başka bir hikaye

1.5K 136 37
                                    

"Karabey yapma."

Adam kafasını karısının uyluklarından kısa süreliğine kaldırıp "Sana yapma demeyi yasaklamak lazım." dedi. "Ne dersen de yapacağım. Şurayı tam şu noktayı öpmeyi hayal ederek yıllar geçirdim. Kafamı kessen engel olamazsın."

Ekim şaşkınlıkla doğrulurken "burayı mı?" diye sordu.

"Hı hı. Şu çizgi var ya. Sen üzerinde ıslak mayon, bu eşsiz çukurlardan sular damlayarak süzülerek karşımda dikiliyorsun. Su olmak istiyorum. Şimdiki aklım olsa senin masumiyetini, kendi itibarımı, dedeni dünyayı her şeyi siktir eder, o gün o ağaç altında yapardım. Aklıma koyayım." diyerek tam o noktaya dudaklarını bastırdı.

Ekim daha da şaşırmıştı. Ne zaman? Dedesi hayattayken hem de. Gözlerinin dolduğunu hissetti. Kocasının güçlü omuzlarından tutarak adamı yukarı çekip öptü. "Biliyor musun eğer yapsaydın muhtemelen karşı koymazdım" dedi. Öpüşmeleri kısacık bir süre Ekim içine giren adamın baskısıyla inlerken kesildi. Sonra devam ettiler.

...

Melek çarşafları katlayıp, dolaba yerleştirirken bir taraftan da Ekim e bakıyordu.

"Patiskayı yırtmasaydınız bari. Gitti canım kanaviçeler. Valla büyük hanım duymasın keser sizi." diyordu.

Ekim kızararak gözlerini kaçırdı.

"Siz de amma ateşli çıktınız. Ağlak ağlak bakışıp, 'kuşum, bebeğim, nazlı papatyam' ayarında mışıl mışıl yatar uyursunuz bir halt edemezsiniz diye boşuna korkmuşum."

"Melek susar mısın? Ben sana soruyor muyum?"

"Yavrum senin bana soracak pek bir şeyin kalmamış bence. Çüş Ekim. On gün lan on gün yataktan çıkmadınız mı? Gerçi kapının halini görünce arada çıkmışsınız sanırım. Duştaki askıyı yerinden niye söktünüz? Gerçekten meraktan soruyorum. Epey sağlam bir şeydi."

Ekim cevap verme gereği görmedi.

"Kızım merak ediyorum işte. Ya hani gizlimiz saklımız yoktu."

Ekim Karabey'i tatmak istemişti. Tıpkı onun kendisine yaptığı gibi. Pek becerikli olmadığını düşünüyordu ama adam "yeter, bırak, bırak artık geleceğim" diye inlerken ağzının ve ellerinin içindeki sertliğe öyle çok odaklanmıştı ki bırakmamayı seçmişti. Sonuçta Karabey kasılarak ve vahşi bir hayvan gibi sesler çıkararak inlerken askı adamın elinde kalmıştı. Ama bunları Melek'e anlatmadı. Sadece daha da kızararak Roksan'ın az önce getirdiği ütülenmiş giysileri dolaba yerleştirdi.

Melek bu sırada "Ekim sana nasıl söylesem bilmiyorum ama Ozan akşam bize yemeğe gelecek. Yahya sizi de davet etmemi söyledi. Geri dönmeden önce bu son akşam yemeğimiz. Ne desem bilemedim." dedi.

Ekim kalbini yokladı. Orada Ozan a karşı hala sıcak duygular vardı. Kardeşçe değil, arkadaşça, vefa benzeri, ortak bir geçmişin hatırası olan duygular. "Geliriz tabi. Karabey de isterse yani. Ona sormadan kabul etmem doğru olmaz. Ama benim için sakıncası olmaz." dedi.

"Onu deden senin için yanına almış biliyor muydun? Yahya'nın söylediğine göre Karahan Bey ortaya çıkmasa şimdi belki de onunla evli olacakmışsın. İnsanların başkalarının geleceğine bu kadar rahat karar vermesine illet oluyorum." Melek gerçekten kızmış görünüyordu.

Ekim "Dedem Ozan ben Karabey. Sonuçta ne yaparsan yap, insanın bir yazgısı var Melek. Bütün evren bir olup, ayırmaya çalışsa da bir araya gelmesi gerekenler geliyor." dedi. "Ben Karabey'i öyle çok sevdim ki. Derin bir yerlerden, kendimin bile göremeyeceği kadar derin, karanlık bir yerden sevdim. Bir gün sırtında taşıdığı yükü kaldırıp atarsa diye korktum. Hem de çok. Mutluydum huzurluydum belki ama eksiktim. O eksikliği bir bebekle doldurmak istedim çaresizce. Bizi ölene kadar birbirimize bağlayacak, yüzüne baktıkça, kokusunu aldıkça bana babasını hatırlatacak. Şimdi yaşadığım şey ise mucize gibi."

El gibi (Tamamlandı) Korunun Çocukları 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin