36ஜ "Seninle gurur duyuyorum oğlum."

26K 1K 131
                                    

-Yazar-

Genç adam dirseklerini masaya dayayarak, derin ve boğucu düşüncelerine devam etti. Aklını kurcalayan şeylerin yanında ailesi diye tanımlanan insanların arasına karışacak olmanın verdiği sıkıntıyla, bedeni gerginlikle dolup taşıyordu.

"Hangi düşüncelere daldın?" Çınar, bakışlarını kendi yaşlarındaki, alımlı, çekici, güzel kadına çevirdi.

"Hayatın bombokluğu her geçen gün yüzüme çarpıyor," diye mırıldandı, Çınar. Sesindeki gerginlikle, genç kadına yansımış ve onu içten içe üzmüştü.

"Babanın yanına gidecek misin?"

"Gitmek zorundayım," dedi, büyük bir gerginliğin getirisi olan sıkıntı ile. "Olmam gereken yere gitme vakti geldi."

"Niye onlardan bu kadar uzak kaldın?" diye sordu, genç kadın. Karşısındaki adamın bu hâlleri içinde bir şeyler kıpırdanmasına yol açıyordu.

"Zorundaydım. Annemin olmadığı bir yerde olamazdım. Ama artık annem yok. Babamlarla tanışacağım... Kardeşlerimle tanışacağım... Hatta yengemle bile tanışacağım."

-Zeynep-

"Hayatım İstanbul'a gitmesek mi?" dedim, Kerem'e doğru bakışlarımı çevirerek.

"Neden gitmeyelim güzelim?" diye sordu Kerem, soruma soru ile cevap vererek.

Omuz silktim. "Sadece burada da bir tatil yapabiliriz. Bir tatil için ta İstanbul'a gitmek zorunda değiliz."

"Güzelim... Gayet güzel bir tatil geçireceğiz. Hem İstanbul'daki otellerde gayet güzel ve güvenilir," diye açıklama yaptığında başımı salladım.

"Haklısın," dediğimde yanıma yaklaşarak sakallarını boyun girintime getirip sürttü.

"Sen doktorla görüştün mü?"

Kerem'in ısısı bedenime yayılırken, organlarım bir sağa bir sola çarpmaya başlamış, içimde düğün halayı oluşturmuşlardı. "Ne konuda?"

"Uçağa binmek için. Bebek için problem yaratır mı diye soracaktın," dediğinde, biraz uzaklaşmaya çalıştım ama izin vermedi.

"Evet, sordum. Bir sakınca olmadığını söyledi."

Usulca başını sallarken, boynumun her milimine birer öpücük kondurmaya başladı.

Gülerek ama hafif bir utançla, "Ne yapıyorsun?" diye sordum.

"Karımı öpüyorum." Sesinde arsız bir tını vardı.

"Onu anladım zaten. Ama beni sonra da öpebilirsin. Şu an çantaları hazırlamamız gerekiyor," dedim, kollarının arasından çıkarak. Aslında kollarından çıkmak elbette ki istemiyordum ama hamilelik hormonlarımın zirveye yerleşmesiyle birlikte kendimi dizginlemem zor oluyordu.

Kerem, homurtu eşliğinde sitem ederek, "Artık öpemez de olduk," dedi.

Onun bu hâline gülerek karşılık vererek, eşyaları bavullara yerleştirmeye devam etmeye başladım. Kerem'in ve kendimin bavullarını hazırlarken, gerekli olan her şeyi koymaya gayret gösteriyordum.

"Fazla eşya koyma güzelim. Orada zaten alışveriş yapacağız."

Omuzlarımı silktim. "Olsun. Ne olur ne olmaz," dediğimde, Kerem de bana yardım etmeye başladı.

Bavulları hâllettikten sonra, akşama uçağa olduğundan avluya indik.

Sevim Anne ve Ahmet Baba'nın yanında oturduğumuzda, sıkıntılı bir şekilde bizlere bakıyordu.

Aşiretin HanımağasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin