Kim Taehyung
"Ben taşırım Jungkook." Dedim.
Bunu kaçıncıya söylüyordum bilmiyordum ama o da en az benim ısrar ettiğim kadar vermemekte inatçıydı elindeki poşetleri.
"Taehyung ben bir aydır alışverişlerimin hepsine inan ki yalnız çıkıyorum ve bunlardan çok daha ağır poşetler taşıdım. Seni bu saçma küçük jestlerinle affetmeyeceğim. Bu yüzden en azından sesini kes ve başımı ağrıtma."
Öylece dururken arkasını dönüp bakmadı. Yeni bir mağazaya daha girdiğinde arkasından bakarken ağlamamak için dişlerimi sıktım.
Elbette kolayca affedilmeyeceğimin oldukça farkındaydım. Benim onu kırdığım kadar beni kırmalıydı değil mi? Benim yaktığım ateşi yine benim üzerimde söndürmeliydi. Arkamı dönüp gitme lüksüm yoktu. Çünkü Jungkook artık beni beklemiyordu.
Bir daha onu hiçbir zaman yakalayamazdım. Hiçbir şey olmamış gibi bende onun peşinden içeri girdim.
Isırdığı dudaklarıyla gergince kıyafetlere bakıyorken aslında odağının orda olmadığının oldukça farkındaydım.
"Sana yakışacaktır." Dedim kenarındaki duvara yaslanarak burda olduğumu bildirip onu rahatlatmak için.
Çilek kırmızısı aralık dudaklarının arasından kesik bir nefes verdi ve bana kısaca göz değdirip askılıktan kazağı aldı.
Benim için deli gibi endişelense de ben ondaki tüm haklarımı kaybetmiştim. Bundan sonra kıpırdamayacaktı.
"Senin de alacağın bir şey yoksa çıkalım." Dedi kenara bıraktığı poşetlerine eğilirken.
Ondan önce eğilip poşetleri aldım.
"Yok. Öde ve çıkalım."
Bir şeyler mırıldanarak arkasını döndü. Kesinlikle beni küçümseyecek ve yaralayacak şeyler söylemişti bundan emindim ancak ne dediğini anlayamamıştım. Yine de ses tonundan benimle alay ettiğini anlayabilmiştim. Sorun yoktu. Hak etmiştim. Bunlardan daha bile fazlasını hak ediyordum hiç şüphesiz.
Kasaya ilerlerken kenardan beğendiği kemeri düşünmeden alıp onunla birlikte kasaya gitti ve ücreti ödedikten sonra elindeki yeni paketle geri geldi.
"Gidebiliriz." Dedi elindeki poşeti de uzatırken.
Elimi uzattığımda onu de elime taktı ve önden çıktı.
Dengesiz davranıyordu. Oldukça dengesizdi. Eskiden nerde ne düşündüğüne kadar bilen ben şuan hareketlerini anlayamıyordum bile. Aşağılıyor muydu yoksa şans mı veriyordu? Seviyor muydu yoksa alay mı ediyordu?
Gerçekten o kadar belirsizdi ki bu belki de beni en çok yıpratan şeylerden biriydi. Belirsizliklerden nefret ederdim.
...
Jeon Jungkook
"Jungkook uyan artık. Geç kalmışız. Koç Park ve Min delirmek üzere. Bugün neredeyse herkes uyuya kalmış."
Hoseok'un sesiyle kaşlarım çatılırken üzerimden yorganın çekilmesiyle büzüşmüştüm.
"Hemen kalkman gerek. Namjoon, Seokjin, ben ve siz uyuya kalmışız. Koç Park hepimizi kendi arabasıyla götürecek."
"Ya nasıl sığacağız ona. Gidin oynayın siz. Yorgunum ben."
"Seni kucaklayıp banyoya fırlatmamı istemiyorsan uyan." Dedi ensemden tutup kaldırırken.
Mızmızlanırken geri yatmaya çalışıyordum.
"Ben dedim ilk şu bebeği uyandırın diye. Jungkook uyan artık. Koç Park delirecek." Dedi şansını deneyen Seokjin.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maniac ~Taekook
FanfictionJungkook'un annesi, sevgilisi Taehyung'un babasından hamile kalır. Bununla birlikte Jungkook kendisinden ayrılan Taehyung'a ise takıntılı hale gelmeye başlar. Yan çiftler; Yoonmin Jensoo