Sessizlik.
İnsan vücudunu hem dinlendirir, hem ürkütür.Bugün sarayda ölüm sessizliği vardı. Öyle ki bu artık kulaklarımı çınlatmaya başlamıştı.
Zaman sanki leyhime işliyordu. Tik tak. Tik tak.
"Eşyalarımız arabaya yüklendi Leydim."
Camdaki bakışlarımı Lilith'e çevirerek yanlışını düzelttim. "Leydim değil Lilith. Nadia. Adım Nadia."
Buruk bir tebessüm etti. "Rusya'ya gidene kadar Leydi'msiniz."
Kafa sallayarak tebessüm ettim. Geceden beridir ağlamaktan harap olmuştum. Geceden beridir Lilith saçlarımı okşuyordu ve beni teselli ediyordu.
Eski hayatıma kavuşacaktım. Eski düzenime. Her şey çok daha güzel olacaktı. Bebeğim yanımda olacaktı. Onu kasabamda sıcacık bir yaşam bekliyordu. Saray sosyetesinden uzak, samimi bir hayat...
Hislerimin bir önemi yoktu. Acım dinecekti, hissediyordum. Artık vücudum kaldırmıyordu. Ne Maria'yı ne Farya'yı ne de Maidy'i...
Richard Krallığı onların olabilirdi. Vazgeçmiştim.
İç geçirerek ardıma döndüm ve "Gidelim Lilith," dedim. "Vakit öğleye geliyor. Yola çıksak iyi olacak."
Alex yanıma hiç uğramamıştı. Uğrasında istemiyordum.
Odaya son bir kez göz gezdirdim. Mutluluklarıma, hüznüme, aşkıma tanık olmuştu bu oda. Çok kısa sürede tüm eşyalar sırdaşım olmuştu. Şimdi onları da ardımda bırakıyordum.
Ben Leydi Nadia. Bugün her şeyden vazgeçtim.
Kapıyı iki kez tıklattığımda muhafızlar tarafından açıldı. Eşikten adımımı dışarıya attığımda omzumdan büyük bir yükün kalktığını hissediyordum.
Boş koridoru ağır ağır yürümeye başladığımda, gözlerimin her bir noktaya değmesine özen gösteriyordum.
Vazgeçiyordum. Unutmuyordum. Alex'in bana yaptıkları, bu sarayda gördüğüm işkenceleri asla unutmayacaktım. Bunlar içimi soğutacak yegane şeyler olacaktı.
Merdivenlerin önüne geldiğimde eteklerimi tutarak üst kata çıkmaya başladım. Alex elbette eşyalarımın arabaya yüklendiğinden haberdardı fakat yine de haber verme gereksinimi hissetmiştim.
Ardımda beni gölgem gibi takip eden Lilith, güçlü durmamdaki en büyük sebepti.
Üst kata çıktığım an muhafızlar tarafından katın kapıları açıldı. Alex'in odasının önüne vardığımda derin bir nefes aldım. Sakin olmalıydım.
Bu bir vedaydı. Bu Leydi Nadia'nın Prens Alex'e vedası eski Nadia'ya kavuşmasıydı.
Muhafız kapıyı açtığıyla "Leydi Nadia Hazretleri!" diye bağırdı.
Lilith'e "Sen burada kal." diyerek içeri geçtim. Boydan boya cam olan duvarın önünde bir eli kılıcının kınısında olan Alex kafasını ardına çevirerek yüzüme bakmadı.
Yine de reverans yaparak "Prens'im," diye seslendim. "Gitme vaktim geldi. Haber vermek istedim."
Sesim titrememişti. Tanrı'ya şükrettim.
Cevap vermediğinde kafamı kaldırarak iri cüssesine bakmaya başladım. Bana sırtı dönüktü ve dönmeye tenezzül edecek gibi durmuyordu.
Gelen ağlama hissini göndermeye çalışarak "Cevap vermeyecek misin?," diye sordum. "Şimdi de beni yok mu sayıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RİCHARD KRALLIĞI (TAMAMLANDI)
Ficción históricaKorsanlar tarafından kaçırılıp, krallığa satılan Nadia ve krallığın büyük veliaht prensi Alex'in hikayesi.. Alex'in müstakbel prensesi, Alex'e bir evlat veremediğinden ötürü yeniden bir harem kurulur ve köle pazarlarından yeni cariyeler alınır. Nadi...