6.Bölüm:'Vatanım'

34.6K 1.6K 466
                                    

İyi okumalar dilerim❣

Bölümler her Cumartesi saat 21.00 da yayımlanacaktır.

6.Bölüm: VATANIM

'Babam bana YARATANDAN korkmayı öğretti, yaratılandan değil.'

🔫🔫

Azat'ın kolu boynumu sıkıyordu. Silahı da başıma dayamıştı. Sağ elimi ovalıyordum. Çünkü acımıştı.

"Yaklaşmayın yoksa beynini patlatırım." dedi Azat. Gülümsedim. Sonra kendimi tutamayıp kahkaha attım. Bizimkiler şaşkın gözlerle bana bakıyordu. Azat pisliği susmam için kafama vurmuştu. Yüzüm ciddiyete büründü.

"Onun kılına zarar gelsin, seni gömerim buraya." dedi Poyraz. Gülümsedim. "Çekilin önümden buradan çıkacaz. Bu çıtır da benimle gelecek." dedi Azat. Kaşlarımı çatıp yumruğumu sıktım. Kolunu tutup ısırdım. Ani bir refleksle kolunu çekince yüzüne tekmeyi bastım ve azat yerle buluştu.

"Usta ve Casper siz adamı alın." dedi Poyraz. Bana baktı. "Seninle sonra konuşacaz." dedi. "Emredersiniz komutanım." dedim. Etrafı iyice temizledik.

Benim giydiğim çarşafı Azata giydirdik. Baygındı. Yüzü biraz renk değiştirmiş olabilir. Şey birde burnu ve ağızı yer değiştirmiş olabilir. Zaten albay canlı getirin demişti. Hâlâ yaşıyor sonuçta.

Köyün arkasından dolanıp kobraya bindik. Azat'ı köşeye bağladılar. Yanına gidip nabzını kontrol ettim. Normal atıyordu. Tiksinerek yüzüne bakıp yerime geçtim. Kimseden ses çıkmayınca başımı kaldırıp baktım. Poyraz önüne bakıyordu. Mert, Batu ve Oğuzhan bana bakıyordu. Gülmeye başladım. Sonra sustum. "Pardon." dedim.

"Komutanım korkmadınız mı?" dedi Batu.

"Babam bana YARATANDAN korkmayı öğretti, yaratılandan değil."

"Bu sözün üstüne de başka bir şey demem ben." dedi Batu. Gülümsedim. "Başına buyruk oluşun cezasız kalmayacak Anka!" dedi Poyraz. Bana bakarak değil karşısına bakarak konuşuyordu. "Dosya cezası mı vereceksiniz?" dedim alaylı bir şekilde. Elâ gözlerini yeşillerime dikip "Yok hayır. Beş tane şınav çekeceksin." dedi. "Bu mu?" dedim.

"Allah yardımcınız olsun komutanım." dedi Oğuzhan. "Beş tane işte." dedim. Kimse cevap vermedi. Ben de takmadım.

İki saat yol gittikten sonra Azat uyanmaya başlamıştı. "Oo uyuyan güzel, uyandın mı?" dedim. Beni görünce diğer tarafına kaymaya başladı. Gülümsedim. "Benim dokunamazlığım var. Seni süründürecem." dedi. Bayağı sesli. Arabanın içini dolduracak şekilde kahkaha attım. Yanına gidip sürekli koluna dokunup çektim. "Ee dokundum ne oldu şimdi?" dedim. "Seni yaşatmıyacağım komutan." dedi Azat. Poyraz ayağa kalkıp Azat'a yaklaştı. Yüzüne sert bir şekilde yumruk atınca yine bayıldı.

"Tekme atınca burnu yamulmuştu. Cellat Üstteğmenim de vurunca düzeldi. Taner albay bir şey anlamaz." dedim. Gülmeye başladılar. Poyraz ise göz devirmişti.

Tugaya vardığımızda Oğuzhan ve Batu Azat'ı kolları arasına alıp indirdiler. Biz de ardından indik. Akşam olmak üzereydi. Tam da dağların olduğu yerde bulunduğumuz için güneşin vedasındaki şöleni izleyebiliyorduk. Aşık olunası bir güzellikti.

İki asker Azat'ı bizden alıp götürdüler. İnci gibi yan yana dizildik. Taner Albay ve yanında başka bir komutan ile karşımızda durdular. Omuzundaki yıldızlara bakılırsa Yüzbaşıydı. "Ben sizi uyardığımı hatırlıyorum." dedi Albay. Kimseden ses çıkmadı. Yüzbaşı tam benim ve Poyraz'ın karşısın geçti. "Ikinizden biri yaptı değil mi?" dedi.

Dünya Ellerimde 'Vatan Uğruna' Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin