Sabah uyandığımda Luke odasında değildi. Güneş ışınları da kendime gelmemi sağlamıştı. Gece yapmış olduğum tüm saçmalıklar sabah utançla yüzümü yastığa gömme isteğimi körüklemişti.
Luke odaya gelene kadar lacivert pikeye sarılıp görünmez olmaya çalıştım. Günümüz teknolojisinde hala görünmez olmanın bulunmamış olması resmen bir saçmalıktı.
Ayrıca tam bir Luke denizine boğulmuştum. Bana sarılsa bile onun kokusunu bu kadar net alamazdım. Halimden memnun olmadığımı söyleyemezdim ama bana gece yaşananları hatırlattığı için tekrar utanmama sebep oluyordu.
"Günaydın."
Luke odaya gelip masasının önünde duran döner sandalyeye oturdu. Üzerini değiştirmiş, tıraş olmuş ve banyo yapmıştı. Geniz açıcı nane kokusunu alabiliyordum.
"Günaydın."
Doğrulup bacaklarımı bağdaş kurarak yatağın üzerine oturdum. Luke beni dikkatle süzdü. Üzerimde askılı bir pijama üstü ile kısa şort olduğunu hatırlamama sebep olan bakışlardı bunlar.
"Aşağıda bizi kahvaltıya bekliyorlar."
Gözlerim şaşkınlıkla aralandı. Yarı çekik bir göz yapım olduğunu düşününce gerçekten çok şaşırdığım bariz bir şekilde ortaya çıkmıştı.
"Sabah erkenden yola çıkacağımızı söylememiş miydin?"
Luke elini ensesine atıp sıktı. Sarışın olduğu için kızarmış olduğunu gizlemede başarısızdı.
"Söylemiştim ama uyandırmak istemedim. Çok geç uyumuştun."
İkinci bir artçı şokla, "Saat kaç?" diye sordum.
On bir yanıtını alınca rahatça nefesimi bıraktım. Neyse ki çok fazla uyumamıştım. Luke dirseklerini dizlerine dayayıp avuç içleriyle çenesini destekledi.
Alt dudağımı ısırıp üzerimdekilere baktım. "Bu halde ailenin yanına inemem."
Onu da kendimi de olmaması gereken zor bir durumun içine sokmuşa benziyordum. Luke rahat olduğu için benim de rahat olmam gerekirdi ama stresten bayılmak üzereydim.
"Sana benim kıyafetlerimden ayarladım. Zaten hala kanyona gitmek istiyorsan alışveriş yapmamız gerekecek. Tabii çıplak yüzmeyi seviyorsan alışverişi atlarız."
Kızarma sırası bana geçmişti. Buraya gelirken yanımda hiç mayo getirmemiştim. Bavulumu bile açmamıştım. Sadece gerekli olduğunda açıp eşyalarımı alıp yeniden kapatıyordum.
Sahil kasabasına gelip yüzmeyi, olmayan planıma bile dahil etmemiş olmak da benim ne kadar farklı davrandığımı gösteriyordu. Calum ve ben yüzmeyi çok severiz.
Hepsi senin yüzünden Calum Hood!
"Gitmek istiyorum ve teşekkür ederim." diye fısıldadım.
Luke elleriyle bacaklarından destek alıp ayağa kalktı.
"Aşağıda olacağım. Banyo, odadan çıktığında sağdan ikinci kapı. Oraya da duş almak da istersen diye havlu bıraktım. El yüz havlusuyla birlikte."
Alt dudağımı ısırdım. Ellerime bakıp baş parmaklarımı birbirinin arasında döndürürken ona cevap verdim.
"Teşekkür ederim. Hemen geleceğim."
Göz ucuyla başını salladığını gördüm. Odadan çıkıp beni yalnızlığımla baş başa bıraktı.
Şimdi ne yapacaktım? Onun ailesi hakkında en ufak bir fikrim yoktu. Daha dün gece bir abisi olduğunu öğrenmiştim. Sabah ise ailesiyle birlikte kahvaltı yapacağımın haberini almıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
If Today Was Your Last Day
Fanfiction"Eğer içinde bulunduğun gün senin son günün olsaydı ne yapmak isterdin?" Tori Rodriguez, en yakın arkadaşı Calum Hood'un ölümünden sonra ikisinin hayalindeki kasabaya benzeyen Piermont'da bir öğrenci evine yerleşir. Yedi kişinin yaşandığı bu evde ha...