54.Bölüm:'Uyuyan Devi Uyandırdınız'

20.6K 1.2K 615
                                    

İyi okumalar dilerim.

Çok özlemişsiniz diye duydum. Sonunda kavuştunuz.

Bir sonraki bölümün geliş hızı beğeni ve yorum sayısına bağlı olacak.

54.Bölüm: Uyuyan Devi Uyandırdınız

🔫🔫

Üç Ay Sonra

Nisan yağmurlarını seviyordum. Arabamdan inip yüzümü gökyüzüne çevirdim.

Yağmur taneleri içimdeki ateşi söndürmeye yeter miydi? Yetmezdi.

"Komutanım?" Gözlerimi aralayıp bana doğru koşan askere baktım. Başıyla selam verip karşımda durdu. "Albay sizi odasında bekliyor."

Hayır yani anlamıyorum. Sorun bende mi? Kaç askeri birlik değiştirdim hâlâ şu Albay'larla aramı düzeltemedim. İllaki kapıdan beni aldıracaktı. Fakat bir farkı vardı. Yeni Albay'ım nefes almama bile izin vermeden çağırıyordu. Sıkıntılı bir nefes alıp verdim. "Hangisi?" diye sordum. "Bozkurt." dedi. Keşke babam çağırsaydı.

Acaba yine ne yaptım?

Giriş kapısından girip yavaş adımlarla ilerledim. Yüzüme yapışan saçlarımı itip babamın odasının olduğu binaya girdim. Yanımdan geçen rütbelilere başımla selam verip odanın olduğu kata çıktım. Kraliyet katı mübarek. Kapının sol tarafındaki isimlere baktım.

'Albay Umay Yücesoy Aral'

'Albay Yiğit Aral'

Kral ve Kraliçe. Aynı odada kalıyorlardı. Kıdemli olan babamdı ama annemin isminin üstte yazılmasını istemişti. Adam gibi adam.

Odanın kapısının önünde dikilen askerlere baktım. İlk gördüğümde heykel sanmıştım. Çünkü asla kıpırdamıyorlardı. "Nasıl başarabiliyorsunuz? Şahsen ben iki dakika konuşmasam benim öldüğümü düşünüp hastaneye kaldırırlar. Nöbet değişiminden sonra lütfen konuşalım. Çok merak ediyorum." Askerler bir tepki vermemişti. Odanın kapısını tıklatıp girdim. Bozkurt Timi toplanmıştı. Toplu hakeret mi olacak? Aman Allah'ım!

"Beni çok mu özlediniz?" dedim, sevimli şekilde. "Asker!" Hazır ola geçtim. "Emredin komutanım!" Babam beni korkutuyordu. "Sana tek bir soru soracağım." dedi babam. "Tabii komutanım." dedim. "Ne yaptın sen?" dedi. "Ne yapmışım ben?"

On Dört Gün Önce

Uğur kolumdan tutup beni çekmişti. "Şaçmalıyorsun Asena! Ben sana bu yüzden yardım etmedim." dedi. Kolumu elinden kurtardım. "Bana engel olamazsın. Gideceğim." dedim. "Salak mısın?! Tek başına nereye gidiyorsun?" Omuz silkip Amarok'un kaputuna oturdum.

"Her şeyi ayarladım. Bugün bu iş bitecek." dedim. Sıkıntılı bir nefes alıp vermişti. "Baban öğrenirse bu defa kolay kurtulamazsın." Yine omuz silktim. "Asena lütfen! Babana söyleyelim. Gidip beraber alırız." Kaşlarımı çatıp Uğur'a baktım. "Sakın! Kolay bir şekilde kurtulamayacak. Yaptıklarının bin mislini yaşamadan ölmeyecek o. Eğer başka birinden duyarsam beni sil Uğur." Çaresizce bana baktı. "Bende geliyorum o zaman." Başımı iki yana salladım. "Senin de başını yakamam. Bir şey görmedin, duymadın ve bilmiyorsun. Bana söz ver." Uğur sertçe kaputa vurup geri çekilmişti. Ayağımla kalçasına vurdum. "Lan mal! Arkadaşımın arabası. Kafanı kırarım." Beni kendine çekip sıkıca sarıldı.

"Dikkat et. Lütfen! Kulaklığın açık kalsın. Sürekli irtibat halinde olacağız." Sarılmasına karşılık verdim. "Aklın kalmasın." dedim. "Akıl mı bıraktın, kalsın." dediğinde omuz silktim. Aşağı indim. Uğur'a sıcak bir gülümseme ile baktım. Cebimden çıkardığım iki mektuba kısa bir süre bakıp Uğur'a uzattım.

Dünya Ellerimde 'Vatan Uğruna' Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin