yine adada

1.3K 107 13
                                    

Balca gerinerek yataktan kalkarken hiç alışkanlığı olmasa da sağlam bir küfür etti. Ekim ağrılara ve ilaçlara rağmen dayanmıştı da kendisi yorgunluktan sızmıştı. Berbat saçlar, akmış makyaj, nasıl giydiğini hatırlamadığı bir erkek tişörtüyle aynada kendisine bakan kadın kesinlikle görmek istediği bir manzara değildi.

Ekim çoktan kalkmış ve duş almıştı. Banyodaki ayna buğulu, katlanıp bir kenara bırakılan havlu ıslaktı. Balca da aynını yaptı.

Sahile inerken gördüğü tek tük adama "Günaydın" demiş ama kocasını sormamıştı. Ekim onu bulsun istiyordu. Adamın içinde açılan yaralar, boşluklar, bazen onda uzaklaşma ihtiyacı yaratıyordu. Belki yine öyle bir zamandı.

Denizde kulaç atan kolları görünce dikkatini yüzen adama verdi. Ekim di. Olduğu yere çöküp, adamın yorulup çıkmasını bekledi. Ters noktada sudan çıkmış, herkesin yapacağı gibi kurulanmadan, titremeden doğru eve yürümüştü. Kendisini hayranlıkla izleyen karısının farkında bile değildi.

Eğer olsaydı; daha az aksamaya çalışırdı. Belki ovarak ağrısını azaltmaya çalıştığı kolunu ellemezdi bile. Güneşin altında o altın rengi teniyle, yavaşça yürüdüğü evde bekleyen kadını düşünürken, yüzünde anlaşılmaz ama kaygılı bir ifade olmazdı. Sadece Balca yı düşünüyordu. Nasıldı? İyi uyumuş muydu? Aç mıydı? O da saçma hatta komik şekilde kendisini özlüyor muydu? Bir saat önce kalktığı yatakta aynı eksiklik hissiyle doluyor muydu?

Balca yerinden kalkıp kocasını takip etti. Saçları sıcaktan kurumuştu. Üzerindeki beyaz uçuş uçuş elbisenin rüzgarda savrulmasını seviyordu. Artık görünmez olma çabası yoktu. Çünkü artık kendisini görmesini istediği tek kişiye aitti. Şu an güzel olmamaya çalışmıyordu. Hatta keşke bu kartpostal gibi manzarayı görseydi Ekim. Annesinden aldığı buğday rengi saçlarının, uzun boyunun, zarif hatlarının etrafına dolanan kumaşı, kızın dişiliğini tüm gücüyle kabul eden yürüyüşünü izleseydi.

Odaya girdiğinde adamı pencereden dışarıya bakarken buldu. Kapıya dönüp bakan gözlerindeki hayranlık ve aşk çok belirgindi.

"Sanki denizden çıkan bir su perisi gibisin bu sabah. Hep güzeldin. Üzerine aldığın her kamuflaja rağmen sen her zaman güzeldin. Ama bugün artık benimsin diye mi öyle geliyor, bilmem, bambaşkasın." Onu izlemişti.

Balca yavaşça yanına yürüdü. "Sen de." dedi sadece. Sonra gülerek, "ve ıslaksın" dedi. Hâlâ azıcık sular süzülen şortu göstererek.

Ekim bu gülümsemeye tapar gibi bakıp, artık kendini tutamadığı belli bir şekilde uzanıp öptü kızı. Balca da dayanamayıp kollarını boynuna doladı ve tutkuyla karşılık verdi. Kendi uzun boyuna rağmen hafifçe parmak uçlarında yükseldi.

Adam zorlanarak ayrılıp, "Duş almalıyım. Tuzluyum." derken kız aldırmadı. Tekrar uzandı. Kocası ısrar etmeden elbiseyi üzerinden sıyırıp atarken, kısacık bir an ayrıldılar. Sonra güneş ışıklarının doldurduğu yatağa uzandılar.

Uzun zaman sonra, adam parmaklarını kızın gövdesinde tembel tembel gezdirirken, Balca sıkıntıyla sordu. "Sence memelerim küçük mü?"

Ekim şaşırmıştı. Nedense Balca nın böyle kaygıları olacağını düşünmemişti. Diğer kadınlar gibi iltifat almak için soruyor gibi de değildi üstelik. "O nereden çıktı?"

"Annem söyledi. Senin yüksek standartların hakkında az buçuk fikir edinmiş. Üstelik belli etmemeye çalışır ama bu memelerin küçüklüğü mevzusunda kendisinin de hatırı sayılır bir ezikliği var. Fark etmişsindir, anne tarafım güzelliği biraz farklı görüyor. Anneannem, dedem, dayım, annem... O kadar mükemmel olmanın acayip bir sonucu herhalde. En ufak kusura bile kafayı takarlar. Allah'tan Masal bu konuda düşünecek pek bir şey bırakmadı. Kaşif soyunun bitirme tezidir."  Balca bunu konuştuğuna inanamıyordu.

El gibi (Tamamlandı) Korunun Çocukları 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin