XVI Hibe-i Red

2.9K 26 3
                                    

        Bugün işe hiç çalışmadığı sınava korkuyla giden bir çocuk gibi gittim. Yolda bir an için bile arabamın teybini açasım gelmedi. Dalgınlıkla kullandım arabayı. Bu nahoş dalgınlık, Kibele'nin kapısının önüne kadar devam etti.

        Vale arabamı çekmek üzere, bana doğru geliyor. Gözümü ondan kaçırmaya çalışıyorum. Geldiğinde, arabamdan çıkarken yüzüne bakmamaya özen gösteriyorum. "Günaydın efendim" diyor, güçlükle cevap veriyorum. Sanki tüm çalışanlar, Zeynel'i kovduğum için bana kin besliyorlar hissine kapılıyorum. Ancak içeri girdiğimde, personellerin mimiklerinde en ufak bir değişim görmediğim vakit rahatlıyorum. Zaten en başta böyle bir hissiyata kapılmak saçmaydı. Sonuçta burası bir işyeri ve istenmeyen durumlar yaşandımı istenmeyen karşılıklar verilebiliyor. Kâinatın en gerçek kuralı bu değil mi? Etkiye tepki.

     İçeri girer girmez Zihni benimle konuşmak istiyor. O bu talebi ilettiği anda konuşmak istediği konunun içeriğini tahmin ediyorum.

"Zihni Bey, biliyorsunuz ki Zeynel işten çıkarıldı..."

Beklemediği anda sözünü kesiyorum.

"Elbette biliyorum. Onu ben çıkardım. "

Bir an duraksıyor. Tekrar konuşmaya başlamadan söze giriyorum.

"Benim için zor bir karar oldu. Lakin tüm iş ve işçiler için en doğrusu buydu."
"Sizinle aynı fikirdeyim. Ama benim size söylemek istediğim..."
"Zeynel'de gidince, Zeynep'le beraber 12 saat izinsiz çalışmak zorunda kalacaksınız. Bu yüzden de yeni aldığımız kişinin bir an önce eğitime başlayıp, vardiyaya girmesini istiyorsun. Doğru mu tahmin ettim?"
"Kesinlikle."

        Zehra'nın işe başlayacağından eminmiş gibi konuşmam, bir an için huzursuz ediyor beni. Zira kızcağız işe alındığı yerin aslında ne olduğundan habersiz. Öğrendiği zaman vereceği tepkiyi çok merak ediyorum. Bu merak, nedenini açıklayamayacağım biçimde, avuçlarımın terlemesine sebep oluyor.

"Merak etme Zihni. Zaten yeterince yoruldunuz, daha fazla yorulmanıza izin vermeyeceğim. Şu kız bir an önce girsin vardiyaya, ilk işim sizim birikmiş izinlerinizi vermek olacak."

        Zihni bir süre durakladıktan sonra:

"Fakat izinlerimizi verebilmeniz için birini daha işe almanız gerekecek."
"Onu da halledeceğim." Konuyu değiştirmek istiyorum. "Zeynel için gerçekten çok üzgünüm ama elimden başkası gelmiyordu Zihni. Onu severim bilirsin."

        Zihni kendinden emin bir şekilde cevap veriyor:

"Onu çok iyi tanır ve severim. Saygılı, efendi, dürüst, işini iyi yapmak için çaba sarfeden bir çocuktu. Ama sizin yerinizde olsaydım, ben de aynı kararı verirdim. Dışarıdan, bu deskin ardında yaşananlar çok basit görünüyor ama inanın bana bizim işimiz faişelikten daha zor. İnsanları tanımaya çalış, potansiyel tehlikeleri anında yakala, hesabı tut, para kaçırma, muhasebesini yap, insanların bitmek bilmez ve bir o kadar da çeşitli arzularını giderecek şekilde randevuları hazırla, şikayetleri dinle, gidermeye çalış, diğer departmanları kontrol et derken bu stres yoruyor adamı. Yani demek istediğim, bu işi pilot olmuş bir müptezel değil, analitik düşünme becerisine sahip, soğuk kanlı birisi yapabilir."

***

        Odama geldiğim vakit birikmiş işlerimi yaparken, avans kasayı teslim etmek üzere muhasebe çalışan stajer kız kapımı çalıyor. Bu arada stajer kelimesi sizi yanıltmasın. Zira o kız bir lise talebesi değil, işe yeni alınmış biri sadece. Kendini henüz kanıtlamamış olanlara stajer deriz biz. Gerçi kanıtlayanlar da sonrasında hayal kırıklığı yaratabiliyor ama..

"Avans kasayı getirdim Poyraz Bey."
"Masama bırak lütfen."
"Bu arada Zeynel Bey, tazminat almayı reddetti. Haber vermek istedim."

     Şaşkınlıkla kafamı evraklardan kaldırıyorum: "Sebep?"
"Borcuma saysın dedi. Kalanını da en kısa sürede ödeyecekmiş."

     Öfkeden dişlerimin kenetlendiğini hissediyorum.

"Ona borcunu kapattığımı söylemedin mi?"
"Söyledim ama kabul etmedi." Korkuyla kaçırıyor gözlerini. Onu istemeden de olsa bu denli korkuttuğum için suçluluk duygusuna kapılıyorum

"Deli mi bu çocuk? Kabul etmemek nedir?"

        Omuz silkti. Sonra da usulca dışarı çıktı. Neden her şey ters gidiyor? Bu Serkan Komiser büyü mü yaptı bana? Delirmemek elde değil! Ellerimi yüzüme kenetlemiş vaziyette düşünürken, odamdaki sabit hat çalıyor. "Lütfen bir kötü haber daha olmasın.." Korkuyla kulağıma götürüyorum ahizeyi:

"Poyraz Bey, Zehra Hanım geldi."

KibeleHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin