"Babanla boşanıyoruz."
Kaşlarım bu karanlık gecenin ıssız dar sokaklarından birinde sevgilimi beklerken hiç olmadığı kadar çatılmıştı.
Sırtımı direğe yaslamış Taehyung'la okul dışında zaman geçireceğim için oldukça heyecanlıydım. Ancak şuan aldığım haber resmen tüm dünyamı başıma yıkmıştı ve dahası da vardı.
"Ne?" Diye saçma ancak bir o kadar yerinde tepki verdim.
"Bak... bunları nasıl anlatabilirim bilmiyorum ama..."
Konuşurken o kadar çok duraksıyordu ki olayların boşanmayla bitmediğini anlamıştım.
"Taehyung'un babasıyla bir ilişkimiz var. Karnımda onun bebeğini taşıyorum."
Gözlerimi şokla açarken doğru duyup duymadığımdan emin olamıyordum. Ne dediğinin farkında mıydı o? Rüyada falansam bile kesinlikle bu kabus kategorisine girerdi.
"Sen... ne dediğinin farkında mısın? Kim Taehyung. Sevgilim olan Kim Taehyung. Babamı aldattın. Bu yetmiyormuş gibi... Anne sen ne dediğinin farkında mısın?"
Saçlarımı adeta yolarak çekiştirirken ses tonum sonlara doğru yükselmişti.
"Özür dilerim. Biliyorum bu çok yanlış. Ancak sorun yok. Emin ol. Benim için hiç endişelenmene gerek yok. Onlarda boşanacak ve biz evleneceğiz Seo Woo'yla."
Endişelenmek? Kesinlikle şuan endişelendiğim son kişi annem ve karnındaki bebeğiydi.
Ne olduğunu doğru düzgün algıyamamıştım bile.
"Jungkook. Bak bu doğru değildi biliyorum ancak biz engel olamadık."
Onlar bizim sayemizde tanışmışlardı. Onları bir araya getirmek için Taehyung'un ne kadar hevesli olduğu günleri hatırlıyordum da... nefes bile alamayacak hale gelmiştim.
"Siz... siz her şeyi mahvettiniz."
"Biliyorum. Özür dilerim. Okulun biter bitmez buraya geri dönün ve konuşalım hep birlikte. O zamana kadar boşanma işlemleri halledilmiş olur ve hemen evleniriz."
Bunları neden bu kadar rahatlıkla söylüyordu? Bunlar normal değildi.
"Kes sesini." Diye mırıldandım. Sesimi bile bulamıyordum.
Telefonu kulağımdan çekerek kapattım suratına. Ellerim öylece yana düşerken bu sessiz ve karanlık gecede adım sesleriyle kafamı sola doğru çevirdim büyük bir ağırlıkla.
Adımları sertti. Bakışları bir buz kadar keskin ve soğuktu. Dakikalar önce telefonda konuşurkenki neşe ve enerjisinden hiçbir şey kalmamıştı.
Sırtımı direkten ayırdım. Gözlerine bakacak yüzü bile bulamıyordum. Halbuki belki de en suçsuz kişi bendim bu olayda.
Omuzlarımdan iterek sırtımı duvarla buluşturduğunda sesimi dahi çıkarmadım. Yalnızca kafamı eğdim. Annemden utanıyordum.
"Annem beni aradı. Ağlıyordu. Ne anlattığını biliyorsun değil mi? Ondan yüzüme bakamıyorsun."
Kafamı kaldırıp gözlerimi onunla buluşturdum. Kıpkırmızıydı gözleri.
"Annem hıçkırarak ağlıyordu Jungkook."
Sesi aniden yükseldiğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. Buna rağmen engel olamadım gözümden bir damlanın düşmesine.
Titrek bir nefes aldım
"Ben... özür dilerim." Dedim hiç bir suçum olmamasına rağmen. Tek bildiğim çok utandığımdı.
Taehyung tüm bu yükü benim omuzlarıma bırakmaktan da çekinmemişti ve ben bunları taşıyamayarak boynum bükük duruyordum.
"Özür mü dilersin? Neyin özrünü diliyorsun? Sen neyin özrünü diliyorsun? O iğrenç annen için mi özür diliyorsun?"
Yumruğunu aniden kaldırdığında bana vuracağı için o kadar korkmuştum ki kollarımı hızlıca yüzüme siper etmiştim. O duraksamış ve hemen ardından rüzgarını hissedebileceğim bir şiddette yumruğunu duvara geçirmişti.
İrkilirken buna dayanamayarak yavaşça çöktüm yere. Yüzümü anında dizlerim arasına gömerken ellerim saçlarımı diplerinden sıkıyordu. Adeta titreyerek ağlarken onun sert solukları kulağıma ulaştı.
"İğreniyorum, senden, annenden, ailenden."
Sonrasında da çekip gitti. Benim bir suçum yoktu ki. Yemin ederim hiç bir suçum yoktu. Hatta öyle ki ilk Taehyung benimle arkadaş olmak istemişti. Sonrasında o duygularını ilk açmıştı bana. O çok ısrar etmişti ailelerimizi tanıştırmayı. Annem dışında hepsi bizi arkadaş olarak bilsede sorun değildi. Ben yalnızca onu üzmemek için ona uyum sağlamıştım.
Neden tüm suçu benim üzerime atarak beni bu soğukta iğrenç olduğumu söyleyerek terk etmişti ki?
Ben kırılmıştım. Yerde titreyen telefonuma uzandım. Babamın çağrısını yanıtlarken çatlamış sesiyle konuşmasıyla ben daha da dağıldım. Benim bu gece tek ihtiyacım olan kişi tüm suçu benim üzerime atarak gitmişti.
Ben sanırım... çok yalnız hissediyordum.
Babamın ağlayışlarını dinledim kendi tuttuğum nefeste boğulurken ben o karanlıkta. Babam anneme çok aşıktı. Babam bunu hak etmemişti. En çok da o hak etmemişti.
Babam gibi güçlü bir adamın ağlayışı, Taehyung gibi beni çok seven bir çocuğun terk edişi o gece beni mahvetti.
Dayanmak bile istemedim. Ancak babam gibi bir aşığı benden başka teselli edecek kimse yoktu. Babam olmasaydı bu gece ölüm gecem olurdu hiç şüphesiz. Ki çocukluğumu öldürdüğüm geceydi bu soğuk mayıs gecesi.
Normalden çok daha kasvetli olmasından anlamalıydım belki de bir şeylerin ters gideceğini.
Saatler önce Taehyung'la heyecanla konuşarak planlar yapmamızın bu şekilde sonuçlanacağını asla beklemiyordum.
Saatlerce oturdum o soğukta yalnız başıma. Hava bulutlu olduğu için ay bile parlamıyordu bu gece. Titreyen sokak lambasının altında, sabahın ilk ışıklarıyla sönmesini bekleyecek kadar çok oturdum o soğukta.
Yüzümdeki yaşlar gerginliğe sebep olacak kadar çok kurumuştu yüzümde. Gözlerim deli gibi acıyordu.
Duvardan destek alarak zar zor ayağa kalktığımda başımın dönmesiyle direğe tutunmak zorunda kalmıştım.
Saatlerce ağlamıştım. Ağlamadığım ve ağlayamayacağım kadar çok ağlamıştım.
Ellerimi ceketimin cebine sokarken adımlarım yürüyüş mesafesiyle bir saat süren yurdumu hedef almıştı.
Gerçi bu yavaşlık ve savsaklıkla bu süre çok daha uzun sürmüştü ancak ben zaman algısını yitireceğim kadar gidiktim.
İkinci senem rüya gibi geçip bitiyorken birden kabusa dönmesi beklediğim bir şey değildi.
Ben gerçekten çok üzgündüm o gece.
_________________________________________
Selam bebeklerim yeni kurguya merhaba diyelim.
Uzun zamandır aklımda olan bir kurgu. Sonunda yazmaya başladım. Umarım ben severek yazarım siz de severek okursunuz.
Keyifli okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maniac ~Taekook
FanfictionJungkook'un annesi, sevgilisi Taehyung'un babasından hamile kalır. Bununla birlikte Jungkook kendisinden ayrılan Taehyung'a ise takıntılı hale gelmeye başlar. Yan çiftler; Yoonmin Jensoo