16. Bölüm

396 40 54
                                    

Michael'ın gelişiyle birlikte sahilde daha fazla zaman geçirmeye başlamıştık. Normalde yerinde duramayan Michael'ın bu hareketli yapısı Ethan'a geçmişti. Michael da ona ayak uyduruyordu.

Sabahın ilk ışıklarıyla uyanıp acele bir şekilde kahvaltı yapıp, sanki bugün yaşayacağımız son günmüş gibi koşarak sahile inmiştik.

Ben şemsiyenin altına serdiğimiz kırmızı kareli örtünün üzerine uzanıp Calum'ın şarkı sözü defterini incelerken Ethan, Michael'a sörf yapmanın inceliklerini gösteriyordu.

Michael'ın çantasındaki deftere gözüm çarpmamış olsaydı şu an midemi sıkan hislere tahammül etmek yerine onların beceriksiz hareketlerini izleyip eğlenebilirdim. Nitekim gözüme çarpan o defter tüm planlarımı altüst etmişti.

"Söz yazarı olduğunu bilmiyordum."

Yanımdaki boşluğa uzanan Luke'a dönüp gülümsedim.

Yıpranmış, siyah defteri kapatıp, "Hakkımda bilmediğin çok şey var, Hemmings," dedim.

Luke, mavi gözlerini gizleyen siyah güneş gözlüğünü düzeltti ve sırtını örtünün üzerine bıraktı. Saçlarına güneş ışığı yansıyor, midemdeki kelebekleri harekete geçiriyordu.

"Ben de bu bilgileri öğrenmek için buradayım."

Konuşmayı devam ettirmedim. Artık Luke ile Calum hakkında konuşmak beni daha fazla zorluyordu. Çünkü kurduğum her cümle ona yalan söylediğimi ve yalanıma devam ettiğimi yüzüme vuruyor, moralimi bozuyordu.

Luke'a, Sophia'yı da sormak istemiyordum. Zaten Grace bana bu konuda yeterince bilgi veriyordu. Luke ile araları düzelmişti ama hâlâ o mesafe az da olsa kendisini belli ediyordu. Ayrıca hâlâ eskisi gibi her anlarını birlikte geçirmiyorlardı. Bu sınırı çekenin Luke olduğunu yine Grace'den öğrenmiştim.

"Tori."

İsmimi böyle derinden telaffuz ettiğinde peşinden hep duygusal bir hamle geliyordu. Kendimi hazırlayıp cümlesini tamamlamasını bekledim.

"Artık benimle fazla konuşmuyorsun. Bunun belirli bir nedeni var mı yoksa arkadaşın gelince pabucum dama mı atıldı?"

Kahkaha atıp ona doğru döndüm. Söylediklerinde ciddi olup olmadığını anlayamadığım için elimi uzatıp gözlüğünü çıkardım. Gözlerini kırpıştırıp bana baksa da ses çıkarmadı.

"Sen ciddisin! Sence ben sevdiğim biri geldiğinde diğerini unutacak biri gibi mi görünüyorum? Kalbimi kırıyorsun, Luke."

Sitemim Luke'un da gülmesine sebep oldu. Melodik sesi benim de gülmeme sebep oldu.

"Sevdiğin diğer kişi ben miyim?"

Gözlerimi devirip zaten dağınık olan sarı, kıvırcık saçlarını karıştırdım. Uzamaya başladıkları için saçlarını karıştırma isteğim artmıştı. Neyse ki bulduğum her fırsatı değerlendirmeyi iyi biliyordum.

"Öylesin tabii sersem."

Yanına uzanıp defteri göğsüme bastırdım. Bugün hava önceki güne nazaran çok daha iyiydi. Şemsiyeye rağmen güneşin yakıcı ısısını tenimde hissedebiliyordum.

"Bu Calum'ın defteri. Herkesin yaşadığı olayları, hissettiklerini içinden atma şekli farklıdır. Calum da şarkı sözleri aracılığıyla içinden atıyor."

Kendi kendime konuştuğumu düşünüyordum ama Luke dinlediğini belirten bir ses çıkarttı. Devam etmediğimi anlayınca bana cevap verdi.

"Çevrende böyle bir insana sahip olmak güzel bir his olmalı."

If Today Was Your Last DayHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin