Yorumlar çok düştü ve ben de artık bundan sonra sınır koyacağım.
SINIR : 700 oy ve 200 yorum.(yb ve benim yorumlarım hariç)
Biz bundan daha fazla yapabilecek bir kitleyiz :)) Bunu hepimiz biliyoruz :)) Bölüm ellerinizden öper :)) Ben yazdım geriye sizin beğenileriniz ve yorumlarınız kaldı :)) Bu arada bebeğin kaç aylık olduğu hakkında sıkıntı çektiğimi belirtmeliyim şuan iki aya yakın olduğunu düşünebilirsiniz :))
Bölümü cerenirn'e ithaf ediyorum. Sana söyleyecek birşeyim yok kuzuum^^ Sen zaten biliyorsun'' Umarım beğenirsin :))
Bu bölümden sonra ki bölümden sonra ekşınlı bölümlere geçiş yapıyoruz bebekler :** Kemerlerinizi takın :**
25.Bölüm
Huzur.
5 harf, iki heceden oluşuyordu. Ama anlamı kesinlikle bu kadar az ve basit değildi. Şuan hissettiğim kesinlikle buydu.
Huzurun gerçek anlamıydı.
Kerem'in kolların da aslında bu zamana kadar hiç huzurlu olmamışım diyordum. Burnumu boynuna sürterek enfes kokusunu ciğerlerime doyasıya çektim. "Hangi parfümü kullanıyorsun?" diye mırıldandım. Kollarımı biraz daha sıkı doladım, beline.
"Parfüm kullanmıyorum." diye cevapladı.
"O zaman çok güzel kokuyorsun." dedim, gülümseyerek. O'
"Hımm, geceleri neden boynumun gıdıklandığının nedenini öğrenmiş olduk." dedim, gülümsememi daha da genişleterek.
Kerem, benim gibi gülümsemesini genişletip, "Gece seni uyurken izlemeyi ve kokunla uyumak pahabiçilemez bir şey."
Yüzümün kızarmasını hissedince, hafifçe başımı eğdim. Kerem'in kullandığı kelimeler bazen gerçekten dilime kilit vurmamı sağlıyordu. Kurduğu cümleler ile ne diyeceğimi şaşırır hale gelmiştim.
Kerem, elini çeneme getirip, eğik olan başımı kaldırdı. "O yüzünü bana asla eğme güzelim."
"Pusat ve Güneş'i de yalnız bıraktık, bir sorun olmaz umarım." dedim.
Kerem, "Tabii ki de bir şey olmaz güzelim. Ama artık Pusat ve Güneş'in yüzünü görmekten gına geldi. Ne güzel, oturuyoruz güzelim. Sen, ben bebeğimiz. Oh, daha ne olsun."
Güldüm. "Aslında haklısın. Hem onların da yakınlaşmaları için yalnız kalmaları gerekiyordu. Eh, haliyle bizim de biraz başbaşa kalmamız gerekiyordu."
Cümleme devam ettim. "Burası çok güzelmiş. İyi ki gelmişiz. Kafa dinlemek için harika bir yer."
"Pusat ve Güneş'in didişmelerini pas geçersek, evet harika bir yer." diyen Kerem'e gülmeden edemedim.
"Bunu onların yanında sakın söyleme." dedim, uyarı ve gülme ile karışık ses tonumla.
"Söylesem de kaaleye alacaklar gibi durmuyor. Onun için hiç çenemi yoramam." Pusat ve Güneş'in konusunu şu anlık es geçerek, bebeğimiz ile ilgili konu açmaya karar verdim. Heyecanlanıyordum. Evet, bebeğimi düşünmem bile kalbimin son sürat atmasını sağlıyordu ve ben dokuz ay nasıl dayanacağım bilmiyordum. Ama değerdi. Hem de fazlası ile.
"Bebeğimiz için bir sürü şeyler almak istiyorum. Her ne kadar cinsiyetini bilmesek de."
"Mardin'e gidince, bakarız." Başımla onayladım. "Aynen."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşiretin Hanımağası
Fanfiction"Sen dün gece çok değiştin Zeynep." Dedi Kerem. Zeynep, Kerem'in cümlelerinden hiçbirşey anlamıyordu. "Ne demek istiyorsun?" Diye sordu Zeynep. "Sen dün gece şu toprakların hanımağası oldun." "Şu toprakları inletebilecek tek kadın oldun." "Sen dün...