65. bölümü 02.06'da yükledim ve 03.00'de @zulal_karasin
ilk beğeniyi attı. İlginiz için ve hikayeye desteğiniz için Allah razı olsun. Selam ve dua ile.Bu hadis-i şerifi not ettim ve diğer konularda da araştırmaya devam ettim, gecenin sonunda yatsı namazını kıldım ve dinlenmek için ertesi gün fazla yorgun olmamak için biraz uzanmaya gittim.
Ertesi gün aksam vakti girdiğinde Hureyre'nin kitaplıktan bir kitap alarak okumak için koltuğa oturmasını izledim. Bakışlarım ister istemez kitaplığa gitti, çok hoş duruyordu ama buna rağmen bazen salonda İslami ilimler kitaplarının diğer romanlar ile bir arada durmasının çok karışık durduğunu düşünüyordum. Özellikle Hureyre'nin severek okuduğu polisiye romanları da bu kategorilere kattığımda hakikaten epeyce karışık konular denizine benziyordu kitaplığımız. İstemsizce düşüncelere daldığımdan Hureyre'nin dikkatini çektiğimi geç de olsa fark edebilmiştim. "Yine nerelere daldın Sare?", başımı ona döndüm, özür dilemek istercesine elimi kaldırdım ve 'yok bir şey' anlamında salladım ama o tabii bunu cevap olarak kabul etmedi. "Özür dilerim, dikkatini dağıtmak istemedim.", elinde arasına parmağını koyarak tuttuğu kitabı bu defa tamimiyle önündeki küçük sehpadaki boşluğa bıraktı ve bütün vücuduyla bana dönerek, "Söyleyecek misin yoksa gıdıklayarak mı öğreneyim?" dedi. Yüzümü ekşittim, "Yok almayayım, teşekkürler.", cümlemin sonuna doğru gülmeye başlasam da sonuç olarak konuyu uzatmak istemeden düşüncelerimi dile getirdim "Sence de burdaki kitaplıkta duran kitapların konuları karmakarışık değil mi? Mesela ilmi anlamda değerli olan kitaplar romanların yanında, ya da işte araya karışan polisiye romanlar, gerçi benim de eski birkaç dua kitaplarım var. Ne kadar karışık? Bir de biyografi kitapları var, baksana ashab-ı kiram'ın ve ehli beytin hayatı.", elimle kitaplıkta kastettiğim bölümlere işaret ettim.
Anlatmaya çalıştığımı sorunsuz kavrayan Hureyre başını salladı, "Aslında bende uzun zamandır mescitteki boş köşede okumalar için bir oturma yeri yaptırmayı düşünüyordum, hatta bu düşünce uzun zamandır aklımdaydı. Sen bayıldıktan sonrasından bugüne dek düşünüp duruyordum. Mescitte hep yerde oturuyoruz e haliyle masa gerekmedikçe ayağa kalkıp salona geçmiyoruz. Oradaki küçük kitaplıkta da sadece birkaç Kur'an tercümesi ve de Hadis kitabı var.", ona sorumu sormadan soru sormak üzere olduğumu belli eden bir bakış attım. "Ee? Tam olarak ne yapmayı düşünmüştün ki?", bu defa elimden tutup beni mescite doğru çekti, "Bu köşeye köşe dolabı yaptırabiliriz, hem altına da oturmak için banklar alırız, tıpkı yemek masalarında olduğu gibi. Bu vesileyle birimiz masada çalışırken diğeri de burada köşede oturup rahatça kitap okuyabilir. Zaten 10 kişi de kılmıyoruz ki namazı diyelim onca yeri namaz kılmak için kullanmalıyız, öyle değil mi?". Esasında fikrini çok beğenmiştim ama nedense köşeye düşündüğü oturma mobilyasını pek de rahat kurgulayamıyordum zihnimde ne de olsa mutfak takımlarından bildiğim oturma bankları uzun vadeli o kadar rahat olmayabiliyordu. Karasız bakışlarımı yanlış anlayarak "Ya da böyle bırakalım, ne de olsa hep iki kişi kalacak değiliz.", gözleri karnıma baktı. "Hureyre bence fikrin çok güzel, kitaplık hakkındaki görüşlerine de katılıyorum sadece köşeye illa bank seklinde oturma yeri yapsak mı gerçekten onu bilemedim, ne de olsa okumak için uzun süre vakti geçirilecek bir yer olacak inşaAllah.". Köşeye bakarak konuşmaya devam etti, "Internette bazı örnekler görmüştüm, camın önünde oturma olasılıkları farklı farklı kullanılıyor. Mesela yere kutu gibi bir oturma yeri atılıyor ahşaptan sonra onun üzerine kalın yorgan gibi veya mini döşek gibi bir şey koyup sırtına da bir sürü yastık atılıyor. Her şeyi detaylarına kadar düşündüğü ve araştırdığı için ben de hemfikir oldum, bu yeniliklerin ardından namaz kılmak için yeterli bir alan da kaldığı için – bir değil fazlası çocukla bile – bu yenilikte bir sakınca görmedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ahiret eşim ol...(Bitti - Düzenleniyor)
SpiritualEsselamu aleyküm ve rahmatullahi ve berekatuhu akhiler uhtiler ve diğer okuyucular! . Bu hikaye bir genç kızın hikayesidir, kendisi bu modern yüzyılda dinî bütünlerine ve değerlerine sadık kalmak isteyen, almanyada yaşayan bir kızçedir. . Benim adı...