Anlamak

1.6K 156 33
                                    

Ekim ellerinin altında dalgalanan bedene kendini kaptırmış, dudaklarındaki alıkonulma bitmesin diye dua eder gibi başını kaldırmıştı.

Adam kendini kızdan ayırmak için tüm iradesini kullanmak zorunda kaldı. Karşısında ona bakan, istekli hayal kırıklığına uğramış yüz öyle güzeldi ki.

Sonra Ekim mahcup bir şekilde toparlanmaya kolsuz gömleğini saçlarını düzeltmeye çalıştı. Elleri titriyordu ve Karahan a bakmıyordu.

"Ekim" dedi adam çaresizce. "Gerçekten burada çalışma odamda öylesine alelade bir şeymiş gibi seninle sevişmek üzereyim. Kapı çalma adeti olmayan Yavuz, her an temizlik için gelebilecek Roksan, daha Allah bilir kim..."

Kız yavaşça başını kaldırıp gözlerine baktı. Yıllarca kocası tarafından istenmediği söylenen kızın gözlerinde az önceki tutku yerine utanç vardı şimdi. Karahan bunu görmek istemiyordu. Öyle sert öpmüştü ki dudakları örselenmişti. Kendine hakim olamadan bir parmağını götürüp dokundu. Sonra yine öptü onu. Bu sefer daha yumuşak, sanki incitmekten korkar gibi, bir yarayı üfler gibi öpüyordu.

Ekim yine sarhoş gibi hissediyordu. Ama ellerini iki yanında yumruk yapmıştı şimdi ve adama dokunmamak için mücadele ediyordu. Saçları yine kısa olsaydı keşke. Nasıl hissettireceğini merak ediyordu. Hep arkası dönükken rahatça izlerdi onu. Esmer uzun ensesi beyaz gömlek yakasından yükselir, Ekim bazen bu güzel çukura öpücükler kondurabilmeyi hayal ederdi.

Karahan karısının güzel saçlarını dağıttı yavaşça. Dalgalı bir deniz gibi sırtını kaplayan, kokusuyla başını döndüren, o gittikten sonra bile yatakta kalın tellerini bırakan saçlar. Ellerine baktı. Yumruk yapılmış asla dokunmamaya yeminli gibi duran ellere. Birini aldı öptü sonra tam kalbinin üzerine götürdü. Nasıl çarptığını duysun artık umurunda değildi. Gözlerinin içine tüm yüreğiyle baktı yeniden. Sanki asırlardır hasret kalmış gibi kana kana içti o güzel berraklığı. Bunu da yapamamıştı hiç. Sonra diğer elini alıp öptü. Onu da yanağına götürdü. Kelimeler yetmiyordu, kaçmış gibiydi kelimeler. Çağırsa da gelmiyordu. Gözleri bin farklı ateşle "Sev beni" diyordu. "Yapmazsan ölürüm. Öldüm" diyordu.

Ekim boyunu yüzünü kollarını geniş göğsünü izledi. Hiç bu kadar yakın hiç bu kadar korkusuz olmamıştı ki. Tüm fotoğrafları ezbere bilirdi de yakından etiyle teniyle bir Karabey görmek... Sonra yanağını okşadı. Adamın gözlerini yumarak başını bu ele yaslaması kızı mest etmişti. Sanki o da kendisi gibi hasretti bu dokunuşa.

Kapının bir anda açıldığını ve ardında kocaman bir süpürgeyi sürükleyen kulağındaki kulaklıktan dinlediği müzik onlara gelen Roksan ı fark etmediler bile. Canavar makinenin sesi ayırdı ikisini. Özür üstüne özür dileyen kadına ve kendi korkmuş suratlarına bakıp kahkahalarla gülmeye başladılar.

İlk kez böyle karşılıklı. İkisi de birbirini ilk kez böyle gülerken görüyordu. Karabey güldükçe daha da güzelleşen karısına hayran hayran bakarken Ekim sustu. Yüzü kızardı.

Ne yapacağını bilemezken imdadına Melek yetişti. Bayram günü sırf kendisi için açılacak mobilya galerisine gitme vaktiydi. Planlanmayan bu tatilden önce halletmeleri gerekiyordu.

Ekim evden ayrılırken arkasında daha umutlu daha heyecanlı bir adam bırakmıştı. Kendi kalbi de dört nala koşuyordu zaten. Karabey zar tutmuştu demek. Peki neden? Adamın bakışı tepkileri kendisini beğendiğini ortaya koyuyordu. E Ekim de kör değildi. Güzel kadındı biliyordu. Ama on yıl önceki hali içler acısı değil miydi? Bir havuz partisini hatırladı utançla.

11 yıl önce;

Dedesinin marifetiydi bu da. Sosyetik dostlarını ve çocuklarını şahane bir hafta sonu vaadiyle çiftliğe çağırmış, Ekim için genç ve saygın bir damat adayı arıyordu. Bunu da gizlememişti.
"Şu an sana bakan bir erkek için çok etkileyici değilsin ama büyük annen de böyleydi. Onu bana gösterdiklerinde hakaret gibi gelmişti. Benden on beş yaş küçük, tatlı masum bir köylü kızı. Evlenip üç beş çocuk yapar, sonra da keyfime bakarım diyordum." Hasretle güldü. "Ama bambaşkaydı. Ondan başkasına asla bakamadım bırak keyfime bakmayı. Sende de aynı ışık var. Kocan olacak çocuk çok şanslı." diyordu. Ekim utanarak kafasını önüne eğdi. Gelenleri tanıyordu ama içlerinde istediği kimse yoktu. İç sesi "yalancı" diye alay edince, söz konusu gizli sancı sebebinin tamamen konu dışı olduğunu  acıyla düşündü. Fıstık gibi bir sürü hatunun içinde görünmez olacağı kesindi.

El gibi (Tamamlandı) Korunun Çocukları 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin