26. Bölüm

123 19 23
                                    

Yorgundum. Fiziki bir yorgunluk değildi bu. Uzun zamandır fiziki yorgunluklarım bana sinek ısırığı gibi geliyordu. Eskisi gibi olmadığımı biliyordum, ruhum yorgundu. Önümüzde kol kola yürüyen, az önce sinemadan çıkmış çift gibi pervasız değildim ya da az önce babasıyla oyuncak dükkanına giren küçük oğlan çocuğu gibi mutlu değildim. Halbuki bundan birkaç ay önce ben de katıksız bir neşeyle doluydum. Hatta çocukluğun saf coşkusunu taşıdığım bile söylenirdi.

Kaldırımda yürümeye devam ederken adımlarıma çevirdim bakışlarımı. Ethan ile birlikte kasabadaki butik otele doğru gidiyorduk. Fakat her adımımı ilk kez bu kadar hissederek atıyordum. Çünkü attığım her adım, aldığım her nefes ondan sonraydı. O, hareketsiz durmaktan nefret eden bir insanken şimdi bir tabut içinde sonsuzluk uykusuna yatmıştı. Bense sanki her adımda ondan uzaklaşıyordum. Acı, aradan ne kadar zaman geçerse geçsin aynı şiddetindeydi. Ondan sonra aldığım her nefes ciğerlerime buzdan hançerler gibi batıyordu.

Ölüm bir insana dokunduğunda, çevresindeki herkes o dokunuştan nasibini alıyordu. Azrail herkese selam veriyordu ama içlerinden sadece birinin koluna giriyordu.

Dolan gözlerimin akmasını engellemek ve ağlayarak Ethan'ı telaşa sokmamak için Ethan'ı konuşması için teşvik ettim.

"Bana şu kızdan bahset bakalım."

Bu hem bana hem de ona iyi gelmişti. İkimiz de sessizliğe farklı sebeplerden tahammül edemiyor, sürekli konuşmak için çeşitli konular öne atıyorduk.

Siyah kot ceketinin ceplerine ellerini yerleştirip bakışlarını önümüzdeki yola çevirdi. Dudaklarını ıslatıp anlatmaya başladı.

"Bir buçuk hafta oldu sanırım. Evan'ın çalıştığı hırdavat dükkanına gelmiş. Birkaç bir şey almış, kiralık dairesi, odası falan olan birileri var mı diye sormuş. Evan da birkaç kişiyle görüştürmek için numarasını almış."

Ethan, hayatı boyunca Evan ile kıyaslandığı için kendisini çoğu konuda yetersiz görüyor ama bunu maskelemeyi başarıyordu. Evan da ailenin sevilen, destek gören çocuğu olduğu için her şeyi elde edebileceğini sanıyordu. Kendisinde olmayan ama başkalarında olan şeyleri kazanmak için hırs yapıyordu. Bu bir insan olsa bile.

Henüz ismini öğrenemediğim genç kadının ilk anda Evan ile görüşmüş olması Ethan'ı ondan iten ilk şey olmalıydı. Daha Ethan bunu dile getiremeden anlamıştım.

Ethan can sıkıntısıyla yerdeki bir taşı tekmeledi.

"Evan onu bizim eve davet etmiş. İlk orada karşılaştık. Sonra-" duraksadı ve derin bir nefes çekip devam etti, "ilgisini ne çekti bilmiyorum ama peşime düştü. Halbuki ilgisini çekecek hiçbir şey yapmadım. Okula yetişmem gerektiği için sadece selam verip evden çıktım."

Benden bir cevap beklemeden devam etti. Anlaşılan bu olanlar yüzünden çok fazla düşünceyi içine atmıştı ve konusu açıldığı için bir anda anlatıp konuyu kapatmaya çalışıyordu.

"Bunu ondan Evan'ın istediğini düşünüyorum. Grace'i biliyordu. Başka bir kadının ilgisinin benim reddedilme sürecimi hızlandıracağını düşündü herhalde. Psikoloji okuyor sonuçta. Her şeyi en iyi o bilir."

Son cümleleri ironi içeriyordu. Ona katılmadan da duramamıştım çünkü zihnim istemsiz bir şekilde Luke ve Evan'ı kıyaslamıştı. Bugün anlatmış olduğum şeyleri Evan'a anlattığımı hayal dahi edemiyordum. O, bana acıyarak bakan ve sadece kitaptan okuduğu şeyleri üzerimde uygulamaya çalışıp gelecek seansı garanti altına almaya çalışan, danışanlarını yürüyen para makinesi olarak gören terapistlere benzeyecekti. Luke ise danışanlarına gerçekten ilerleme kaydettirecek, onlara yardımcı olacak terapistlerden olacaktı.

If Today Was Your Last DayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin