[55]...bugünde yaşamak...

450 45 8
                                    

Düşüncelere dalıp saçlarımı parmaklarımla taradım ve yatağın içinde oturdum. Ya Rabbim, anneanemin kabrini nurlandır. Ona sıkıntı verme.

Yavaşca oturdum ve gözlerimin ışığın acımasız uyandırma tarzına alışmasını bekledikten sonra giyisilerimin olduğu dolaba yürüdüm, bu sırada uykumun etkisiyle tökezlememeye dikkat ettim. Dolabın önünde başımı hafifçe kaldırdığımda ise kapıdan bir tıklama sesi duyuldu. Hureyre güçsüzlüğümü ele veren titrek "Evet." dememe karşılık olarak odaya girdi ve iki saniyeliğine odada beni bulana dek bakındı. Bende takılı kalan bakışlarını üzerimden almadan yanıma yürümeye başladı ben ise elinde tutarak yanımda havaya kaldırdığı telefona devirdim bakışlarımı, "Annem aradı. Seni soruyor.", annemi kast ettiği için başımı salladım ve elindeki telefonu avucuma bırakması için tereddüt ederek açtım ve zorla kazandığım gücün ellerimdeki titremeyle kayıp gididşine üzülerek telefonu kulağıma götürdüm.

"Selamun aleykum?", annemden cevap beklerken o da selamımı aldı "Aleykum selam kızım. Nasılsın?", gözlerimi bir süre kapatıp durduktan sonra cevap verdim "Elhamdulillah. Sen nasılsın annecim?", sesinden anlaşılan tevekküle hayran kalarak dinledim cevabını. "Elhamdulillah.", sanki benden daha güçlü oluşu sadece beni çok iyi tanıdığındandı ve asıl hislerini gizlemeyi var gücüyle deniyordu. Üzülerek yaptığını nefes alışından anladım ve sormak için herhangi bir cümleye başladım "Anne..." ama o buna izin vermeden devam etti "Sare benim senden bir ricam vardı, benim için yapar mısın kızım?", halen odada olan ve yatakta turmuş bana bakan Hureyre'ye dönerek ona sanki benden ne isteyeceğini bana söyleyebilecekmiş gibi baktım bu sayede onun da merakını gıdıklamış oldum ki bana tekrar önüme döndüğüm aynadan bakmaya devam etti. "Evet annecim, ne istersen.", cevabıyla gözlerime bakarken yüz ifademin değişmesine seyirci kaldım "Anneanen için dua eder misin? Ben kızı olarak ona dua ederim tabiki ama sen torunu olmana rağmen ona dua eder misin kızım?", dudaklarımı birbirine bastırarak yutkundum ve hemen "Evet anne, inşaAllah ederim, her zaman.", gülümsedim ve sesindeki yumuşaklığın kulaklarımı tırmalayan tüm sesleri silip atmasına izin verdim. "Sare...", "Efendim?", telefonu elimde biraz daha az sıkarak tutmaya gayret ederek dinledim, "Anneanen Allah'ın izniyle kabir hayatını rahat geçirecek, Allahu alem. Bizim hayatta olanlar olarak dikkat etmemiz gereken bundan sonra onun geri dönüşüne kayıp ve üzüntüyle bakmamamız kızım. Ölüme bir kayıp ve keder sebebi olarak bakmamamız gerekir, zor da olsa bu da dinimizin bize önemle öğrettiklerinden. Fidelere yeşillik veren her yazın ardından nasıl soğuk ve kuru kış geliyorsa her kışın da ardından tekrar filizlere can vesilesi olan yaz geliyor ve kalplerimizi tekrar yeşertiyor, sevgiyle uyandırıyor. Kızım lütfen anneaneni an, evet ama kendine de bu yüzden sakın eziyet etme. Güçlü ol ve kendine her zaman güç kaynağı bularak dinç kalmayı unutma. Şimdiden sonra onun için yapacağın en büyük iyilik onun adına hayırda bulunmak. Babanla birlikte ders akşamlarında konuştuklarımızı hatırla ve öğrendiğimiz Hadisleri mutlaka tekrar oku. Bilgilerini tazele ve hala hayatta olanlar bu dünyadan gitmeden onlara iyilik yapmaya çalış.".

Etkilenmiş ve aynı zamanda dediklerine inanıp tasdik ederek başımı salladım. Bunlar beni tekrar kendime getirecek olan kelimelerdi meğer. Bana gerçek dayanma gücünü göstermişti annem, bu kendi gücünden değil islamın Allah'a inananlara bahş ettiği gücün etkisi olmalıydı. Bu islamın inançlı bir insana üzüntüye ilaç olarak verdiği dayanma gücü ve zırhıydı. Nasıl oluyordu da Allah'ın yazdığına üzülüp tekrar Allah'tan güç alarak üzüntüyü şükür ve O'na olan güvencimizi güçlendirerek pekiştiriyorduk? Nasıl oluyordu da bu kayıp beni buradaki hayata ve şimdiye bu kadar bağlayabiliyor ve aynı zamanda bana kendini hatırlatabiliyordu?

"Tamam anne. Bizi merak etme artık.", bakışlarım bana destek olmaya devam eden Hureyre'ye gitti, "Elimden gelenin en iyisini yapacağım.", "İnşaAllah kızım. Allah subhanahu ve te'ala sizi korusun sizi birbirinize bağışlasın.", gülümsemeden duramadım, "Ecmain annem.". Omuzuma düşen saçlarıma bakarak annemin selam verişine karşılık verdim "Esselamu aleykum.", "Ve aleykum selam.", telefonu kapatıp aynaya baktım. Gözlerimin altında oldukça belirgin duran kararma ve etrafındaki kızarıklık sanki o an bana daha gerçek geldi. Artık kendi yüzümdeki halin durumun ne kadar içler acısı olduğunu bana bağıra çağıra göstermeye çalışmasını görmezden gelemezdim. 

Ahiret eşim ol...(Bitti - Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin