Heyecan ve gerginliğin içimde oluşturduğu garip hisle üzerime sade ve aynı zamanda çok şık bir elbise giydim ve onu beklemeye koyuldum. Artık tek yapmam gereken içimde git gide artarak karnımdan göğsüme çıkan heyecanı az da olsa dindire bildirmekti. Herşey çok iyi olacak.
Hureyre kapıyı açıp eve girdikten sonra koridora yürüdü, elindeki ayakkabıları ayakkabı dolabındaki sağ kısma koydu ve sol taraftaki ceketler için askılıkların bulunduğu yere de üzerinden çıkardığı ceketini astı. Banyoya yöneldi ve muhtemelen abdest aldıktan sonra mescide girdi, aksam namazını kıldığını anlamıştım. Olabildiğince sakin tavırlar sergileyerek yanıma gelmesini bekledim, parmaklarımı birbirine geçirdim ve ellerimi kucağıma koydum derken gülümseyerek yanıma geldi ve ben tek kelime edemeden ve o da sandalyesini kendine çekemeden bana sarıldı. Benden birkaç santim uzaklaşınca bakışları masada tabağının üzerinde bulunan çerçevede takılı kaldı. Bir iki saniye öylece kaldı sonra yârdim istercesine bana baktı o an sandalyesinde duran kutucuğu da görmüş olduğunu anladım ve kendimi ağlamamak için zor tuttum. Eline aldığı çerçeve ile bana bakıp konuşmamı sabırsızlıkla bekledi sonra tekrar çerçeveye bakıp içinden bir daha okudu Bir Baba kızının ilk aşkıdır oğlunun da en güçlü kahramanı.
Şaşkınlıkla bana bakmaya devam etti, sanki tahmin ettiği şeyi söylese ve ben ona yanlış tahminde bulunduğunu söylesem bütün dünyası yıkılacakmış gibi benim tek bir kelimemi beklemeye devam etti ve elindeki çerçeveyi masaya koydu, "Bu ne-?" ama cümlesinin yarıda kesti ve titremeye başlayan ellerini karnimin sağ ve sol tarafına koydu ta ki ben ona kendimden uzaklaştırıp sandalyesinin üzerinde duran kutuyu hatırlatana dek. Hiç bu kadar tereddüt ederken görmediğim esim kutunun kapağını hafice kaldırdı ve son anda içine koymaya karar verdiğim kâğıdı çıkararak altındaki emziği görmedi. Kâğıttaki ayeti fısıldayarak ve tereddüt içerisinde okumaya başladı 🌸Orada Zekeriya Rabbine dua etti: "Rabbim! Bana katından temiz bir nesil bahşet. Şüphesiz sen duayı hakkıyla işitensin" dedi.🌸(Ali-İmran, 38 Ayet)
Ve sonunda ikinci ayeti ağzı aralık kalarak okudu 🌸Rabbimiz! Bizi hidayete erdirdikten sonra kalplerimizi eğriltme. Bize katından bir rahmet bahşet. Şüphesiz sen çok bahşedensin.🌸, Hureyre anında elleriyle yüzünü kapattı. Ne tür bir 'rahmet'in söz konusu olduğunu pek tabii anlamıştı: Bir çocuk. Öylece durdu karşımda, yüzü ellerinin ardında, "Ya Rabbi!" dedi, ve burnunu çektiğini duydum, sesi boğuklaşmıştı. Çok uzakta bir ülkeden gelen hoyrat ve kendi ekseninde dönerek yaklaşan bir rüzgar vurdu yüzüme, hemen kolundan tuttum ve göz yaşlarımı gözlerimi kırpıştırarak bir müddet daha def ettim, en azından ben öyle sanmıştım. "Hureyre...", hızlı bir hareketle yüzünü sildi ve başka yöne baktı ama çok geçmeden yüzümü az önce kendi yüzünü tuttuğu elleri arasına aldı, "Sen, sen nasıl beni her mutlu ettiğinde üstünde bin kati fazla sebep koyabiliyorsun? Her defasında!". Önce ellerim sonra da kollarım boynuna dolandı bu sırada onun yüzümdeki elleri belime kaydı, "Sevindin mi yani?". Her ne kadar klişe de olsa tam anlamıyla onun samimi duygularını duymak istedim çünkü bazı insanlara göre oldukça erken sayılabilirdi evliliğimiz ve şimdi de evliliğimizin ilk 2 senesinde bir çocuğumuz olması herkes açısından mutluluk kaynağı olmayabilirdi.
Ama Hureyre'nin bana attığı bakışta gördüğüm onca his, mutluluk, ümit ve heyecan bana yalan yanlış kelimelerin verebileceği cevaptan daha samimi geldi ve o yine de cevap vermekten gocunmadı "Tabiki de çok sevindim, deli misin? Ben bu çocuğun eğitimi için en önemli kararı ve onun için en mükemmel olan dünyadaki en sevilesi insanla evlenme kararını aldığım gün zaten en mutlu insan olmuştum bile. Benim çocuk istememin ve bir çocuğu büyütecek kabiliyeti kendimde bulmamım tek ve en anlamlı sebebi sensin, çünkü seninle ve senin sayende mükemmel olacak bizniAllah. Düşünsene senden bir küçük versiyon daha var?!", mutluluk ve hafifleme hissinden kaynaklanan bir damla göz yaşım daha süzüldü yanağımdan ama Hureyre hemen baş parmağı ile yolunu kesti. Başımı göğsüne yasladım ve rahatça göz yaşlarıma özgürlük tanıdım, yüzümdeki gülümseme artık hiç solmayacakmış gibiydi sanki, gözlerimi de sımsıkı kapattım. "Senin gibi olsun yeter.", çok sessiz bir fısıldama da olsa Hureyre'nin beni göğsünden uzaklaştırıp bana inanamayarak bakmasına yetmişti, "Benim gibi derken? Erkek mi yani?", fazla düşünmeden söylemiştim bu yüzden gülmeye başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahiret eşim ol...(Bitti - Düzenleniyor)
SpiritualEsselamu aleyküm ve rahmatullahi ve berekatuhu akhiler uhtiler ve diğer okuyucular! . Bu hikaye bir genç kızın hikayesidir, kendisi bu modern yüzyılda dinî bütünlerine ve değerlerine sadık kalmak isteyen, almanyada yaşayan bir kızçedir. . Benim adı...