[59]...bekleme...

387 40 9
                                    


Sanki karşımda değilmiş gibi geçti gitti önümden ve mescide girdi, evliliğimizde ilk defa kapıyı kapatıp ardından varlığından dahi haberdar olmadığım anahtarla kilitledi. Bunu gördükten sonra da benim sancılı bekleme vaktim başladı.

Oda'da oldukca uzun bir süre kaldı. O kadar uzun kaldı ki, bir an evlilik hayatımızdaki en önemli kuralı, ayrı yatmama kuralını, göz ardı edeceğini sandım. Neredeyse yatakta onun beni güvende hissettire varlığını hissedecegim umudumu kaybediyordum ki yan odadan anahtarın sesini ve ardindan acilan kapinin rüzgarini hisseder gibi oldum. Merakıma yenilip yataktan kalkarak koridora baktım. Aynaya doğru yürüdü ve kendine söyle bir baktı sonra da yorgunluğunu besbelli eden bir hareketle saçlarını eliyle geriye taradı, sanki içindeki konuşma bitmişti. Hafifçe gövdesini dönmesiyle bakışlarımız buluştu. Saniyeler sürecek kadar bir süreliğine bakışları üzerimde durdu, yüzümde gezindi ve tekrar benden uzaklaştı. Sessizce yanımdan geçip girdi odaya, adımları yere değerken sanki incitmemeye çalışıyordu. Yorgun olmalıydı o halde. Yatağa yattığı an icimden bir ses onun benim yüzümden mutsuz oldugunu söyledi. Beni yutan sucluluk hissiyle en az onun kadar dikkatli yürüdüm yatağa ama yatamadan durdum, kendi kendime düşünüyordum; icimdeki ses bir türlü bırakmıyordu beni. Allah-u alem yatağa da sadece sözünde durmak icin gelmiştir. Ben her ne kadar da vicdanimin sesine aldırmadan yatmak istesem de sonuc olarak bunu başaracak durumda değildim.

Bu durum o kadar garipti ki, bundan aşağı yukarı bir sene önce yatak odasına girdiğimde onun olduğu her yerde olduğu gibi heyecanlanırdım, bunun aksine su anda ise tamı tamına hissettiğim duygunun adi ürkme ve belirsizlikte yok olmak. İki insanın arasında en ufak bir belirsizlik girdiğinde iliskilerinde bir çatlak oluşurdu ve bunun farkına vardığım o an beni bulunduğum yere bir civi gibi sabitleyerek yatağa doğru santim ilerlememi engellemişti. Karanlığın sessizliğine uyum sağalayan, bir fısıltı kadar canı olan bir nefes ses ilişti kulaklarıma ve benim daha da çok telaşlanmaya sebep oldu. Ya bu defa da benden sıkıldığı için nefesini bıraktıysa? "Sare...", çatallı ama bir o kadar da sessiz çıkan bu tını karanlık odada bir ışık sebebi oldu. Odadaki bütün gerginliği bir anda parcalara bölerek benim de irkilmeme sebep oldu. Yavaşça yataktaki silüet bana döndü, Hureyre gözlerini bir an kapalı tutmuş ardından da açarak bakışlarıyla benim başka yere bakmam engellemişti. seinem Blick fesselte. "Neden yatağa yatmıyorsun?".

Kendimden emin olamadan panikleyerek saga ardından da sola baktım hemen ardından da sag kulağımın ardına bir tutam saç sıkıştırdım ve aynı elimdeki bas ve işaret parmağımla kulak mememi sıkarak durdum. Bir bahane bulduğumu sandığımda ise bir defa daha düşünmeden ağzımı açarak kelimeleri ard arda sessizliğe nisbet edercesine sesli söyledim. "K-küpemi kaybettim sanırım. O-onu arıyordum da bulamıyorum iste.". Sakince baktı bana ve kulağıma dokunan elime. Ardından diğer kulağıma da baktı ve durdu. Saçlarımın sol kulağımı kapattığını bilmek bana güven verse de bugün genel anlamda küpe takmış miydim bunu tam bilemiyordum. Benim için ani ama onun için oldukça sakin hareket etti, ben ise belli belirsiz iki milim geri adım attım ve elimi sag kulağımdan çektim ve ardında duran bir tutam saçı daha da şiddetli ardına sıkıştırdım. Bu sırada Hureyre yatağın üzerinden yanıma ulaşmış ve ayağa kalkmıştı. Önce sag kulağıma baktı, yüzüme daha da yaklaşarak sol kulağımın ardına önünde duran saçları nazik dokunuşlarla sıkıştırdı. Tek kelime etmeden gözlerime baktı, en azından bakmaya çalıştı, çünkü ben çoktan yaptıklarımın utancıyla gözlerimi kapatmıştım. Elini elimde hissettiğimde ellerimize baktım ve düsüncelerime ara veren sesine kulak verdim, "En azından kendin de tam bilemedin bugün küpelerini takip takmadığını. Bazen cevap vermemek cevap vermek için zorla bir şeyler veya doğruluğu belli olmayan cevaplar vermekten iyidir."

Ahiret eşim ol...(Bitti - Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin