🥀
Son olarak. Altın sarısı, ucunda yuvarlak bir şekile sahip, işlemesi olan kolyemi de taktıktan sonra okul için hazırdım.
Yatağın üzerine attığım telefonumu ve siyah çantamı alıp çıktım odamdan. Merdivenlerden inerken kolumu havaya kaldırıp bileğimde ki, kolyem ile aynı renge sahip kol saatimden saate baktım. 10.08.
Bugün günlerden pazartesiydi ve benim dersim, on bir buçuk da başlıyordu.
Mutfağa girdiğimde kimse yoktu. Herkes sorumluluğuna sahip olduğu yerlere gitmişti. Ancak, annemin tek sorumluluğu neydi sizce?
Tabiki de ya gün, ya da toplanıp sohbet eşliğinde içilen çaylar. Belli ki yine iki seçenekten biri için evden çıkmıştı, hem de sabahın bu saatinde.
Çantamı ve telefonumu sandalyeye koyup buzdolabına yöneldim, içinden ambalajın içinde bulunan sucuğu ve tereyağını alıp buzdolabının kapağını kapattım. Sucuğu ve tereyağını tezgahın beyaz mermerine koyup tost makinesini çıkardım ve tezgaha koydum . Fişini takıp, bir süre ısınmasını bekledim. Daha sonra masanın üzerinden aldığım tost ekmeği ile kendime sucuklu tost yaptım. Onu çapraz bir şekilde ortadan ikiye ayırdıktan sonra, bir tabağa koyup masanın üzerine bıraktım.
İçecek olarak suyu da masanın üzerine koyduktan sonra, tostumu yemeğe başladım.
Tostum bittikten sonra odama çıktım. Elimi yıkayıp, dişlerimi fırçaladıktan sonra silinen parlatıcımı tekrar dudaklarımın üzerinden gezdirdim. Aşağı inip sandalyenin üzerinde olan çantamı ve telefonumu alıp çıktım mutfaktan.
Dış kapıyı açıp siyah topuklularımı giydikten sora kapıyı kapattım. Çantamdan anahtarımı çıkarıp kapıyı kilitledikten sonra anahtarı çantama koyup aşağı indim. Demir kapı açıldıktan sonra dışarı çıktım ve hiç etrafıma bakmayıp bahçe kapısını da açtım. Bugün Beste hanım hasta olduğu için okula tek gidiyordum. Bu yaşıma gelmeme rağmen okula en yakın arkadaşım olmadan gittiğim için bir yarım eksikmiş gibi hissediyordum.
Her zamankinin aksine bu sefer otobüs durağına doğru yürüdüm. Durağa giderken dükkanlarının önünde oturup çay içen Mehmet abi ve Hüseyin amcayla selamlaştım.
Durağın önüne geldikten 10 dakika sonra gelen otobüs ile oturduğum demir oturaktan kalkıp otobüse bindim. Kartımı bastıktan sonra boş olan bir koltuğa oturup, kulağıma kulaklığı taktım ve dışarıyı izleyerek sevdiğim şarkıları dinledim.
Otobüs ineceğim durağa yaklaşınca kulaklığımı çantama koyup ayağı kalktım ve kapının önünde durdum. Durağı görebilmek için kafamı kaldırdığımda bir çift yeşil göz ile karşı karşıya geldim. Çok tanıdık geliyordu. İstemsizce gözlerim yüzünde fazla oyalanınca aklıma düşen görüntüler ile kafamdan aşağı kaynar sular döküldü sanki. Yüzüme doğru akın eden rahatsız edici sıcaklıktan dolayı kafamı hemen kapıya çevirdim. Bu Mine ablayı rahatsız eden adamdı, abimlerin dövdüğü adamdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇİÇEK MAHALLESİ|✅
De TodoGözleri benim mavi harelerime tutundu, "Neden, her cümlenin sonuna o kelimeyi getirmek zorundasın?" Kaşlarımı çatıp, "Neyi?" Tek nefeste, "Abiyi?"dedi. "Nasıl, anlamadım?" "Şöyle olsun Cem abi, böyle olur Cem abi, nasılsın Cem abi.Abi de abi. O k...