Babaannem de olduğum için bu bölümü telefondan yazdım. Yani ondan kısa o yoksa uzun bir bölüm ekleyecektim. Ama eve döndüğümde yani bilgisiyarıma kavuştuğumda uzun bir bölüm ekleyeceğim. Aslında yayımlayamayacak bir durumdaydım ama sırf sizin için :* Yani o yorumlar ne öyle? Uzun zamandır böyle çok sevinmemiştim. Hani bu sevdiğiniz (!) yazarınızı bu bölümde mutlu etseniz? Aslında her bölüm isterim de çaktırmayın :D
Kulağıma giren her kelime beynimde çınlandıktan sonra, kalbime ulaşıp, içindeki aşk tohumlarının çiçek açmasına neden oldu.
Bir adam bu kadar güzel anlatabilir miydi? Bu kadar tapılası sevdiğini dile dökebilir miydi? Bir adam bir kadını bu kadar mutlu edebilir miydi?
Siz hiç şöyle oldunuz mu? Âşık olduğunuz adam aşkını o muazzam sesi ile anlatırken, diğer o insanların seslerinin yavaş yavaş uğultuya benzeyip sadece sevdiğiniz adamın sesini duyar gibi oldunuz mu? İşte benim durumum ancak bu şekilde anlatılabilirdi. İnsanların imrenen bakışlarını, ne kadar Kerem'in romantik olduğu ile ilgili düşünceleri şu an umurumda bile değildi.
Yavaşça ayağa kalktım. Adımlarımı yavaş tuttuğumda sadece Kerem'e bakıyordum. Nasıl bir ifade ile bakıyordum ben de bilmiyordum.
Kerem tüm bakışlarını üzerimde sabitlemiş, sadece bana odaklanmıştı. Kürsüye geldiğimde Kerem'in erkeksi kokusu burnuma dolduğumda, gözlerimi kapatıp kokusunu içime daha da çekmek için içten içe bir hazla doldum.
"Güzelim..." diye kısık bir sesle konuştuğunda Kerem, iki elimi omuzuna yerleştirdim ve aşkla sulanmış olan gözlerimi gözlerine diktim.
"Sen nasıl bir adamsın böyle?"
Omuzundaki elim aşağı düşüp, elini tuttu.
Kerem elimi tutup kendine çekti. Yüzlerimiz birbirine çok yakındı ve biz şu an herkesin önündeydik. Bu biraz beni utandırsa da umursamamaya çalıştım.
"Ben sana hiç hayır diyebilir miyim? Ölüm döşeğinde bile olsam sana her an evet derim!"
******************
"Bir kere daha ne kadar şanslı bir kadın olduğumu bana gösterdin," dediğimde Kerem beni kollarının arasına alarak cennetine davet etti.
"Benim kadar şanslı olamazsın," dediğinde Kerem'in boynuna minik bir öpücük yerleştirdim.
"O kadar insanın içinde o kadar güzel konuşman... Mest oldum. Yani nasıl anlatılır bilmiyorum. Hâlâ o anın şoku üzerimde."
"Uzun süredir aklımdaydı... Yani bizim ilişkimizin başlangıcı ve ilerisindeki yaşamış olduğumuz şeyler de hâlâ sana bir evlenme teklifi edememiştim. Her kadın evlenme teklifini hak eder. Ama bu nedense üzerime bir yük gibi binmişti. Yani göründüğünden çok daha zor evlenme teklifi etmek."
Kerem en son dediği cümle ile birlikte kahkahayı sahilin ortasında salmıştı. Kutlama bittiğinde herkesin ne kadar imrendiği bir çift olduğumuzu söylemeleri içimdeki Dansöz Zeynep'i ayağa kaldırmış ve göbek attırmıştı. Eve geldiğimizde Kerem hemen üzerimdeki elbiseyi çıkarmamı söylemişti. Çıkardığım zaman Kerem sahile gitmeyi teklif etmişti ve ben de kabul etmiştim. Mirza'yı, Güneş'e ve Pusat'a emanet etmiştik ki umarım birbirlerine laf atmaktan çocuğumu unutmazlardı.
"Aslında evlenme teklifi edilen kadının işi daha zor... O teklifin şoku senin üzerinde büyük bir enkaz oluyor. Ve sen herkesin içinde bana o teklifi bulundun! Aslında başka bir durum olsaydı kesinlikle utanırdım da ama o zamanda senin o aşk nidaların beni başka bir diyara savurdu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşiretin Hanımağası
Fanfikce"Sen dün gece çok değiştin Zeynep." Dedi Kerem. Zeynep, Kerem'in cümlelerinden hiçbirşey anlamıyordu. "Ne demek istiyorsun?" Diye sordu Zeynep. "Sen dün gece şu toprakların hanımağası oldun." "Şu toprakları inletebilecek tek kadın oldun." "Sen dün...