yaşayan Deniz'in hayatı bir gün gördüğü manzara karşısında tamamen değişecektir. Olaylar peşin sıra Deniz'in yakasını bırakmayacak ve onu bir seçim yapmaya zorlayacaktır. Bu seçim ona hem hayatın'ın aşkını getirecek hem de üzüntüleri...