İlk maçımıza gidiyorduk. Basketbol takımıyla aynı kolejde maçlarımız vardı. Tek önemli olan şey şüphesiz kazanmamızdı.
Herkes neşeliydi. Benimse moralim bozulmaya başlıyordu. Jisoo sinirimi bozuyordu. Taehyung'un etrafında kendi çıkarları için dolaşması ve Taehyung'un Jennie'yi farketmesine rağmen Jisoo'yla takılmaya devam etmesi beni delirtiyordu.
Halledecektim.
Yemin ederim öyle bir halledecektim ki sonrasında bundan pişmanlık falan duymayacaktım. Ortaya çıksa bile umrumda olmayacaktı.
Jisoo engelini tamamen ortadan kaldırmak ve Jennie'ye de küçük bir iyilik yapmak benim için sorun değildi. Belki Taehyung yıpranacaktı ama ben onun için buradaydım.
Bogum'la Taehyung'un tam arkamda oturup gülüşmesi beni her saniye geriyordu. Maç için heyecanlı falan değildim. O belkide şuan halledilmesi en kolay şeydi.
"Moralin bozuk. Neden?" Diye sordu Jaehyun.
"Sadece gerginim. İlk maçım."
"Sorununu anlıyorum. Yalnızca anlatmanı beklemiştim. Sorun değil. Henüz o kadar yakın değiliz. Senin için Seokjin'i çağıracağım."
"Hayır hayır gerek yok. Ben sonra konuşurum. Şuan bunla uğraşmak istemiyorum yalnızca."
Kafasını salladı yalnızca.
"Hey alındın mı? Düşündüğün kadar uzak sayılmayız ayrıca. Sorunlarımı iç çekişlerimden anlayacağın kadar yakınız." Dedim ona doğru eğilip sevimlice gülümseyerek.
Birazdan maçımız olacaktı ve kesinlikle kimsede moral bozukluğu istemiyordum.
...
İki takımda güzel bir farkla yenerken ilk maçlarımız böylece gayet iyi geçmişti. Bundan sonra zorlanacağımızdan hiç şüphem yoktu.
...
Yemin ederim deliriyordum. Karşı masamda oturan Jisoo ve Taehyung'u gördükçe çenem daha da kasılıyordu. Bizimle oturması teklif edilmiş olmasına rağmen Jisoo'yu bırakamayacağını söyleyerek onunla oturmuştu.
"Sunbae seninle bir şey konuşabilir miyiz?"
Duyduğum kızın tanıdık sesiyle kafamı kaldırıp ona baktım. Sevimli gülüşüyle yeni şeyler öğrendiği belliydi.
"Geliyorum ben." Dedim diğerlerine ve ayağa kalktım. Kıza elimle yolu gösterip onun önden gitmesine izin verdim.
Ellerim ceplerime yerleşirken Taehyung'un masasının yanından geçerken rahat olmaya çalışsam da nafileydi. Jisoo'nun kıkırtısı yeniden kendimi kasmama neden olmuştu.
Kız beni arka bahçeye götürdüğünde kendisi duvara yaslandı.
"Kızlarla yattığı yüzde yüz gerçek. Elime birkaç fotoğraf geçti ama vermeyeceğim. Aşk insani delirtebilir ve hiçbir erkeğe bu konuda güvenemem. Gerisi sende Jeon. Bir şey istiyorsan haber verebilirsin."
"Teşekkür ederim Nayeon." Dedim gülümseyerek.
"Güzel gülüyorsun. Karşındakinde nasıl bir etki bıraktığına dair en ufak bir fikrin olmasa gerek. Çünkü eğer biliyorda böyle gülüyorsan senin iyi biri olduğundan şüphe edeceğim. Son öpücüğümü alıp gidiyorum." Dedi ve parmakları uçlarına çıkıp omuzlarımdan nazikçe destek alarak dudaklarını yanağıma bastırdı ve koşarak uzaklaştı.
Telefonumu çıkarıp Jennie'yi arayacakken onun beni aramaya başlamasıyla kaşlarım şaşkınlıkla havalanmıştı.
"Ben de tam seni arıyordum. Ne büyük tesadüf."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maniac ~Taekook
FanfictionJungkook'un annesi, sevgilisi Taehyung'un babasından hamile kalır. Bununla birlikte Jungkook kendisinden ayrılan Taehyung'a ise takıntılı hale gelmeye başlar. Yan çiftler; Yoonmin Jensoo