Uzak diyarların birinde, küçük ve şirin bir kasabada ailesiyle yaşayan güzeller güzeli Nadia ve bir krallığın iki veliahtından büyük olan Alex'in hikayesi.
!Geçmişte olan cariyelikten edindiğim bilgi kadarıyla bu kitabı yazmaya başlamış bulunuyorum. Kitabın amacı kadınları ezmek değil, bir kadının neler çektiğini anlatabilmek. Ön yargılı başlamayın.!
!Kurgunun geçtiği yıllar, 1500'lü yıllar. Şimdinin düşünce yapısı ve o zamanın ki çok daha farklı. Bundan ötürü karakterlerin düşünce, hal ve hareketlerine saygı duyalım!
Başlayan herkes buraya bir ☸ emojisi koysuuun.
İyi okumalar. 🌚
☯☯☯
"Tanrı aşkına! Tüm kadınlar ve çocuklar sığınaklara! Haydi."
Kıyıya varmış gemilerden aşağı zıplayarak inen elleri kılıçlı korsanlar, kasabamıza koşuşturmaya başladığında annem babama son bir bakış attıktan sonra elimden tutarak koşuşturmaya başladı.
Gözlerim yaşlı arkamı dönüp babama bakıp duruyordum. Korsanlar acımasızdı, korsanlar zalimdi!
Dertleri biz kadınlardı. Kadın satıcısıydılar!
Bacaklarıma takılan elbisemi bir elimle havaya kaldırarak, nefes nefese koşmaya devam ettim.
Bir elim annemin avucunun içindeydi. Diğer elimde ise her daim yanımda taşıdığım fakat kullanmayı beceremediğim çakım vardı.
Annem Tanrı'ya dualar ediyor bir yandan da koşturuyordu. Kendimden çok onun için endişeleniyordum.
Sokak bittiğinde sağa döndük ki, iki korsanın karşıdan bize koşuşturduğunu farkettik.
Annem, "Lanet olsun." diyerek yönümüzü arkaya çevirdiğinde, ellerinde oklar olan iki korsanın sokağı kapattığını gördük. Rahat ve gevşek bir tavırla yüzümüze gülerek bize doğru gelmeye başladıklarında annemle sırt sırta verdik.
Kasabamız en son ben daha üç yaşındayken böyle bir saldırıya uğramıştı. Annem daha önceden böyle bir şey yaşamıştı. Onun şuan ki korkusu da bendim zaten!
Bana doğru gelen korsanlardan biri ellerini iki yana açtı. "Bizi bu kadar koşturmanıza değdi mi bayanlar?"
Kafamı anneme biraz daha yaklaştırarak, "Beni almalarına izin vereceksin. Eğer mani olur da zarar görürsen, seni sonsuza dek affetmem anne."
Annem dehşetle kafasını sağa sola salladı. "Tanrı aşkına Nadia, seni bırakmam."
Gözlerimden akan yaşlarla birlikte korsanlar bize yaklaştıkça anneme daha sıkı sarılıyordum.
Dibimde duran korsan, kılıcını kanısına koyduktan sonra kolumu sertçe tutarak çekiştirmeye başladı.
Elimdeki çakıyı hızla koluna sapladığımda adam bağırarak kolumu hızla bıraktı ve yerinde zıplamaya başladı.
Yanında ki adam, "Seni fahişe!" diyerek bir tokat attığında yüzüm sağa savruldu.
Annem hıçkırıklara boğularak kafamı kendine çekip göğsüne koydu. "Tanrı aşkına, ellemeyin kızımı!"
Diğer korsanlarda dibimizde durduğunda etrafımız çember şeklinde kuşatılmıştı.
Kan dolan ağzımı koluma silerek kafamı kaldırdım. Tiksinerek hepsinin yüzüne baktıktan sonra, bana vuran adamın yüzüne tükürdüm. "Lanet olsun sana, ayyaş köpek!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RİCHARD KRALLIĞI (TAMAMLANDI)
Historical FictionKorsanlar tarafından kaçırılıp, krallığa satılan Nadia ve krallığın büyük veliaht prensi Alex'in hikayesi.. Alex'in müstakbel prensesi, Alex'e bir evlat veremediğinden ötürü yeniden bir harem kurulur ve köle pazarlarından yeni cariyeler alınır. Nadi...