"Taehyungie~"
Gülümsemesine rağmen gözlerini açmazken bacağımı diğer tarafına atarak karnına oturdum.
"Cidden uyanmayacak mısın? Kahvaltıyı çoktan kaçırdık." Dedim ellerimi göğsüne koyup yüzüne doğru eğilirken.
"Hm" diye mırıldanırken neden hala uyanmak istemediğini anlayamamıştım. Aslında çok da geç yatmamıştık. Ayrıca ben bile uyanmıştım yani.
Rahat bir pozisyona geçmek için yan dönmesine göz devirirken beni kollarının arasına alarak en azından yanına düşürme inceliğine girmişti. Yoksa burdan kafamı parkeye falan geçirebilirdim.
O bana sarılırken ben de dümdüz yatmış tavanı izlemeye başlamıştım.
"Sıkıldım." Diye mırıldandım kafamı birazcık yana yatırıp onun alnına yaslarken. Saçlarımdan rahatsız olarak uyanmasını bekliyordum.
"Bu şekilde seni göremiyorum." Dedi.
Kafamı ona çevirdiğimde göz göze geldik.
O gülerken dudaklarımı büzdüm.
"Madem uyandın kalksana. Bir saat daha böyle yatacağım diye korktum."
"Uykumu açmaya çalışıyordum yalnızca."
"Sende eski etkiyi yaratmıyorum gibi." Dedim yüzüne yaklaşıp burunlarımızı çarpıştırırken.
"Aslında sen uyurken ben senin güzelliğini izlediğim için hala yataktayız."
"Hâlâ güzel olduğumu biliyordum. Yalnızca iltifatların hoşuma gidiyor."
"Bende bunu biliyordum." Dedi gülerek.
O yavaşça doğrulurken titrek bir nefes aldım.
"Çok fazla düşünüyorsun." Dedim ben de kalkıp kollarımdan yardım alarak kendimi yatak başlığına yaslarken.
Kafasını bana çevirmek yerine yorganı incelemeyi tercih ederken konuşmasını bekledim.
O "Yalnızca..." diye başlayıp susarken yutkundum. Devamını getirmesini istemediğim için ayağa kalkarken banyoya ilerlerken neşeli bir tonda güldüm.
"Duşa önce ben gireceğim. Çıkarım hemen."
Arkamı döndüğüm gibi yüzümdeki gülümseme solarken hızlıca banyoya girip arkamdan kapıyı kilitleyip sırtımı yasladım.
Benim söylediklerimi düşünüyordu.
Doğruluğunu. Gerçekten başkalarıyla gülmeyi tercih eder miydim bunu düşünüyordu mesela. Halbuki bunu tercih etseydim şuan aynı odada bile oluyor olmazdık. Söylediğim her bir kelime yalnızca onu incitmek için olan sözlerdi. Pek bir doğruluğu yoktu.
Suyu açarak kendimi duşa atarken bu konuyu nasıl açıp konuşacağımızı bilmiyordum. Bana kalsa geçmişi tamamen boşverirdim. Hatta mümkünse silip atardım. Ancak o çok fazla düşünüyordu.
Voleybolun bana ağırlık yapıp yapmadığını, bana vurmasından korkup korkmadığımı...
Voleybolu öncelikle başlara göre çok daha fazla seviyordum ve kesinlikle bana ağırlık yapmıyordu. Jimin hyungla olan arkadaşlığımızı da çok seviyordum ki basketbolu kaybetsem dahi onu kazanabildiğim için durumdan memnundum. Jimin hyungla bu şekilde muhabbete girmeden bu okuldan gitseydim hayatımın en büyük eksiğini yaşayacağım düşüncesi daha ağırdı her şeyden. Bu yüzden basketbol içimde bir yara bile değildi.
Ve bana vurmazdı. Onu ne kadar sinirlendirirsem sinirlendireyim, ne yaparsam yapayım bana vurmazdı. Ben ona vursam dahi o bana vurmazdı.
Bornozumu üzerime giyinerek aynada kendime baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maniac ~Taekook
FanfictionJungkook'un annesi, sevgilisi Taehyung'un babasından hamile kalır. Bununla birlikte Jungkook kendisinden ayrılan Taehyung'a ise takıntılı hale gelmeye başlar. Yan çiftler; Yoonmin Jensoo