VI

32.5K 1.3K 413
                                    

Her kadın aşık olduğu adamla birlikte olacak diye bir kaide var mıydı? Keşke olsaydı, çünkü böylece işim daha kolay olurdu.

İngiltere'nin Richard Krallığı'nda aşka yer var mıydı bilmiyorum fakat Prens Alex'in aşka değer verdiğinden emindim.

Çünkü kendisine bir evlat vermemiş bir cariyeye -Prenses Maria'ya- nikah kıymıştı.

Aşk benim için de çok kıymetliydi. Önceden düşüncem sorulsa aşk evliliği yapacağım ve aşkımızın meyvesi bir evladımız olacak derdim herkese.

Şimdiyse tek düşüncem bir erkek doğurmaktı. Bu yolda her şey mübahtı. Çünkü yolun sonu kurtuluştu, yolun sonu refahtı. Yolun sonunda ailem vardı.

Prens Alex oldukça yakışıklı bir adamdı. Annesi ve babası hasta olduğundan ülkeyi yönetiyordu ve bu işi oldukça rahat yapıyordu.

Tek sorunu bir evladı olmamasıydı. Üvey kardeşi, evlendikten sonra bir bebek sahibi olursa tahtın sahibi o olacaktı.

Bu işten ikimizin de çıkarı olacaktı. O istediği tahta kavuşacaktı, bense aileme.

Hamamın önünde durduğumuzda, heyecandan bayılacağımı hissediyordum ki beni yalnız bırakmayıp yanımda gelen Mary kolumu dürttü.

"Nadia yine bayılırsan her şeyi mahvedersin. Sakın!"

Hızla kafa salladım. Bayılmak yoktu. Bayılmayacaktım. "Bayılmayacağım."

Kolumu sıvazlayarak "Umarım bu odadan sabah çıkarsın Nadia." dedi. Ardından kulağıma yanaştı. "Sabah çıktığın takdirde Kraliçemiz Elizabeth seninle görüşmek istiyor."

Gözlerim yuvalarından çıkarcasına açıldı. Ardından hızla sağımda biraz arkada duran Mary'e döndüm. "Kraliçeyle görüşmek mi dedin?"

Mary sakinlikle bir tebessüm etti. Ardından kulağıma yanaştı. "Kraliçemizin sarayda ki her şeyden haberi vardır. Sende bir cevher gördü ki, seninle görüşmek istedi. Yalnız bir şartı var ki, o da sabaha kadar bu odadan çıkmaman."

Şartı, Prens'le birlikte olmamdı.

Heyecanla kafa salladım. Tebessüm ederek "Geceniz güzel geçsin." dedi ve arkasını dönerek uzaklaşmaya başladı.

Yalnızdım. Destekleyenim yoktu. Heyecandan bayılmamam gerekiyordu fakat bacaklarım uyuşuyordu.

Hamama çağırmasında ki amaç neydi bilmiyordum. Girmeden öğrenemezsin Nadia! diyen iç sesime hak vererek bir adım attım.

Muhafızlardan biri hızla önüme geçtiğinde, kendimi açıklama gereği duyarak "Ben Prens'in cariyesiyim. Davet edildim." dedim.

Üzeri çelik zırhlı muhafız, "Üzerini aramamız gerekiyor." dediğinde tereddütsüz bir şekilde kollarımı iki yana açtım.

Kadın muhafızlardan biri kollarımın altından bacaklarıma kadar dokunarak aradı. Bacaklarımın içini, göğsümü ve kalçamı kontrol etti.

Temiz olduğumu anladıklarında kapıyı ardıma kadar açtılar.

Altın yoldu burası. Prens'e çıkan yoldu. Özgürlüktü.

Kapıdan girdiğim an ileride ki tahta kapıyı yavaşça araladım ve Prens'i gördüm.

RİCHARD KRALLIĞI (TAMAMLANDI) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin