Multi; Merve. Farklı biri yapacaktım ama sonradan vazgeçtim. Eğer farklı biri olarak düşünüyorsanız onu düşünmeye devam edebilirsiniz :)
Hikaye kapağı için @DenizTurgut_ 'a çoook teşekkür ederim. Ellerine, kollarına, hayal gücüne sağlık :) Bu bölüm senin, umarım seversin! :)
Merve tam karşımda durdu. Gözyaşları ile dolu dolu olan gözlerini gözlerimde sabitledi.
"A-Abla," diye konuşmaya başlayan Merve iki adım atarak bana biraz daha yaklaştı. Sanki konuşmaya ant etmiş gibi konuşmuyor ve hareket etmiyordum.
"Seninle biraz konuşabilir miyiz?" diye sorduğunda, aslında onunla konuşmak istediğimi fark ettim. Konuşmak istememin nedeni şuydu; Kerem'e nasıl âşık olduğu ve bunu benden nasıl gizlediğini merak ediyordum. Konuşmak için dudaklarımı araladım.
"Konuşalım." Sesim oldukça ona karşı sinirimi belli ediyordu. Belki ona karşı haksızlık ediyordum. Sonuçta hiç kimse kendi kalbine kilit vuramıyordu. Merve'nin bu hissettiği şey benden önce başlamıştı fakat yine de bunu hazmet pek kolay bir iş değildi. Bana sarf ettiği sözler de öyle basit kelimeler değildi. Ona ne konuda kızgındım bilmiyordum. Kerem'e âşık olmasına mı yoksa bana karşı bu kin ve nefret mi anlayamamıştım. İnsanların duygularına her zaman saygım sonsuz olmuştu. Ama ben her şeyden önce bir kadındım. Âşık bir kadındım. Duygularım asla basite indirgenemezdi. Benim olana farklı gözle bakılmasına tahammül edemem konusunda haklıydım.
"Biliyorum bana çok kızgınsın," diyerek yerine oturdu. Evet, çok kızgındım. Ama hiçbir kelime şu anki durumumu tarif edemezdi.
"Sadece kızgın değilim. Kırgınım, sinirliyim, öfkeliyim, hüzünlüyüm, mutsuzum... Senin o sözlerin ve o itirafların her gece kulaklarımda çınlanıyor," dediğimde Merve'nin sağ gözündeki doluluk daha fazla dayanamamış ve bir damlasını salıvermişti. Akan damla özgürlüğüne kavuşmuş gibi Merve'nin yanağından süzülmüştü.
"Ben... Sana büyük haksızlık ettim. Şu son bir haftadır sana özlemim anbean daha da arttı... Sana söylediğim şeyler aklıma gelince kendime lanetler okudum."
Yüzündeki ifadeyi anlamak için baktım. Gördüğüm ise; koca bir pişmanlıktı. Gerçekten pişman olabilir miydi? Merve'ye sormak istedim soruları pas geçtim. Merve bana aşkının ne kadar derecede anlatmaya gelmemişti. Pişmanlığını dile getirmek için gelmişti. Ama yine de bir şeyi çok merak ettiğimden dolayı soruyu sormak için dudaklarımı araladım.
"Peki... Hâlâ o duygularından emin misin?" Sorduğum soruyu anlamasını umut ettim. Çünkü benim o cümleyi söylemem bilinçaltımı sarsıyordu. Kerem'e karşı hissettiği duyguların takıntı mı yoksa ciddi anlamda mı olduğunu bilmek istiyordum.
Merve buruk bir gülümseme ile baktı. "Ben... Bilemiyorum. Yani ben bazen bu içimdeki değişik duyguyla öleceğimi zannediyorum. Ama bir yandan da gerçekten de kendime emin olamıyorum. Abla, beni duygularımla lütfen yargılama. Ben kendim istemedim ki bunu. Senin mutlu olmanı her şeyden daha çok isterim. Sen benim ablamsın... Sığındığım limanımsın... Bana her zaman kızgın olacaksın biliyorum. O söylediklerimi hiçbir zaman unutmayacaksın biliyorum. Belki de beni hiç affetmeyeceksin... Ama ne kadar pişman olduğumu bil."
Merve'nin bu tepkisini beklemiyordum. O af dilemeyi bırakın özür bile dilemek ona ağır gelirdi. Hâlâ Kerem'e karşı o duygu kırıntıları beslemesi bile kadınlık gururumu pek de iyi etkilemiyordu. Ama bir abla olarak... Kendi kanımdan birinin bana o kin fışkıran cümlelerini unutacağımı zannetmiyordum.
"Merve ben sana şimdi ne diyeyim? Sen söyle. Benim yerimde olsan sen ne derdin ya da ne yapardın?" Merve başını eğerek ince parmaklarını gözünde tutmaya başladı. Gözyaşlarını hâkim olmaya çalıştığı çok belliydi. İçim sızım sızım sızladı. O benim kardeşimdi. Onu bu şekilde görmek kalbimdeki oluşmuş yaraların daha da kanamasına yol açıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşiretin Hanımağası
Fanfiction"Sen dün gece çok değiştin Zeynep." Dedi Kerem. Zeynep, Kerem'in cümlelerinden hiçbirşey anlamıyordu. "Ne demek istiyorsun?" Diye sordu Zeynep. "Sen dün gece şu toprakların hanımağası oldun." "Şu toprakları inletebilecek tek kadın oldun." "Sen dün...