-FİNAL-
-Shootout x yes to heaven. 🎼
~~~
İnsanoğlunun dünyaya geliş amacı bir hizmetten ibaretti. Doğumdan ölüme kadar, minik adımlarla yürümeyi öğrenen bebekten yürüyemez hale gelen ihtiyar olana kadar hayatının her alanında hizmet etmek zorundaydın.
Benim hizmetim vatanımaydı. Bana kasti hiçbir kötülüğü bulunmamış vatanıma. Bir genç kız olarak serpilene dek babam ve annemle yaşadığımız küçük kasabada dünyada benden daha mutlusu yok sanardım. Huzur benim için aileydi. Kasabada bolluk ve refah vardı. Açlık ve sefalet hiçbir zaman görmemiştim. Ta ki on beş yaşıma dek. Kraliyet ailesi denizden gelen saldırılara mani olamamaya başlamış, kasabalarda huzursuzluk kol gezer olmuştu. Korsanlar kasabaları yağmalıyor; altın, para, ziynet eşyalarını çalıp genç kızları kaçırıyorlardı.
Bu kötülük günlerden bir gün bizim hanemize de sıçramış, beni ailemden alıkoymuştu. Kaçırıldığım ilk gün aileme olan özlemimden öleceğim sanarken şimdi yüzümdeki gülümsemem o anları hüzünle hatırlamama sebepti. Lanet ettiğim ülkenin Kraliçesiydim. Lanet ettiğim halk, benim halkımdı. Üstelik artık hiçbir genç kız ailesinden zalimlikle koparılamıyordu. Tanrı bana bu yetkiyi bahşettiği için ona olan minnettarlığım sonsuza dek sürecekti.
Rusya'dan İngiltere'ye dönüşümün üzerine dört ay geçmişti. Karnım çok daha belirgindi. Varisi olan gerçek bir Kraliçeydim. Geçen ay Kral ve Kraliçe hayatını kaybetmişti. Alex buna derin üzüntü duysa da anne babasının amansız hastalığa yakalanmasına sebep olan üvey kardeşleri Axel ve Darla'yı idam ettirerek içini biraz olsun soğutmuştu.
Şimdi resmiyette kesinlik kazanmış yegane Kral ve Kraliçe bizdik. Varisi olan bir Kraliçe olarak elim çok daha güçlüydü ve bu gücü yalnızca iyiliğe kullanmaya gayret ediyordum. Hiçbir zaman zalimlikten yana olmayacaktım.
Osmanlı İmparatorluğuyla olan savaşımız bir buçuk ay daha kanlı bir şekilde sürmüştü. İngiltere ve Rusya, Osmanlı'ya karşı ittifaklık kursa da Osmanlı kadar köklü bir imparatorluğu yıkamamıştı. Bunun üzerine araya girerek Alexden ve Rusya'dan savaşın uzlaşmalı durdurulması adına ricada bulunmuştum. Alex önceleri kesinlikle kabul etmese de sınırdan en iyi birliklerinden bile kayıp verdiği haberini alınca bana hak vermişti. Sultan Arslan'a gönderdiğimiz yazılı barış metninin altına Kral ve Kraliçe olarak mühürlerimizi vurmuştuk. Sultan Arslan'sa dönütümüzü iki hafta kadar süre bekletmişse de kabul ederek sınırlarımızdaki suların durulmasını sağlamıştı. Karşılığında Alex sınır hattındaki bir kasabayı hibe etmek durumunda kalmıştı. Zararın neresinden dönersek kâr olacağı için önümüze bakmıştık.
Tahta çıkan Kral ve Kraliçenin devri savaşsız biterse tarihte her daim sönük olarak anılırdı. Fakat Alexin şahlanan bir Kral olması için öncelik olarak küçük ülkeleri birliğine katması gerekiyordu. Devrin en büyüğüne saldırarak kan kaybetmek akıl işi değildi.
Odamın kapısı tıklatıldığında kafamı önümdeki camdan ayırmadan "Gel," diyerek seslendim. Kapının açılmasının ardından kulağıma ilişen bebek sesi yüzümü güldürmeye yetmişti. Kafamı hızla ardıma çevirdiğimde nedimem Anna önümde reverans yaparak "Kraliçe Hazretleri Prenses Elizabeth sizi özlemiş," dediğinde içimin ısındığını hissettim.
Hızlı birkaç adımla yanlarına ulaşarak kızımı kucağıma aldım. Direkt olarak kafasını göğsüme yasladığında huzur buldum. Prenses Elizabeth benim kızımdı. Farya iki ay önce doğumda acı bir şekilde vefat etmişti fakat hekimler kızımı kurtarabilmişti. Farya için üzgündüm. Her ne yaparsa yapsın bebeğini daha karnındayken çok sevdiğini biliyordum. Göremeden ölmesi çok acı olmalıydı. Onun için yapacağım en iyi şeyse dünyaya getirdiği kızı kabullenmekti. Resmiyette de annesi bendim ve bunu gerçekten çok istemiştim. O bir piç olarak anılmayacaktı, o gerçek bir soyluydu. İsmini büyükannesi Kraliçe Elizabethten almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RİCHARD KRALLIĞI (TAMAMLANDI)
Historical FictionKorsanlar tarafından kaçırılıp, krallığa satılan Nadia ve krallığın büyük veliaht prensi Alex'in hikayesi.. Alex'in müstakbel prensesi, Alex'e bir evlat veremediğinden ötürü yeniden bir harem kurulur ve köle pazarlarından yeni cariyeler alınır. Nadi...