Arkadaşlar okuyanlar satır arası yorum yapsa, beni çok mutlu eder.
İyi okumalar.
☯ ☯ ☯
Bir demir kapı sesi duyduğumla yerimde sıçradım. Duvar köşesine sindikçe sinmiş, küçüldükçe küçülmüştüm.
Kapı açıldığı an içeriye ışık doldu ve saatlerdir karanlığa alışmış gözlerim kısıldı.
Anna kapının önünde göründüğünde, "Hadi kalk," dedi. "Bitti cezan."
Havalanan toza bir öksürük savurarak duvardan tutunup ayağa kalktım. Vücudum dansöz kıyafetlerinden yarı çıplaktı ve çıplak olan sırtımın ne halde olduğunu merak ediyordum.
Küçük adımlarla Anna'nın dibinde bittiğimde kolumdan tutarak yukarı sürüklemeye başladı. Merdivenleri üçer beşer çıkarak hızına yetişmeye çalışıyordum fakat halsizlikle bir yaprak gibi savrulan bedenim bana pek yardımcı olmuyordu.
"Anladın mı hatanı aptal cariye!"
Kesik bir nefes çektim dudaklarımın arasından ciğerlerime. Dün gece o mahzende acıdan ağlarken verdiğim kararlar, başta Anna olmak üzere çoğu kişinin canını yakacaktı.
Evet, bunu başaracaktım.
Büyük saray koridorunda tam sağa dönecektik ki, arkadan uşağın, "Majesteleri Alex Richard Hazretleri!" diye bağırmasıyla Anna hızla arkasına -Prens Alex'in olduğu yöne- döndü.
Derin bir nefes çektim ciğerlerime ve arkamı dönerek titreyen bedenimle reverans yaptım.
Bu harap halimle ona görünmek istemezdim. Beni her zaman dimdik görmeliydi.
Prens'ten bir ses veya bir hareket çıkmadığında kafamı merakla hafif kaldırdım ve gözgöze geldik.
Öylece süzüyordu beni. Yüzünde en ufak bir mimik oynamıyordu.
Bakışlarımı yakaladığından dolayı korkuyla yeniden kafamı önüme eğdiğimde bize doğru yürümeye başladı.
Bir adım ve kalp gümbürtüsü. Bir adım, kalp çarpıntısı. Bir adım dahasıysa, göğüs kafesimi delip geçmişti.
Tam yanımızdan geçip gidecekken, "Anna," diye seslendi. "Cariyelerimin bugün ki eğitimlerini bahçede yaptırın. Hava güzel, faydalanmalarını istiyorum."
Anna dizlerini kırarak bir kez daha reverans yaptı ve, "Emredersiniz Prens'im." dedi.
Tam yanı başımda durmuş iri cüsseli bu prens, tüm duygularımı altüst ediyordu. Öfke, heyecan, endişe... Hepsi giriyordu birbirine.
Bakışlarım yerde olmasına rağmen, önüne bakan kafasının bana döndüğünü hissettim. Kulağıma doğru eğildiğinde, endişeyle kapattım gözlerimi.
Nefesi boyun girintimi gıdıkladığında, "Cariyelerimi böyle bitkin görmek hoşuma gitmez," dedi. "Derhal çeki düzen ver kendine."
Dişlerimi sıksam da, kapalı gözlerimi hafif aralayarak dizlerimi kırarak yeniden bir reverans yaptım. "Emredersiniz Prens Alex."
Prens'im diyordu herkes. Prens Alex benim prensim değildi, onların prensiydi.
Benim kasabamın bağlı olduğu ülkem Rusya'nın zaten kralı ve de prensleri vardı.
Bir İngiliz Prensi benim efendim olamazdı.Kafasını boyun girintimden çekip hızla yanımdan geçip gittiğinde, Anna hızla bana döndü. "Tanrı aşkına sen nasıl şanslı bir kadınsın Nadia?" şaşkınlıkla bakmaya başladım yüzüne. Bu halim miydi şans? "Dün yaptığın terbiyesizliğe rağmen sana cariyem dedi. İstese kelleni alır, istese sarayda ki muhafızlarına bir gecelik meze olarak yollardı. Ya da bir pavyo..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RİCHARD KRALLIĞI (TAMAMLANDI)
Historical FictionKorsanlar tarafından kaçırılıp, krallığa satılan Nadia ve krallığın büyük veliaht prensi Alex'in hikayesi.. Alex'in müstakbel prensesi, Alex'e bir evlat veremediğinden ötürü yeniden bir harem kurulur ve köle pazarlarından yeni cariyeler alınır. Nadi...