Medya; Deniz bebeğim. (Ay çok özlemişim bebeğimin resmini koymayı ve ismini yazmayı. O benim evladım 😢🤧)
Herkesee kocaman bir hellooo. Deli gibi özledim 😢
Vizelerim çok güzel geçtiği için size de bir güzellik yapmak istedim.
Geçen ileriki bölümden bir spoiler sahnesi yayınladım ve birkaç şöyle yorum ve mesaj aldım: biraz unuttum, neden bu kadar uzun zaman oldu gibisinden. Ama biliyorsunuz ki yeni yeni adapte olmaya başladım ve en kısa sürede toparlanacağım. Bu arada hatırlamak istiyorsanız hızlı hızlı önceki bölümlere göz gezdirebilirsiniz. Neyse neyse hadi bölümee. Keyifli okumalar❤
Keyifli bir şekilde eve dönen Ahsen mutluydu. Planları tıkır tıkır işliyordu. Hemen patronu arayarak son durumları bildirmek istiyordu.
"Patron her şey yolunda demek için aradım seni. Mezarlar boştu sanırım bu işte Barlas'ın parmağı var ama ben hallettim merak etme. Barlas kıvama gelmeye başladı. Her şey istediğimiz gibi." Tabi ki Deniz ve Mete'nin yaşadığını Necip Beyden başka bilen yoktu. Ahsen'in planı ile ilgili Necip Bey'in hiç umudu olmasada Ahsene renk vermemesi gerekiyordu.
"Sana son sözümü söyledim Ahsen. Zamanın çok az kaldı. Güzel değerlendirsen iyi olur." Suratına kapanan telefon ile sinirle soludu Ahsen.
"Seninde zamanın gelecek merak etme." Biraz daha ona boyun eğmek zorundaydı. Barlas'a kavuştuğu an her şeyi bitirecekti.
Barlas ve Mahmut olaylara anlam veremiyordu. Ahsen'in bu işte bir parmağı olduğunu biliyorlardı ama şimdi işler değişmişti.
"Abi şimdi Ahsen masum mu?"
"Hayır Mahmut. Bir şeyler karıştırıyor eminim. İyi tanıyorum onu. Adamlara söyle peşini bırakmasınlar her adımından haberim olacak."
"Nasıl istersen abi." Emri alan Mahmut odadan çıkıp alt kata indi. O sırada Barlas'ın küçük bir misafiri vardı.
"Dayı?" Kapıdan kafasını uzatan küçük kızla gülümsedi Barlas.
"Gel prensesim." Küçük kız kapıyı açıp zıplaya zıplaya dayısının yanına geldi.
"Dayıcım seni çok ösledim bugün. Kimse bana masal okumuyoy." Barlas genişçe gülümseyip küçük kızı kendi yatağına yatırdı ve masal kitabını alıp küçük kızın seçtiği masalı okumaya başladı. Küçük kız da hemen gözlerini kapadı. Ceren kapıda dolu gözlerle onları seyrediyordu. Aklına yakın zamanda kaybettiği kocası geldi. Kızı babasına da böyle yapardı. En sevdiği şey birinin ona masal okumasıydı. Kızına söyleyememişti öldüğünü. İş için çok uzaklara toplantıya gittiğini söylemişti. Daha fazla onları rahatsız etmeden yanlarından ayrıldı. Barlas masalı okumayı bitirince gördüğü manzarayla tebessümle Dereni izledi. Her şeyiyle Denize benziyordu. O da yanına yatıp gözlerini kapadı.
Emin ve Kaan yine kafede buluşmuşlardı. Emin biraz huysuzdu çünkü Kaan artık sıkılmış gibiydi.
"Kaan beni artık sevmiyor musun?" Emin'in bir anda böyle bir şey sormasıyla şaşkınlıkla ona döndü.
"Güzelim tabii ki çok seviyorum seni ama bu aralar işlerim çok yoğun sadece." Dedi ve Emin'in elini sıkıca tuttu. Emin de biliyordu ama sadece hissetmek ve görmek istiyordu. O da sevgilisinin elini sıkıca tutarak destek verdi ve bir şeyler yemek için garsonu çağırdılar.
Ahsen Necip Beyle konuşmak için onun evine gitmeye karar vermişti. Onun da ipini çekmek istiyordu kafasına koymuştu. Hemen yola koyularak vakit kaybetmeden büyük eve geldi. Onu tanıyan korumalar kapıyı açarak içeri girmesini beklediler. Kendisinin izlendiğinden haberi olmayan Ahsen mutlu bir şekilde içeriye girdi. Mahmut'un ayarladığı adam hemen gerekli bilgileri Mahmutla paylaştı. Mahmut bir kez daha Barlas'ın gözünden hiçbir şeyin kaçamayacağını anladı.
"Umarım ciddi bir şey vardır Ahsen. Biliyorsun ki önemsiz konuları konuşmayı hiç sevmem." Zoraki gülümseyip kafasını salladı Ahsen.
"Bilmez miyim patron. Ufak bir isteğim var senden onu halletmeni isteyeceğim."
"Neymiş o isteğin?"
"Deniz ve Mete'nin cesetlerinin nerede olduğunu söyleyeceksin bana. Barlas hala yaşadığını sanıyor ve bu bana engel oluyor. Hala ümidi var. Onu paramparça görmek istiyorum önce. Beni nasıl parçaladıysa öyle parçalayacağım onu. Daha sonra yanında olarak tek tek saracağım bütün yaralarını." Necip Bey Ahsen'in dediklerini düşündü bir süre. Barlas'ın acı çekmesini her şeyden çok istiyordu. Ama tabii ki de yerlerini söylemeyecekti.
"Şimdi zamanı değil Ahsen. Yeri geldiği zaman tam derinden yıkacağız onu." İstemeye istemeye kabul etti Ahsen. Biraz daha konuşup oradan ayrıldı. Tekrar geleceğinden ve göreceği manzarayı bilmeden...
Mahmut gergince Barlas'ın odasına girmişti. Kağıtlardan başını kaldıran Barlas ciddi bir şey olduğunu anladı.
"Ne oldu Mahmut?" Mahmut derin bir soluk alıp ağzını araladı.
"Haklıymışsın abi. Ahsen birisiyle iş birliği yapıyor." Barlas'ın dudakları yana doğru kıvrıldı. Devam etmesi için kafasını salladı Mahmut'a. "Abi hemen sinirlenme ama Ahsen Necip Beyle çalışıyor." Sinirle bir hışım masadan kalktı Barlas. Kafasının içinde binlerce soru dönüyordu. Bunların en başında olanı ise 'Bütün bunları o mu yaptı?' geliyordu.
"Mahmut çok çetin geçecek bir savaş başlıyor. Herkese bunların hesabını tek tek soracağım. Herkese bu dünyada cehennemi yaşatacağım."
Telefonunu bulamayınca Necip Bey'in evinde düşürdüğünü anlayan Ahsen tekrardan geri dönmüştü. Telefonunu alıp çıkacağı sırada Necip Bey'in gizlice bir yere gittiğini görmüştü. Hemen arkasından gizlice onu takip etmeye başladı. Bir kapının önüne geldiğinde düğmelere bastı ve kapı açıldı. Ahsen numaraları telefonuna kaydedip hemen ardından o da girdi kapıdan. Cihaz seslerinin yüksek olduğu odada ne olduğunu anlayamamıştı Ahsen. Gizlice Necip Beyi izliyordu. Bir şeyler yaparak memnun bir şekilde odadan çıkan Necip Bey'in ardından sakladığı yerden çıktı Ahsen ve Necip Bey'in yaptığı gibi önündeki kırmızı düğmeye bastı. Bir anda açılan camlar sayesinde içeriyi gören Ahsen hayatının en büyük şokuyla karşı karşıya gelmişti. Ne yapacağından emin değildi. Barlas'a söylemeli miydi? Bildiği bir tek şey vardı. Necip Bey şimdi avucuna düşmüştü...
"Neyin var küçük kız? Neden üzgünsün bu kadar?" Küçük kız ürkek bakışlarını karşısındaki gence çevirdi.
"Herkesin birlikte uçurtma uçuracağı birisi var. Ben yapayalnızım." Dedi ve ağlamaya başladı. Genç çocuk dizlerinin üzerinde eğildi ve karşısındaki ufak çocuğun saçlarını usul usul okşadı.
"Benimle uçurmak ister misin peki? Ben uçurtma uçurmaya bayılırım." Sevecen bir dille konuşmasıyla küçük çocuk gözlerinden akan yaşları silerek kocaman gülümsedi. Birlikte saatlerce uçurtma uçurdular. İkiside çok eğlenmişti.
"Ne zaman geri geleceksin ki sen?" Küçük kızın sorusuyla afallamıştı.
"Nereye döneceğim? Neredeyim ki ben?"
"Çok uzaklardasın. Dön artık. Biz seni çok özlüyoruz." Küçük kız ondan uzaklaşarak uçurtmanın peşinden yürümeye başladı. Bir anda bulundukları ortam değişti ve küçük kız uçuruma doğru yürümeye başladı.
"Dur! Nereye gidiyorsun? Düşeceksin yapma!" Genç çocuk bağırsa da durmadı ve yürümeye devam etti. Kıpırdayamıyordu. Öylece izliyordu. Uçurumun kenarında birisi vardı ve küçük kızın elinden tutuyordu. İkisi de birbirine benziyordu. Genç çocuk onlara doğru koşmak istiyordu ama yapamıyordu.
"Biz seni bekliyoruz. Bizi nerede bulacağını biliyorsun..."
Neler oldu yaaa?
Peki o sahnede içimin burkulması😢😢
Sizce o kim?
Bir sonraki bölümde görüşürüz love u all ❤❤
04.12.2021

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yan Benimle [bxb]
Teen FictionSakin bir hayat yaşayan Deniz'in hayatı bir gün gördüğü manzara karşısında tamamen değişecektir. Olaylar peşin sıra Deniz'in yakasını bırakmayacak ve onu bir seçim yapmaya zorlayacaktır. Bu seçim ona hem hayatın'ın aşkını getirecek hem de üzüntüleri...