Benzincide durmuştuk ve ikimizde öylece birbirimize bakıyorduk.
"10 dakikamız var. Jimin hyungun fazladan oyalanacağını varsayarsak 15 dakika." Dedim yüzüme su çarparken.
Kendimi şu stres altında rahatlatmam inanın mümkün değildi.
"Bak biliyorum beni affetmedin ama en azından hala birbirimize ait olduğumuza dair bir şüphem yok. Sana ihanet falan etmedim. Gerçi bana bu konuda güvendiğini biliyorum." Dedi bana doğru yürürken.
Belimi lavobaya yaslarken ne demek istediğini gayet iyi anlamıştım.
"Kendimden nefret etmeme sebep olur bu olay." Dedim o şortumun lastiğine parmaklarını kararsızlıkla sürterken.
"Neden? Bana istediğini yapabilirsin. İstediğini söyleyebilirsin. İstediğin kadar kırabilirsin. Eninde sonunda barışacağımızı bildiğimiz için tüm bunlara katlanmıyor muyuz?" Diye sordu kafasını eğip gözlerime sert bir tonda bakarken.
Klasik baskınlığıydı.
Derin bir nefes içime çekerken yakın mesafeden dolayı onun yoğun kokusunu almam şu şartlarda kesinlikle iyi değildi.
"13 dakikamız kaldı. İzin ver halledeyim. Sonrasında ben çok daha kolay geleceğim. Biliyorsun. Seni rahatlamamız gerekiyor."
Dilimi yanağımın içinde gezdirirken çenemle kapıyı kilitlemesi için işaret verdim.
Dediğimi yaparken ellerim lavobanın kenarlarını sımsıkı kavramıştı.
Önüme yürüyüp kararlılıkla diz çöktüğünde bu görüntüyü özlediğimi farketmiştim. Şüphesiz onu en çok sevdiğim yerlerden biri bacaklarımın arasıydı.
Şortumun iplerini çözdüğü gibi şort belimden düşerken titrek bir nefes aldığına şahit oldum. Benden daha kötü bir durumda olduğunu biliyordum. Ancak şu saatten sonra o pek de umrumda değildi. Kendi rahatıma bakmayı tercih ediyordum.
İç çamaşırımı indirirken karnıma kondurduğu öpücükle elimle saçlarını kavradım ve kafasını geriye yatırdım.
"Emin ol şuan yalnızca işimi halletmek için varsın. Öpücüklerle duygulara boğulan bir şey istemiyorum senden. Kabul etmiyorsan çekil."
Dizlerinin üzerinde benim için duruyorken bu yüz ifadesine bile ayrı yükselecek durumdayken onu kırmaktan çekinmedim.
Kafasını salladı yalnızca. Onun adına üzülmedim. Çok daha beterlerini yaşamıştım.
Beni ağzına ağırladığında elimi saçından çekip lavobaya yeniden yasladım.
Ağzımdan ufak bir küfür kaçarken sıcaklığı karşısında kafamı geriye atmıştım. Elimi saçlarımdan geçirip terlemiş saçlarımı alnımdan uzaklaştırırırken titrek bir nefes almıştım.
Oyalanması sinirimi bozuyordu. Nefes alışverişim tamamen bozulurken telefondan saate baktım. Aniden yutkunduğunda telefon yere düşmüş ve benim elim saçlarıyla buluşmuştu.
Aylardır onunla beraber olmuyordum ve bu şuan yeniden doğmaktan farksızdı.
Duygusuz olacağına iddia ettiğim bu olay dudaklarımdan onun adı dökülene kadar geçerliydi. Çünkü kesinlikle özlemiştim.
Gözlerim zevkten dolayı dolarken bana hissettirdikleri yüzünden ona sinirlendiğimi hissettim.
Onu hemen yandaki duvara yaslarken kontrolleri tamamen elime aldım. Kafasını duvara sabitlerken elim kafasıyla duvar arasındaydı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Maniac ~Taekook
FanfictionJungkook'un annesi, sevgilisi Taehyung'un babasından hamile kalır. Bununla birlikte Jungkook kendisinden ayrılan Taehyung'a ise takıntılı hale gelmeye başlar. Yan çiftler; Yoonmin Jensoo