Dışarından gelen silah sesleri ile yattığım yerden doğruldum. Bu da ne böyleydi? Daha hastaneden yeni gelmiş ve şoku üzerimden atamamışken yeni bir şok daha bünyem kaldıramayacaktı.
Odanın kapısını aralayıp, titrek adımlarla merdivenlerin oraya geçtim. Kerem ve birkaç adam silahlarını havaya kaldırmış, kurşunlarını havaya atıyorlardı.
Korku dolu gözlerle onlara bakıyordum.
"Oğlum olacak!" Kerem'in sevinçle bağırması ile bu silah seslerinin sebebini anlamam bir olmuştu. Erkek bebek olacağı için bu kadar sevinçliydiler. Aslında Kerem için bebeğin cinsiyeti pek fark etmiyordum. Ama aşiret için aynı şeyi söyleyemeyeceğim.
Oğlum.
Benim oğlum olacaktı. İki saat önce bebeğimin cinsiyetini öğrenmiş ve ben hastaneden eve gelene kadar mutluluktan ağlamıştım. İçimdeki duygularım tarif edilecek bir boyutta değildi.
Kerem, silahını indirdikten sonra gözlerini benim olduğum tarafa çevirdi. Bakışlarında, birçok ifade vardı. Mutluluk, sevinç, hayranlık, gurur... Dudaklarımda belli belirsiz bir tebessüm oluştu.
Hayatımız çok kısa bir süre içerisinde çok değişikliklere uğramıştı.
Rutin, hiç degişmeyen hayatımın birden töre denilen saçma sapan bir olay yüzünden evlendirilmem, kaçırılmam, hamile kalmam, Pusat'ın vurulması, Merve'nin Kerem'e beslediği duygular ve bunun dışında bir sürü şey...
Bazen gerçekten yorulduğumu ve hiçbir şeye yetinemeyeceğimi düşünüyordum. Ama unutmam gereken bir şey vardı. Ben Zeynep Sayer'dim. Bu aklımdan hiç çıkmayacaktı ve ömrüm boyunca hiç değişmeyecek bir şeydi.
Kerem, adamlara dönüp, "Silahlarınızı indirin." dedi. Bende buna dayanarak temkinli adımlarla merdivenlerden aşağıya indim.
"Ağam, akşama yemek dağıtalacak ya, haber salayım mı?" Kerem, üzerimde olan bakışlarını yanına gelen, Yahya Amca'ya çevirdi. Yahya Amca, Kerem'in ait olduğu tarlalardan sorumluydu. Ve tarlada çalışanlara yemek dağıtalacağı için buraya gelmişti.
"Evet. Akşama tüm çalışanların ailesi gelsin." Memnun bir şekilde gülümsedim.
Yahya Amca yanımızdan giderken, Kerem'e doğru yaklaştım. Kerem, dirseklerimden tutup, alnımı öptü. Tüm bedenimi sıcaklık kaplarken etrafta kimsenin olmamasına içten içe seviniyordum.
"Beni nasıl mutlu ettiğini tahmin bile edemezsin." Alnımdaki dudaklarını geri çektiğinde, Kerem'den gelen ısının gitmesi biraz somurtmama sebep olsada, Kerem'in hayran dolu nidaları ile hemen gülümsemeye başladım.
"Bebek kız olsada bu kadar şey yapar mıydın?" Bunu sormam bile saçmaydı. Fakat, hamilelik her duyguyu iki katına çıkarttığından dolayı kararsızlığım ve merak duygum da fazlası ile tavan yapmıştı.
Kerem, bana 'bunu hiç duymamış olayım' der gibi baktı. "Kocanızı tanıyamadınız mı hanımağam?"
Dudaklarımı büküp, özür dilercesine baktım. Sorum çok saçma ve gereksizdi. "Sormam hataydı. Biliyorum, kız olsa da aynı şeyleri yapardın."
"Geleneklerimizi yerine getirmeliyiz." dediğinde, dişlerimi gösterecek şekilde gülümsedim.
"Sevim Anneler nerede?" diye sordum, etrafa bakarken.
"Yukarıda olmaları lazım." diye cevapladı.
Bebeğimizin cinsiyetini öğrendikten sonra bayağı sevinmişlerdi. Gözlerinde gördüğüm o mutluluk parıltıları benim mutluluğuma mutluluk katmıştı. Ahmet Baba, alnımdan öpmüş, 'güzel gelinim' diye fısıldamıştı kulağıma doğru.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşiretin Hanımağası
Fanfiction"Sen dün gece çok değiştin Zeynep." Dedi Kerem. Zeynep, Kerem'in cümlelerinden hiçbirşey anlamıyordu. "Ne demek istiyorsun?" Diye sordu Zeynep. "Sen dün gece şu toprakların hanımağası oldun." "Şu toprakları inletebilecek tek kadın oldun." "Sen dün...