Geçmişin Hayaletleri Konuşmaz

1.7K 190 26
                                    

Ekim tuhaf, bol rüyalı bölük pörçük bir uykudan uyandığında saat sabahın yedisiydi. Gece olanları ne kafasında ne de yüreğinde bir yere konduramıyordu. Karahan boşanmayı değil, evliliklerini yeni yakın gerçek bir boyuta taşımayı istiyordu. Ekim'e oldukça da ciddi görünmüştü. Gece yaşanan anların sarhoşluğu halen gitmemişti üzerinden. Kendisini salak gibi hissediyordu. Yaşıtlarının uzmanı olduğu konularda öyle saf ve deneyimsizdi ki... Kesin hissetmişti kocası da kalbinin kuş gibi kanat çırptığını, soluğunun kesildiğini...

Daha yüzünü yıkamamıştı ki kapısı açılmış, içeri bir anda dalan yegane arkadaşı Melek'le burun buruna gelmişti.

"Ekim çabuk öt. Beyefendi aşağıda seni kahvaltıya bekliyor. Annesi benden jurnal bekliyor. Yahya'ya anlatamadım daha sizin mutfakta 9,5 hafta çevirdiğinizi. Neler oluyor? Hani siz ayrı yaşıyordunuz? Hani aranızda bir karıkoca ilişkisi yoktu, olmayacaktı?"

Ekim kızardı yine. "Melek bu şu anda konuşmak istediğim bir konu değil."

"Ne zaman konuşalım peki? Adam parmak vura vura masayı delecek Ekim. Ortalığı ayağa kaldırmadan aşağı inmelisin. Ne zaman konuşalım?"

"Yani mümkünse hiç bir zaman. Bu çok mahrem bir konu Melek. Rica ediyorum anneme de bahsetme. O şimdi ortalığı ayağa kaldırır. Ne yapacağını tahmin etmek çok zor. Burayı basabilir, babamı üzerimize salabilir. Biz Karabey le daha bir çok meseleyi netleştirmedik. Sadece evliliğimizi kurtarmaya birbirimize bir şans verip, yeni bir başlangıç yapmaya karar verdik. Bu kadarını bil yeter."

"Anam ortada evlilik mi var? Sen adamın anasının babasının yanında, sanki kız kardeşiymiş gibi yaşayıp, çürüyorsun. O dünyanın götünü  parmaklıyor. Şimdi iki öptü diye hemen yavşama." diyerek bütün hevesini öldüren kıza dik dik baktı Ekim.

"Melek bilmediğin çok şey var. Dışarıdan nasıl göründüğünü az çok tahmin edebiliyorum ama inan bana bu evliliğin zarar gören tarafı hiç bir zaman ben olmadım. Karabey benimle sadece dedeme verdiği sözü tutmak beni güvende tutmak için evlendi. Onsekiz yaşında, dünyadan haberi olmayan saf salak bir çocuktum. Karabey ise memleketin en gözde bekarlarından biriydi. Ne benimle evlenmek, ne dedemin son anlarında huzurla gitmesini sağlamak gibi bir mecburiyeti yoktu. Kimsem yokken, etrafım çakallarla sarılmışken, her gün kim canıma kastedecek, dayım mı, halam mı gözü dönmüş eniştem mi, yoksa uyuşturucudan burnunu göremeyen kuzenim mi diye korkarken Karabey beni hayatta tuttu. Sahip olduğum her kuruşa çökmeyi görev edinmiş, akıl sağlığımı dahi sorgulayan şirket hissedarlarına engel oldu."

Melek Ekim'in yüzüne şaşkınlıkla bakıyordu. "Ben bilmiyordum. Yani Ozan demişti ki Beyefendi seninle hisselerin için..."

"Ozan ya, tabi Ozan. Karabey benim olan hiç bir şeye elini sürmez. Hisselerim bir fona devroldu ve ben de aynen böyle devam etmesini istiyorum. Bunca işinin gücünün arasında bir de onlarla ilgilenir hiç şikayet etmez. Her ay rapor gönderir bir de. Nereye yatırım yapmış, ne kazanmışım. Sanki umurumda. Onun gibi saniyesi servet eden bir adam yıllardır şahsi yatırım danışmanım gibi hareket eder. Ozan çok sever Karabey'e giydirmeyi böyle. Ama beni en çok ihtiyaç duyduğum anda piç gibi bırakıp gittiğini unutur. Bayılır bulduğu her dedikodu sayfasını "Bak kocan kiminle takılıyor?" diye bana göndermeye ama ne arar halimi sorar, ne kaç senedir bir kere "Kalk gel hadi, burada ben varım, yanındayım." der. Sana bir şey diyeyim mi Melek? Ozan yediği kaba pislediğini bile düşünmez Karabey'in arkasından konuşurken. Bir insan kendisini çalışanı değil, kardeşi gibi görüp, hiç karşılık beklemeden ona kimseye sunulmayan imkanları sağlayan birinin arkasından konuşurken bence on kere düşünmeli." dedi Ekim.

Melek utançla başını önüne eğdi. "Bana da lafı koydun sanırım hemşire. Canın sağ olsun hak ettim tabi. Ama sana da bir sorum olsun izin verirsen. Sen gerçekten kocana ve evliliğine gerçek olma fırsatı mı sunmak istiyorsun? Yoksa gizliden tapındığın bir çocukluk kahramanına minnetinin sonucu mu bu yeni durum? Say söv bana hiç alınmam. Beyefendi de ne dese kabulüm. Ama sen benim dünya ahiret can yoldaşım, dostum canımsın. Seni bırakıp gidene öfken dinmemiş, yanında kalana da minnetin bitmemişken adımını doğru at."

El gibi (Tamamlandı) Korunun Çocukları 3Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin