Balca ağrı kesicilerin etkisiyle uykuya dalan adama yüzünde tuhaf bir sırıtmayla bakıyordu. Herkesi bahçede bırakıp, Ekim in odasına geçtiklerinde genç adam, "şu yirmi metreyi yürürken canım çıkacak vaziyette olmasam seni yanıma katmazlardı değil mi?" diye sormuştu gülerek. Belli ki kızın dikkatini ızdırapla buruşan yüzünden uzağa yönlendirmek istiyordu.
Balca "Asla" dedi. "Yani normal şartlar altında Osman Ege'nin seni vurmaması mucize."
Ekim elini yatak başlığına koyarak zorlukla uzandı. Kızdan yardım istemiyordu. Sonra, "Doktor bundan kötü olmayacağını söyledi" dedi. "Yani bir araz kalacak. Orası kesin. Belki değnek kullanırım. Sonra da duruma göre baston kullanırım falan. Ama kendi başıma yürüyebileceğim ve canım da böyle yanmayacak. Gerçi iğrenç bir yara izim de var." Elini sızlayan omuzuna götürdü. "Aslında iki." dedi. İlk kez bu konuda üzülmüş göründü.
Balca esprili şekilde "Sen bir de dayımı mayoyla gör. Frankenstein gibi. Dikilmedik yeri yok. Hele bir yanık izi var sırtında. Anam anam. Sanırsın harita. Yengem bir zamanlar dayımın sanat eseri gibi olduğunu söyler. Masal ona benziyor. Fark etmişsindir." dedi.
Ekim ilacına uzandı. Ama yetişemedi. Daha doğrusu canı o kadar acıyordu ki nefesi kesildi. Balca'nın yardımını çaresiz kabul etti.
Sonra, "Yani belki bir seneye eskisi gibi olabilirmişim. Doktor olimpiyatlara katılamazsın,biraz da komik görünürsün ama koşarsın bile dedi." diyerek Balca'ya baktı.
"Bunları bana niye anlatıyorsun? Doktorla ben de konuştum. Zaten hepsini biliyorum."
Ekim önüne baktı. "Eğer istersen, yani beni hala istiyorsan, hayatın boyunca sakat bir adama bakıcılık yapmak zorunda kalmayacaksın. Ne kadar süreceğini kestirmek zor ama iyileşeceğim."
Balca artık yerinde duramadan gidip yatağın kenarında durdu. "Bu bir teklif mi?"
Ekim ne söyleyeceğini bilemedi. "Değil." dedi sonra. "Yani henüz değil. İyileşmem ne kadar sürer bilmiyorum. Dahası doktor yanılmış da olabilir." sıkıntıyla nefes aldıktan sonra; "Sadece bekle diyorum. O kadar." dedi.
Balca yatağın yanına oturdu. "Sen ve ben... Belki varlığını bile bilmediğimiz yerden bağlandık. Tuhaf, garip, saçma... Ama tanımadık birbirimizi. Sana komik bir şey söyleyeyim; ben seni son altı senedir manyak gibi seviyorum ama toplasan ancak altı gün geçirdik." Elini tutan ele baktı. Sonra başını kaldırıp Ekim'in gözlerine. Adam şok olmuş gibi görünüyordu. Sevinçli ümitli bir şaşkın bakış. Balca elini tutan eli kaldırıp, dudaklarına götürdü. "Beklemem." dedi. "Bekleyemem. İyileşmek derken neyi anlattığın umurumda değil. İyisin." Ekim itiraz edecek gibi olduğunda, "Ben senin yerine yürürüm. Benim kollarım senin olur. Bana yüreğin lazım. Anlıyor musun? Beni bir ömür seveceksen, buna inanıyorsan, hissediyorsan çok bile bekledik bana kalırsa." diyerek susturdu adamı.
Ekim gözlerini bir süre kapatıp açtı. Tekrar söyle." dedi. İkisi de neyi kastettiğini biliyordu. Balca hiç utanmadı, çekinmedi, gurur falan da yapmadı. O kadar önemsizdi ki hepsi. "Seni seviyorum" dedi gözlerine bakarak.
"Öyle değil. 'sevdiğim sensin' de." Yakarış gibiydi adamın ricası.
Kız başını sağlam koluna yaslayarak, "Sevdiğim sensin" dedi. "Hep sendin. Ta yüreğimden biliyorum, hep sen olacaksın."
"Yine" Ekim çaresizce tekrar söylemesini istiyordu. Balca da söyledi. Defalarca.
Adam gözlerini açık tutmakta zorlanıp uykuya dalmadan hemen önce, "elmalı kurabiye yediğini hatırlıyor musun? Öğrenci işleri hani. Bank. Gözlüğünü tişörtüne...."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
El gibi (Tamamlandı) Korunun Çocukları 3
Romanceİçinde bulunduğu bu kusursuz dakikayı hava gibi soludu genç kız. Berrak mavi-yeşil gözlerini süsleyen kara kirpikleri usulca kapandı. Göz alabildiğine uzanan yabani çiçeklerle bezeli alanda bir kameriye kurulmuştu onun için. Beyaz cibinliklerle beze...