Eğitim sürecini bizzat Füsun Hanım'ın yapmasını istiyorum. Böylelikle hem Füsun Hanım'ın gönlünü alacak, hem de onunla fazla zaman geçirmeyerek kendimi fazla kaptırmayacaktım. İmzalamış olduğu sessizlik anlaşmasını inceliyorum. Bu anlaşmayı işe yeni başlayan personele kendi eliyle yazdırıp, ıslak imza attırırız. İsmi sizi yanıltmasın. Bu bir sessizlik yemini değil, burada yaşanan her şeye bizzat dahil olduğunu beyan eden bir itiraf yazısı. Bu yazıları bizzat ben güvenli bir yerde saklıyorum. Kibele'nin uzağında, yaşayan kimsenin göremeyeceği bir alanda. Yazısı bile o kadar güzel ki. Kokusu sinmiş midir diye düşünüp kağıdı koklamaktan kendimi alamıyorum. Kağıdı koklarken kapıyı birden açan Halil İbrahim odaya bodoslama dalıyor. Kağıdı kokladığımı fark edip bir an duraksıyor. Aklımı kaçırdığımı düşünmüş olsa gerek. Haksız da sayılmaz. Şaşkınlığını bir kenara bırakıp, tıpkı odaya girerken yaptığı gibi konuya da bodoslama dalıyor.
"Polisler geliyor! Yoldalar."
Bu ne şimdi?
"Yine mi?"
"Bu sefer narkotik."
Düşünmeden masamın altında bulunan alarma basıyorum. Sonrasında odamda bulunan güvenlik kameralarından personellerin defalarca yapmış olduğu profesyonel tahliye ve delil yok etme işlemini izliyorum. H.İ buna gerek olmadığını, gelenlerin orospularla ilgilenmeyeceğini, köpeklerle uyuşturucu arayıp, her yeri alt üst edeceğini söylüyor. Ben de tedbiri elden bırakmamanın bir zararının olmayacağını söylüyorum. Evet müşterilerin en güzel anında alarm eşliğinde apar topar giyinip yarı çıplak vaziyette yangın merdiveninden koşarak kaçması bir müşteri memnuniyetsizliği doğuyor. Fakat biz bu gibi durumlara maruz kalan müşterimize bir sonraki seansı ücretsiz sunuyoruz. İncelediğim istatistiklere göre tahliye edilmiş müşterinin bir sonraki ücretsiz seansa katılma oranı %70 civarı. Ücretsiz seanstan sonra müşterinin bir daha gelmeme oranı da %59. Ücretsiz seansa dahi katılmayanların bir daha asla uğramadığını söylememe gerek yok sanırım. Bir daha uğramayan müşterilerin neredeyse tamamı evlilerden oluşuyor. Evli olmayan azınlığın da neredeyse tamamı kadın. Kadınların tahliye sonrası bir daha uğrama oranı %11 civarı. Uzun lafın kısası her tahliye dikkate değer bir müşteri kaybına yol açıyor. Ayrıca ziyarete kapalı olduğumuz anlarda kaçırdığımız müşteriler de cabası. Fakat yapabileceğim bir şey yok. Polisin Zeynel'in ölümünün üzerine bu kadar düşmesini Kibele'ye bağlamaktan kendimi alamıyorum.
"Halil"
"Evet."
"Otopsi sonucu çıkmış mı?"
"Yüksek doz. Hemde öyle böyle değil. İntihar ya da cinayet üzerinde duruyorlar. Ama aldığım habere göre cinayet büro konuyla hiç ilgilenmiyor. Buradakilerden aldıkları ifadelere göre intihar diyip dosyayı kapatmayı umuyorlar."
"Bonzainin yüksek dozu nasıl olur?
"Kova yapmış herif. Anasının amı kadar doldurmuş muşulu. Belki ilk kapakta gitti, belki ölene kadar asıldı kim bilir?"
"Amacı ölmek miymiş yani?"
"Bilemeyiz."Ekranı bir kez daha kontrol ediyorum. Tahliye işlemi tamamlanmış. Halil İbrahim bir şey demeden odadan çıkıyor. Kameradan Kibele'yi terk edişini izliyorum. Ayhan polisleri karşılamak için lobi aynasında üstüne başına çeki düzen veriyor. Aklıma birden Zehra geliyor. Ne yaptı acaba? Korkmuş mudur? Daha ilk günden narkotik baskını hiç iyi bir başlangıç olmasa gerek. Onu kazanmadan kaybettim sanırım. Kazanmak? O bir ödül mü ki? Onu kazanmayı gerçekten istiyor muyum? Kimi kandırıyorum? Düşünmem gereken onlarca önemli mevzu olmasına rağmen zihnimi en çok meşgul eden yegane şey değil mi? Ah Zeynel! Daha bedenin soğumamışken düşündüğüm şeylere bak. Söyledikleri kadar kötü bir insanım sanırım. Belki de daha kötüsü. Bir insanın ölümüne sebep olmuşken aklım hala yeni tanıştığım bir kadında. Lakin hayat devam ediyor. Olması gereken bu. Sonuçta bir sürü sorumluluğum, sahip çıkmam gereken onlarca çalışanım var. Peki ya onlara yeterince sahip çıkabiliyor muyum? Kanun adamları üzerime üzerime gelirken ben kendimi bu işten sıyrılmaya ne kadar veriyorum? Hastanelerden, cezaevlerinden, pezevenklerin elinden aldığım bu insanları yeniden oralara düşmelerine göz yumacak mıydım? Hayır! Artık zihnimi hiçbir şeyin bulandırmasına izin vermeyecektim. Ne Zehra ne Zeynel. Hiçbir şey! Eski profesyonel halime geri dönüyorum. Ama bugün değil. Polislerle uğraşmak yerine seks yapmaya ihtiyacım var.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kibele
HumorAlışılmışın dışında bir kadın pazarlayıcısının işlettiği, alışılmışın dışında bir genelevde geçen hikayede, aksiyon, mizah, dram, gerilim gibi olguların iç içe geçtiği kurgularla karşılaşacaksınız. Uçta kalmış hayatların serüvenlerine tanık olacak...