3

16.8K 1.4K 562
                                    

"Bak çok rezalet bir takımım olduğundan değil ancak gerçekten hepsinden daha iyi oynuyorsun."

Ardından onun sert smacını karşılamıştım. Parmak pasla bu sefer o kaldırırken topu ben sertçe smacı basmıştım.

Şüphesiz çok güzel oynuyordum. Hatta birkaç tekniği birebir Koç Park'tan görmek ustalaşmama sebep olmuştu. Zaten yapacak hiçbir şeyim olmadığı için voleybol maçları izleyerek ve babamla konuşarak geçiriyordum zamanımı.

Jimin Hyungla adeta arkadaş olmuştum. Olayları bilmeyen yoktu ve elbette o da biliyordu. Reşit olmama rağmen Yoongi Hyungla aynı serseriliği yaparak beni bara götürmüştü ve ben ağlayarak her şeyi anlattığımda ihtiyacım olan desteklerden birini görmüştüm ondan.

Hatta onun da acı hayat hikayesinden birkaç parça duyabilme lüksüne erişebilmiştim.

"Haftaya geri gelecekler. Voleybol için kaptanlık seçimleri de herkesin bir hafta ısınmasından sonr gerçekleşecek. Kurslara gidenler vardır elbette ancak kimse birebir Park Jimin'den eğitim almadığı için kaptanlığa sahip olamayacak.

Jimin Hyung yüzünden kaptanlık için hırs yapmıştım ve kesinlikle olacaktım da.

Topu plaseye bıraktığında kendimi yere atmam sorun değildi. Ancak o blokladığında kurtarmam da mümkün olmamıştı.

"Sorun değil takım arkadaşların halledecek bu eksiği."

"Biliyorum. Mezunlarla oynadığımızda çok iyi öğrendim." Dedim servisle topu başlatarak.

Koskaca sahada ikimiz koşturup duruyorduk ve bu komikti aslında. Çünkü daha 5 kişinin doldurması gereken bir boşluk vardı ve biz yalnızca ikimiz olduğumuz için normalden daha çok yorulmuştuk.

Yine de bu durum komik olduğu için gülüyorduk. Zaten küçük olan gözleri gülünce daha da kısılıyordu ve görmesine engel oluyordu. Bunu söylediğinde ikimizde kendimizi yere atarak gülecek kadar yakınlaşmıştık aslında.

Üç gün sonra annemle, eski sevgilim olan Taehyung'un babası dünyaevine giriyordu. Ne ironiydi ama.

Tüm rezilliğimiz ortadaydı. Aldatılma olayları anlatılmasa dahi elbette anlaşılmıştı. Sonrasında bu kadar çabuk evlenmeye yalnızca bir bebek mümkün olabilirdi ki bu anlatılmasa dahi ortadaydı ve ifşalanmıştı. Rezillerdi.

...

"Jungkook yemeğe geleceksin. İtiraz istemiyorum. Nokta. Babanı arayıp onla konuşmak zorunda bırakma beni."

"Hiç birinizin yüzünü görmek istemediğimi daha nasıl ifade edebilirim. Malûm hamilesin sözlerimi kaldırabilecek bir mental sağlıkta olmayabilirsin."

"Sorun değil. Yalnızca gel. Yoksa gerçekten babanı arayacağım."

"Geleceğim." dedim tek kelimeyle hiç birini görmeye hazır olmayarak.

Sonrasında yarın gidip iki gün sonra geri döneceğimin bilincinde küçük bir sırt çantası hazırlamıştım sabahki yolculuğum için.

Evlenmişlerdi ve ben düğünlerine bile katılmamıştım. Taehyung ve Jennie oradaydı ancak ben değildim işte. Evlenmelerinin üzerinde iki gün geçmişti. Şimdiyse yemeğe davet ediliyordum. Büyükler yüzsüzlerdi.

Annemle babamın muhattap olmasını istemiyordum. Özellikle böyle bir olay için. Çünkü babam hala umutsuz bir aşıktı ve ne kadar kendisinden olmasa dahi hamile eski karısının üzülmesi isteyeceği son şey bile değildi. Bu kadar saf bir sevgi ile seviyordu işte annemi.

Koç Park'a haber verip onun destekleyici cümlelerini duyarak yüzümde ufak bir gülümsemeyle yeniden dönmüştüm iki buçuk ay aradan sonra Busan'a.

Maniac ~TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin