36.Bölüm:'Affetme'

26.4K 1.3K 575
                                    

İyi okumalar dilerim.

36.Bölüm: Affetme

🔫🔫

Askerler beni, kolumdan tutup çektiğinde ters ters baktım. Nefes nefese kalmıştım. "Komutanım öldüreceksiniz." dedi Bilal. Omuz silktim. "Amacım da o." dedim. "Sizi bekliyorlar. Gidelim." dedi. Yerde yüzü kan içinde olan, Rojda'ya baktım. Gülümsedim.

"Makyaj yakışmış." dedim. Doğrulmak istiyordu ama acıları engel oluyordu. "Ölene kadar bir hücrede tek başına kalacaksın. Hava almak bile yasak. Yavaş yavaş delirmeye başlayacaksın. Düşünmekten kafayı yiyeceksin. En sonunda ölüp cehennemi boylayacaksın. Oraya gidince benden selam söyle. Hepsini ben gönderdim." Bilâl'in elindeki hırkamı omuzlarıma aldım. Rojda'yı botumun ucuyla itip, "Anka uçar." dedim ve koğuştan çıktım.

Bir elim eşofmanımın cebindeydi. Diğerinde de tesbih vardı. Sallıyordum. Arkamda bulunan askerlerin kıkırdama sesleri gelince omuzumun üzerinden baktım. "Hayırdır?" dedim. "Komutanım size olan hayranlığım artıyor." dedi asker. "Eyvallah koçum." dedim. Tekrar önüme döndüğümde herkesin geldiğini farkettim.

Baştan aşağı bana bakıyorlardı. Akın yüzünü buruşturmuştu. Poyraz gülümsüyordu, sen gülme. Mert gülüyordu. Oğuzhan ve Batu iki yanıma geldi. Batu elime uzanıp öpmek için harekete geçerken kendimi geri çektim. "Asena ağam." dedi Oğuzhan. Kahkaha attım. Burnumu çekip Oğuzhan'ın yanağından makas aldım. "Bensiz nasıl geçti?" dedim. Batu beni kendine çekip sarıldı. "Sensiz geçmiyor be gülüm." dedi.

"Hadi Asena gidelim." dedi Akın. Omuz silktim. "Asena ağa diyeceksiniz." dedim. Kaşlarını çattı. "İnşallah senden önce Binbaşı olurumda biraz çektiririm." dedim. "Şu çektirmiyor halin mi?" dedi Akın. "Evet." deyip bizimkilere döndüm. "Ben size çektiriyor muyum?" Hepsi gözlerini kaçırmıştı, Poyraz hariç. Ondan da ben gözlerimi kaçırdım.

Kimseyi umursamayıp yürümeye devam ettim. Tesbihi sallamaya devam ediyordum. "Her yere uyum sağlayan tek insan sizsiniz galiba komutanım." dedi askerlerden biri. "Tabii. Bukalemun Asena derler bana." dedim. Beş saniyelik bir sessizlikten sonra kahkaha atmaya başlamışlardı. Dudaklarımı büzdüm.

Elimi cebimden çıkardım. "Islak mendili olan var mı?" dedim. "Eline ne oldu?" dedi Poyraz. "Kan döktükleri kadar kan dökmek isterdim ama şartlar bu kadarına müsaade etti." dedim. "Sana bir şey yapmadılar değil mı? Bir yerin acıyor mu?" dedi Mert. "Çıt kırıldım değilim ben Mert. Ne zaman anlayacaksınız?" dedim. "Kusura bakmayın Psikopat Hanım. İnsan olmadığınızı unutmuşum." dedi Mert. Gözlerimi kıstım. Karnım gurldumaya başlayınca elimle karnımı bastırdım.

"Senin bebek acıkmış." dedi Batu. "Hemde kurt gibi." dedim. Yanıma geldi. Koluna girip başımı yasladım. İlerlemeye devam ettik. "Çok korktum. Gerçeği öğrenince içim ferahladı. Ve seninle gurur duydum. İyi rol yapıyorsun." dedi Batu. "Gizli görev olduğu için söyleyemedim." dedim. "Biliyorum canım. Ama iyi oldu. Kafan dağılmıştır." dedi. "Ne demezsin? Yorgunluktan birazdan şuraya düşüp bayılacağım. Şifreyi çözmek için kısacık zamana ansiklopedi sığdırdım. Onlar açık havaya çıkınca uyuyordum. Sadece o zaman uyudum. Bir daha girmek istemiyorum oraya." dedim. "Bir daha olursa kız kılığına girer, senin yerine girerim." dedi. Gülümsedim. Canım Batu'm.

Operasyon bitmişti. Suikastçıları yakalamışlardı. Her şey mükemmel ilerlemişti. Tek sorun benim fazlasıyla yorgun ve aç olmam. İyi ki tek sorun bu.

"Hava soğuk bunu giy." dedi Poyraz. Elinde kendi montu vardı. "Gerek yok. Ben soğuka dayanıklıyım." dedim. Kapıdan dışarı adım attığım gibi titremeye başlamıştım. Eksi yüz derece olmalıydı. "Bu titreme de dayanıklığa giriyor galiba." dedi Poyraz. Montu kolumdan geçirip giydirdi. Önüme geçip zincirini de çekmişti. "Şu an tartışacak ve sana engel olacak gücüm yok ama bana yakın davranmayı bırak. Lütfen!" dedim. Hızlı adımlarla beni bekleyen kobraya bindim.

Dünya Ellerimde 'Vatan Uğruna' Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin