barışmak

1.4K 107 34
                                    

Ekim mutlulukla kucağındaki bebeğe baktı. Karabey'in ısrarıyla Ekim koymuşlardı adını. "Erkek ya da kız fark etmez. Senin adını alacak." demişti. Kadın oğlunun ileride ismini sevmesini umuyordu.

Üç gündür ilk kez bebeğiyle yalnızdı. Tombul pembe suratlı tatlı bir bebekti.
Misler gibi kokuyordu.

Kapı çalınca irkildi ister istemez. İçeri giren Ozan'a baktı. "Naber faydasız? Anne mi oldun şimdi sen?"

Ekim ne diyeceğini bilemedi. Öylece baktı. "He anne oldum. Bak oğluma. İyi ki hamileyken gelmedin de sana benzemedi güzel oldu çocuk."

Ozan sanki hiç bir şey değişmemiş gibi güldü. "Kedi olalı bir fare tuttun yani." dedikten sonra, yatağın kenarına oturdu. "Kocan yalnız konuşalım istedi. Sanırım barışalım istiyor. Garip adam."

Ekim "Ben sana küs değilim. Yani artık değilim."

"İyi. Ben de artık sana küs değilim. Kimseye değilim." Ozan bebeği kucağına aldı. "Karnı tok mu?" diye sordu.

"Tok. Yeni emdi."

"İyi bakalım. O zaman sen gidip sıcak bir bitki çayı iç. Kocanla sohbet et. Ben yeğenimle konuşayım. Zaten sürekli uyur bu. Sekreterimin kızı 18 saat falan uyuyordu. Aklın kalmasın." Ozan Ekim i adeta iterek odadan çıkardı. Sonra beşiğin yanına oturdu. "Delikanlı sen sen ol asla içini karartma. Kader sana ne verirse sev. Bak mesela şimdiden bir arkadaşın var. Gerçi bok gibi bir arkadaşım. İnanmazsan annene sor. Ama seninle iyi anlaşacağız. Sen benim kendi kaderimle barışımsın." diyordu.

Ekim gözünün kenarındaki yaşı sildi. Çok uzun süre bırakamazdı bebeğini. Ama Ozan ın bu güven oyuna ihtiyacı vardı, biliyordu.

Kocasının yanına indiğinde; Karabey keyifle "Barıştınız mı?" diye sordu.

Ekim kafasını yana eğip, "Ne yaptın?" dedi merakla.

"Ozanla konuştum. Bazı şeyleri anlamasını sağladım. Bizimle olmasını istiyorum. Sana karşı yanlış bir şey hissetmiyodu aslında. Öfkesi kayıp hissine karşı. Onu da yanlış kişiye yönlendiriyordu." Bir süre sustu. "Ekim ben Ozan a çok güveniyorum. Başardıklarını görüyorum. Saçma bir kıskançlığın onun da bizim de hayatımızda pürüz olmasını istemiyorum."

Ekim Karabey in dudaklarını tutkuyla öptü. "Senin için rahatlayacaksa benim için sakıncası yok. Benim hayatımda pürüz yok Karabey. Sen varsın, oğlumuz var. Başka bir şey istemem." dedi.

Yarım saat sonra yukarıdan "Ekiiimmm. Bu çocuk altına sıçtı. Öğğğğ. Kızım ne yiyorsun sen? Ağğggghhh. Kusucam şimdi. Gel şunun altını al. Ekiiimmm." diyen Ozan ın sesini duydular.

Hayatları artık tamamen rayına girmiş, kimsede bir kırgınlık kalmamış gibiydi.

.....

İnci saçlarını son kez gözden geçirip aynanın karşısından ayrıldı. Kendini pek beğenmişti. Cenazeden sonra geçen aylarda keder ve üzüntünün bıraktığı izler kaybolmuştu. Ekim eskisi gibi mesafeli değildi. İnci artık beklediği umut ettiği yakınlığı görebileceğini düşünüyordu.

Konağa ilerlerken kalabalık dikkatini çekti. Yemek oldukça büyük bir olaydı hepsi için. Karahan amcasının iş arkadaşları gelecekti. Aileleriyle birlikte. Annesi ve Ekim yengesi oldukça yorucu bir kaç günün ardından kusursuz bir davet organize etmişlerdi. İnci her iki kadının da kendilerinden mutlu bir haber beklediğini görebiliyordu. Kendisi doğduğundan beri hazırdı zaten. Ama Ekim ona hiç ümit vermemişti.

Derken biri dikkatini çekti. Bol pantolon ve tiril tiril gömlek giymiş, upuzun saçlarını sırtına salmış gözlüklü bir kadın. Duruşu vücudu kendinden emin ama orada olmak istemez gibi rahatsızdı.

El gibi (Tamamlandı) Korunun Çocukları 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin